20- Yalan Paradoksu

1.4K 101 27
                                    

Keyifli okumalar.

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sezen Aksu- İçime Sinmiyor

***

Başıma giren keskin ağrıyla ve hissettiğim garip kokularla gözlerimi yavaşça aralamaya çalıştım. Kantindeki baygınlığımı hatırlıyordum. Onun üzerine kalkıp elimdeki tostu zorla bitirip sınava gideceğime dair dehşet bir şekilde itiraz etmiştim yanımdaki hocalara. Sınavdan sonra gideceğimi, ailemi o zaman arayabileceklerini ama sınava çok çalıştığımı ve emeklerimin çöp olmasını istemediğimi dilim döndüğünce anlatmıştım.

Sınava da girmiştim. Hatta sınavım da beklediğimden iyi geçmişti ama sonrası yoktu işte. Sıradan kalkıp kağıdımı teslim ettikten sonra mide bulantım başlayınca lavaboya gidecektim, hatta kapıdan çıktığımı da hatırlıyordum ama gerisi hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

Yattığım yerde iyicene kıpırdandığım anda elimi aniden bir elin sıkmasıyla kafamı hafifçe kaldırıp o tarafa doğru baktım tedirginlikle. Babamdı. Gözlerindeki endişe alenen bana yansıdığında dudaklarımı büzmüştüm ben de. Babamı böyle görmeyi sevmiyordum.

"İyi misin kızım?" diye sordu babam elimi bırakmadan. "Stres kaynaklı dediler ama kötü hissediyorsan tekrardan söyleyebiliriz."

"İyiyim baba, bir şeyim yok." Yattığım yerde doğruldum yavaşça. Koluma takılı olan serum da bitmişti zaten, muhtemelen birazdan gelip çıkartacaklardı. "Anneme haber vermedin değil mi? Sabaha kadar konuşur şimdi sınav senden önemli değil diye."

"Yok haberi" Kaşlarını çattı babam. Çatılı kaşları ardından içimi delip geçiyormuş gibi bakan mavi gözleri beni ürpertince derince yutkundum ben de. "Ama bir daha böyle bir şey yaşanırsa annenden beter tepki veririm, bilgin olsun. Ben kızımı sokakta toplamadım, kafasını yormasının değmeyeceği meselelere de kurban edemem."

"Baba alt tarafı yorgundum."

"Niye yorgundun ama güzel kızım, o da önemli." Elimin üzerini birkaç kez öptü babam dikkatle. "Ben anlamıyorum sanıyorsun ama seninle birlikte yatağa girip ekranı açık kalan telefonundan haberim var."

"Telefonumu mu karıştırdın baba?" diye sordum alıngan bir şekilde. Omuzlarımı da düşürmüştüm. "Ben her şeyi zamanla anlatıyorum zaten, biliyorsun. Neden telefonumu karıştırdın ki?"

"Karıştırmadım, ellemeden masaya koyup çıkıyorum genelde. Ama biriyle mesajlaştığını görmek zor olmadı."

"Sadece bir arkadaş."

Hiç oralı olmadan cebindeki telefonumu çıkarttı babam hızlı bir şekilde. Elini de elimden ayırdığında gözlerini de bana dikmişti. "Sadece bir arkadaş ulaşamayınca on kez art arda arar mı?" Telefonu kucağıma attıktan sonra trip atar gibi arkasını döndüğünde gülmemek adına kendimi sıkabilmiştim sadece. Komikti çünkü. "Arayıp durdu, sinirim bozuldu."

"Açsaydın" dedim umursamadan. Öylesine kurmuştum bu cümleyi, ben açmasını söylüyor olsam da babam benim telefonlarıma cevap vermezdi. "Senden sakladığım biri değildi sonuçta."

"Anladım onu zaten."

"Ne anladın yine baba?" diye sordum abartılı bir sesle. O sırada ise bir hemşire gelmiş, takılı olan serumu çıkartıp gidebileceğimizi söylemişti. Babam ben baygınken doktorla görüşmüş olmalıydı. "Bazen fazla abartıyorsun." dedim cümlemin devamı olarak. "Kızın büyüdü, bunu kabul et artık."

"Ne ima ediyorsun şimdi?"

Babamın korkuyormuş gibi çıkan sesiyle hafif şaşırsam da pek takılmadım bu duruma. Beni erkek bireyler ile paylaşma konusunda doğduğumdan beri sıkıntı çekiyordu. Hatta ben bebekken bile erkek biriyle iyi anlaştığım zaman bana trip atan bir babam vardı, bunu da gizlemiyordu. Büyüdüğüm anda bana 'sen bebekken seni doktorundan kıskandım, çok iyi anlaşıyordunuz' diyen kişi de kendisiydi. Bu durumu garipsemiyor olmalıydı.

Part Time Aşk | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin