Yorumlarınızı bekliyorum, sevgiler, saygılar
***
Gökalp'ten
"Haksızlık yapıyorsun ama!" Elimdeki kola doğru uzanan bir el görmemle kolumu havaya kaldırdım. "Ya Gökalp o an oyun oynamıyorduk ama gol atamazsın."
"Neye dayanarak oynamıyorduk diyebiliyorsun?"
Koluma birkaç kez daha vurduktan sonra ayağa kalkıp almaya çalıştı bu sefer de elimdeki kolu. "Sen benim dikkatimi dağıttın" dedi itiraz istemiyormuş gibi. "Ayrıca bana yardım edecektin, tek başına oynuyorsun oturmuş."
"Sen bu hırsla beni öldürürsün bak."
"Öğret o zaman, ben bilmiyorum ki." Benden uzak bir köşeye oturup yüzünü pencereye doğru döndü. Sanırım bu küstüğünü belli etmek adına yaptığı bir şeydi. "Top önde ben adamı topa koşturmak yerine geri geri koşturuyorum, sen de gülüyorsun."
Hatırlayınca tekrar gülme isteği duysam da kendimi frenleyip dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Daha sonrasında ise oyunun çift kişilik modundan çıkıp tek kişilik modunu açtım ve rastgele bir takım aldım.
"Gel" demiştim her şey hazır olduğunda. Mavileri hiç oralı değilmiş gibi öylesine bana bakıp tekrar cama döndüğünde ileriye doğru uzanıp kolunu tuttum ve kendime doğru çektim. Kaydığı koltukta tam yanıma geldiği anda ise elimdeki oyun kolunu ona vermiştim. "Öğreteyim istemiyor muydun, neyin tribinedesin şu anda?"
Kolu tekrardan bırakıp yanımdan çekilmeye çalıştı Eylül. Kolunu tuttuğum için pek başarılı olamasa da hiç değilse denemişti. "Gerçekten odunsun."
"Ne yaptım yine?"
"İstemiyorum oyun falan." dedi düz bir şekilde, bu sefer modu gerçekten düşmüş olmalıydı. "Seninle zorla vakit geçirmeye çalışıyormuşum gibi davranıyorsun." Kolunu sertçe çekip saçlarını da arkaya savurduktan sonra keskin bir şekilde bana baktı. "Lütfeder gibi bir de triplendiğimi ima ediyorsun, gerçekten pişman ettin beni."
"Saçmalamaya başladın Eylül, neden zorla vakit geçiriyormuşum gibi düşünüyorsun ki?"
"Çünkü öyle davranıyorsun." Gözleri televizyona döndü yavaşça. "Film izleyelim dedik, açtım, izlemedin bile. Oyun oynayalım diyorum, vakit geçiriyor olmak umurunda bile değil, sadece kazanmaya çalışıyorsun." Tekrardan bana baktığında hiçbir tepki vermeden konuşmaya devam etmesini bekledim sadece. Anlaşmayı, anlaşmaktan da ziyade onu anlayabilmeyi çok istiyordum.
"Seni benimle eğlen diye zorluyorum resmen Gökalp, niye mal gibi bakıyorsun suratıma?"
"Tüm bunlara gerek olduğunu mu sanıyorsun?" diye sordum gayet sakin bir şekilde. "Hayatımda kutladığım en güzel doğum günlerinden birini senin sayende kutluyorum ve bunun için özel bir şey yapmana gerek yok, yanımda olman yetiyor."
Anında yumuşayan bakışlar benim de dudaklarıma belli belirsiz bir gülümseme takınca gözlerini de kaçırdı Eylül benden. Bana karşı eskiden davrandığı gibi değildi ama eskiden davrandığı gibi davranmıyor da değildi işte, bu sebeple ona nasıl yaklaşacağımı bilmeyişim de vardı.
Ona aşık olan, her hareketini ezberlemeye çalışmak adına onu izleyen kişi mi olacaktım yoksa sadece basit bir fizik öğretmeni gibi mi davranacaktım; bunun ayrımını yapamıyordum. Ayrım da yapamayınca hâliyle hareketlerim de karman çorman oluyordu. Bir gün öpmek isteyip, başka bir gün yakınlaşmamızın bile yanlış olduğunu düşünüyordum.
Bu da fazla sevmenin tesiriydi sanırım...
"Oyun da oynayamıyordum zaten." dedi Eylül tam yanıma oturduğu esnada. "Ya da senin oyun konsolun bozuk, orasını bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Aşk | Texting
Short Storybubirfakehesap: Selam bubirfakehesap: Rahatsız olmayacaksan yaşını öğrenebilir miyim acaba? bubirfakehesap: Part time motorculuğunun yanına bir de part time aşk eklemek isterim de (: