19- Kötü Haber

1.4K 105 19
                                    

Bu bölüm biraz kısa ama özür dilerim...

Siz de yorum atmıyorsunuz, ödeştik shmnagmshmdh

***

Telefonumu elime aldım sıkkınca. Uzun zaman olmuştu. Uzun zamandır oturmuş, matematik çalışıyordum. Aklım da Gökalp'te kalmamıştı açıkçası, sabah onu görmüş olmak bana da iyi gelmişti. Ama şimdiye kadar iyi gelmişti. Hiç değilse arada bir iyi olduğuna dair ufak mesajlar atabilirdi.

Şu ana kadarki tek sorun eve girer girmez annemle ve babamla ufak çaplı sözlü bir tartışmaya girişmemdi sanırım. Ama o da kısa sürmüştü, çok uzatmamıştık. Sınavım olduğunu ve çok önemli olduğunu söyleyip odama çekilmiştim ve gerçekten de yaklaşık on saattir aralıksız matematik çalışıyordum. Bu ilk kez oluyordu.

Baktığım telefonda herhangi bir bildirim göremememle internet ağını kontrol ettim şüpheci bir şekilde. Ama internette bir sorun yoktu. Gökalp bana yazmayı tercih etmemişti. Ben de o bana yazsın diye beklerken üç kupa kahve içerek sabaha kadar beklemiştim.

İki numarasına ait mesaj kutusuna da alık alık bakıp son görülmelerini izledim bir de bir süre. Son görülmeleri de yedi saat saat öncesini gösteriyordu. Bu da demek oluyordu ki gece on iki buçukta telefona bakmıştı.

Uyuyor olabilirdi.

Mesaj atıp atmama konusunda kararsız kalsam da en sonunda atmamaya karar verip çantamı hazırlamaya başladım. Müsait olsa hiç değilse haber verirdi diye düşünüyordum, bu yüzden zorlamayacaktım.

Çantamı hazır edip, formalarımı da giydikten sonra tekrardan mutfağa gidip bir kupa kahve daha doldurdum kendime. Bugün için babamdan rica ettiğimden dolayı babam götürecekti beni okula, daha rahat olma sebebim de buydu.

Aldığım kupayla birlikte balkona doğru yürüdüm yavaşça. Biraz ayılmaya, kendime gelmeye ihtiyacım vardı. Aslında bu kadar kafada kuran ve kafaya takan biri değildim fakat iki gündür bana ne olduğunu ben de anlamamıştım. Yatağa uyumak adına girip uyuyamama problemini ilk kez yaşamıştım.

Arkamdan "Kızım" diye seslenen babamı işitmemle sırtımı korkuluklara yaslayıp ona döndürdüm bedenimi. Babam kendisine bakmamla devam etmişti konuşmaya. "İyi misin yavrum, bir sorun mu var?" sorusunu sormasıyla elimi tuttuğum kupanın etrafına sarıp omuz silktim sadece. "İyi görünmüyorsun güzelim, sorun varsa anlat bana. Çözerim biliyorsun."

"Uyuyamadım baba, bir sorun yok." Kahvemden bir yudum daha alıp dışarı baktım yine. Babama oturup Gökalp'i anlatamazdım. Aslında anlatırdım da son olanları anlatamazdım işte. "Sınav var bir de" dedim omuzlarımı kaldırıp indirerek. "Biraz stres oluyorum biliyorsun."

Babam saçlarımı birkaç el darbesiyle sevip başıma ufak bir öpücük bıraktığında sırtımı onun göğsüne yaslayıp kıkırdadım. Ben küçükken stres yaptığım her anda babam beni böyle sakinleştirirdi ve geçmişi hatırlıyor olmak bile beni keyiflendiriyordu.

"Tek sorun derslerin değil gibi ama karışmayacağım." dedi babam tekrardan. Şakağıma da belli belirsiz bir öpücük bıraktıktan sonra çıkmıştı balkondan. "Bana anlatabileceğini biliyorsun ama!"

"Biliyorum!"diye bağırdım ben de sesimi duyurabilmek adına.

Elimde duruyor olan kupanın içindeki kahveyi içtim hızlıca. Hafif başım döner gibi olsa da aldırmamıştım. Uykusuz olduğum için normaldi olanlar. İki günde sadece sekiz saat uyumuştum, bunun beş saatini de nerede uyuduğum belliydi zaten.

Babam da hazır olunca odamda bıraktığım çantamı alıp bir de mutfakta benim için hazırlanmış atıştırmalıkları almış ve çantama tıkmıştım.

Part Time Aşk | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin