Ben dram yazmanın köpeği olmuşum, şaka yok. Neşeli şeyler yazamadığımı hissediyorum. Bölümle alakasız bir yakınmaydı bu arada. (Sonradan eklenen not: bölümle bir tık alakalı olmuş olabilir)
Yorum ve oy bekliyorum... Ağlarım bakın sgshgsgsdhj
Emre Aydın, Dayan Yalnızlığım (okurken dinlemeniz tavsiye edilir)
***
Son aldığım 'seni seviyorum' mesajına cevap vermemiştim. Daha doğrusu verecek bir cevap bulamamıştım.
Sabahın altısında gelen bir 'seni seviyorum' mesajına; kimse, hiçbir şey diyemezdi. Seni seviyorum diyemezdim çünkü sevgi bana göre büyük bir sorumluluk ve yükü beraberinde getiriyordu. Yüktü işte. Herkese seviyorum denmezdi, herkes sevilmezdi. İnsanlar verilen sevgiye değmiyordu.
Ama sevmiyorum da diyememiştim. Ben birilerini sevmediğimi söyleyince yanlış anlaşılıyordum çünkü. Bahsettiğim şey aslında onlara karşı nötr oluşumken, insanlar onlardan hazzetmiyormuşum gibi düşünüyordu. Benim için sevmemek, sevmek fiilinin olumsuzu değil de hiçlik hâliydi daha çok.
Ne seviyor ne sevmiyordum. Öyle arafta bir şeydi.
Gerçi gerçekçi düşünürsek son birkaç gündür sürekli aynı kişiyi farklı farklı açılardan düşünüyor olmam, fotoğraflarına bakıp tatlı buluyor olmam, konuşmadığımız süreçte habire onu rahatsız edecek bir konuşma içeriği bulabiliyor olmam pek 'sevmiyormuşum' gibi gelmiyordu bana da.
Hatta gecenin bir köründe oturup çocuk için atkı örmüştüm ve bunun bir gereklilik olduğuna inandırmıştım kendimi.
Ofladım bu hâlime. Gerçekten de oflanacak bir hâldeydim ama. Sabaha kadar internette dolanıp bir şeyler araştırdığım için ancak üç saat uyuyabilmiştim. Üç saatlik uykuyla durduğum için de hafiften bitkin hissediyordum. Aslında daha fazla uyuyabilirdim, beni tutan yoktu ama bunu da istemiyordum.
Tüm bunların üzerine bir de babamla uğraşmıştım.
Okula gitmeyeceğimi ona akşamdan söylemiş olmama rağmen uyumadığımı gören babam bir sorun olduğunu düşünmüştü haklı olarak. Ve zaten anladığı gibiydi de. Sorun vardı. Ama sabahın köründe bir de ona iyi olduğumun açıklamasını yapmıştım endişelenmemesi için. Bu açıklamama inanmıyor gibi olduğunda da bir arkadaşımın kötü olduğunu ve aklımın onda kaldığını söylemiştim. Sahiden de bir arkadaşım kötüydü ve sahiden de aklım ondaydı, bu yalan değildi. Hatta sorun da buydu.
Ama uyuyamama sebebim de bu değildi.
Sadece uyuyamamıştım işte. Ya da kendimi sadece uykun gelmedi yalanıyla kandırmak istiyordum.
Telefonumu elime alıp ilk etapta öncelik sıramı belirleyip kapımı kilitledim. Daha sonrasında masamı topladıktan sonra derin bir nefes çekmiştim ciğerlerime. Sırada sandalyeye oturup sakin bir şekilde arama yapmak vardı. Başarabileceğime dair olan inancım ise neredeyse sıfırın altındaydı.
Ama yine de yaptım. Düzgün konuşamayacağımı, uykusuzluğumla sinirimin birleşeceğini bile bile o aramayı yaptım. Telefon birkaç kez çaldı ilk etapta, birkaç kezden sonra birkaç kez daha çalmıştı. Hatta birkaç kez daha...
Tam açılacağına dair umudumu kesmiştim ki yaptığım arama karşı taraftan cevap alınca kesik bir nefes çektim ciğerlerime. İşin zor kısmı burada başlıyordu işte. Nasıl yapacaktım, nasıl konuşacaktım, en kibar nasıl konuşabilirdim o konu hakkında pek bir fikrim yoktu.
Zaten aradığım kişi de pek gününde değil gibiydi. Birkaç hışırtı sesinden sonra belli belirsiz birkaç inleme sesi duymuştum sadece. Acaba dayak mı yemişti? İçinde bulunduğu agresyon seviyesinde pek de garip karşılanacak bir durum olmazdı ne de olsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Aşk | Texting
Short Storybubirfakehesap: Selam bubirfakehesap: Rahatsız olmayacaksan yaşını öğrenebilir miyim acaba? bubirfakehesap: Part time motorculuğunun yanına bir de part time aşk eklemek isterim de (: