Yaşar- Anlatamıyorum
Yorumlarınızı bekliyorum.
***
Soru çözüyordum.
Hayatımdaki bu gelişme sıradan bir gelişmeydi zaten. Ben şu aralar hep soru çözüyordum. Arada kendimi utandıracak şeyler yapıyor olsam da bazen birkaç aksiyona bulaşıyor olsam da o günlerin de ya başlangıçları ya bitişleri hep soru çözmek oluyordu.
Okuldan çıkar çıkmaz geldiğim dershane bahçesinde de soru çözüyordum şu anda. Hayatı sorgulamama bile sebepti bu. Neden hiç dinlenmeden otomatiğe bağlamış gibi soru çözüyordum acaba?
Kulağımdaki kulak üstü kulaklıkları çıkartıp ofladım kendi kendime. O anda ise kulağıma birkaç ses çalınmıştı. Hafif sesler de değildi bu sesler, bayağı gürültü patırtı vardı.
Oturduğum çardaktan çıkıp kafamı uzattım ileriye doğru. Gökalp'i zaten görmeyi beklediğim için onu görmek sürpriz olmasa da sanırım bu şekilde görmeyi beklemiyordum. Gariplik yok gibiydi ama var gibiydi de. Ben gülmeyen Gökalp'e pek alışkın değildim.
"Yapamadım" dediğini duymamla kaşlarımı kaldırdım şaşkınlıkla. "Bırakayım artık uğraşmayı bence."
"Ablam sakin ol bir ilk önce" Gökçe hocayı görmüyordum ama muhtemelen onunla konuşuyordu. "İçeride anlat ne olduysa."
"Dokunma bana!"
"Gökalp, sen ilaçlarını alıyor musun?"
Elini ensesine attı Gökalp bu soru üzerine. Dikkat etmemiştim ama boynu kıpkırmızıydı. Masanın üzerindeki gözlüğümü taktım net görebilmek adına, gözlüğümü taktığımda elinden ince bir yol hâlinde sızan kanı da görmüştüm.
"Almıyorum ilaç falan." dedi aynı sinirle, etrafına bakmıştı daha sonra da. "Eylül'ü gördün mü bugün, burada mı?"
"Niye içmiyorsun ilaçlarını?"
Gökalp delirmiş gibi saçlarını çekiştirip sağa sola baktı. En sonunda da muhtemelen beni bulabilmek adına dershanenin içine doğru ilerlemeye başlamıştı. Bu sinirle kendini daha fazla mahvetmesin diye "Buradayım" dedim korka korka. Acaba trip attığım için mi böyle diye düşünmeden edememiştim.
Ya da bir şey mi yapmıştım yine anlamadan?
Sesimi duymasıyla arkasına dönüp beni izledi bir süre. Bakışlarında hiçbir anlam yoktu. Boş bakıyordu.
Bu bakışmamızdan sonra büyük büyük attığı birkaç adımla yanıma gelmesi bende çekince oluşturunca geriye doğru kaçtım belli belirsiz bir şekilde. Gökalp bunu fark etse de duraksamadan bileğimi tuttu ve beni sertçe kendisine çekti.
Sarılmıştı.
"Sorun mu var?" diye sordum fısıltılı bir şekilde. Bana kalsa bugün de eğer onu görürsem canına okumaya hazırlanmıştım ama sanıyordum ki bazı şeyler bana kalmamıştı. O bu hâldeyken durup da kendi basit dertlerimin tribini atmayacaktım.
Cevap gelmedi soruma. Gökalp benden az da olsa uzaklaşıp çıktığım çardağa beni geri soktuktan sonra oturaklara oturmuştu. Bunun ardından tekrardan bu sefer daha yavaş olacak şekilde beni çekiştirdi kendine doğru. Ne yaptığını anlayamamış olsam da onun yönlendirmesiyle kucağına oturdum çekingen bir şekilde.
Oturmamı bekliyormuş gibi tekrardan belime sarmıştı kollarını. Bu sefer dokunuşları daha sıkıydı. Kafasını da göğsüme yaslayıp derin bir iç çektiğinde ben de boynuna doladım kollarımı. "Anlatmak ister misin?" diye de sormuştum aynı zamanda. Bir sorun olduğu çok belliydi ama ne olduğunu da anlamak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Aşk | Texting
Short Storybubirfakehesap: Selam bubirfakehesap: Rahatsız olmayacaksan yaşını öğrenebilir miyim acaba? bubirfakehesap: Part time motorculuğunun yanına bir de part time aşk eklemek isterim de (: