Yorumlarınızı bekliyorum, lütfen artık. Dağı taşı şey edeceğim sinirden kdlfşfşvş
Ayla Dikmen- Anlamazdın
***
Atlattığımızı sandığımız şeyler atlatılmıyordu. Acısı da sızısı da hep aynı yerdeydi işte, gitmiyordu.
Sadece unutuluyordu.
Ama benim unutmama da izin verilmemişti. Atlattığımı sandığım acılarım birden bire karşıma çıkınca toparlanmam uzun sürse de bu sefer olaylara fazla takılmamayı seçmiştim.
Eve gidip ders çalışmam üzerinden de yaklaşık dört geçmişti. Bu dört saat içerisinde de dershane grubuna gelen mesajları okuyup unuttuğum iftar yemeği gerçeğini tekrar hatırlamıştım gerçi, üzüldüğüm noktalara odaklanamayışımın sebebi bu olabilirdi.
Regl olduğum için niyetli değildim ve sanki ben niyetli değilken ramazan değilmiş gibi hissediyordum. İftar verileceği de aklımdan çıkmıştı hâliyle. Yapmak adına günler önce söz verdiğim yemeği bile unutmuştum.
"Anne!" Mutfağa doğru bağırdığım anda annem mezeyi hazırladığına dair bir nidayla bana cevap verdiğinde altıma giydiğim kot pantolonu düzeltip iyice süzmüştüm kendimi.
Güzel görünüyordum. Makyaj masamın karşısına geçip son zamanlarda rutin yaptığım makyajı da yaptıktan sonra üzerime içi kalın astarlı kot montumu da alıp mutfağa doğru ilerledim.
"Poşete koydum" dedi annem sofrayla ilgilenmeye devam ederken. Ben de tepki vermeden poşetteki tabağı elimle altından destekleyerek aldım yavaşça. Bugün kimseyle fazla konuşmak istemiyordum.
"Babana söyleyelim de o bıraksın seni." dedi annem arkasına doğru öylesine bakış atarak. "Hava soğuk bayağı, donarsın gidene kadar."
"Arkadaşımla gideceğim anne" Yanağından öpüp geriye çekildim hızla. "Gelmiş bile, aşağıda bekliyor."
"Hangi arkadaşın bu?"
"Mert" dedim içime içime. Bilmediği, tanımadığı biri de değildi ama artık annemle şahsi hayatıma dair bir şeyler konuşmak istemiyordum. Gökalp'le birlikte olduğum dönemdeki tutumuna kıyasla Mert'i habire bana övüyor olması da sinirimi bozuyor olabilirdi, burasından emin değildim. "Babamı ararım geri dönüş için belki, babam gelsin istemezsem de yola çıktığımın haberini veririm her türlü."
Bu cümlelerimin ardından herhangi bir itiraz gelmeyince mutfaktan çıktım ben de. En sonunda da antredeki boy aynasında kendimi süzüp saçlarımı düzeltmiştim. Artık daha kısalardı ama daha güzel görünüyorlardı.
Hem kakül de kestirmiştim, bana farklı bir hava katmıştı.
Bu kararın ardında kesinlikle birinin saçlarımı çok fazla sevmesi yoktu...
Aynaya daldığım esnada birden telefonum çalmaya başlayınca alelacele bir şekilde ayakkabılarımı giyip anneme de ufak bir bilgilendirme geçip aşağıya inmiştim hızlı hızlı.
Biri bana sorsa bugün yaşanan şeylerden sonra bir daha dershaneye asla gitmeyeceğim cevabımı ona çok net bir şekilde verirdim fakat hayatta her şey istediğimiz gibi olmuyordu işte. Verdiğim sözden, iftarı organize eden ve iftar yapma fikrini sınıf arkadaşlarına sunan kişi olarak vazgeçemezdim.
Apartmandan çıkıp karşımda duran arabaya doğru adımladığımda Mert de birkaç kez çok ses çıkarmayacak şekilde kornaya basmıştı. Muhtemelen annemi gördüğü için her zaman olduğu gibi 'kızınız bana emanet' uyarısını geçmişti kendince.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Aşk | Texting
Short Storybubirfakehesap: Selam bubirfakehesap: Rahatsız olmayacaksan yaşını öğrenebilir miyim acaba? bubirfakehesap: Part time motorculuğunun yanına bir de part time aşk eklemek isterim de (: