17- Uzaklaşma Benden

1.3K 94 46
                                    

Yorum yapabilirseniz sevinirim ♡

***

Olduğumuz yerde kaç dakika boyunca kaldığımızı bilmesem de belimdeki dokunuşlar her seferinde bir önceki hâlinden daha sıkı olunca geri çekilmeyi de denememiştim. Hâlâ aynı konumdaydık. Hatta Gökalp neredeyse beni kucaklamış, vücudumun tüm ağırlığını kendine çekmişti, o denli sıkı sarılıyordu bana.

"Madem bu kadar ihtiyacın vardı neden burnunun dikine gittin?" diye sordum hafif kızgın bir şekilde. "Bir şekilde gelirdim, geleceğimi de söylemiştim. Ve sen istemiyor olsan da yine geldim."

Cevap alamadım. Cevap alamadığıma da şaşırmamıştım aslında. Şaşılacak çok başka şeyler de vardı ama onları da düşünmemiştim. Buraya gelirken de, ona sarılırken de hiçbir şey düşünmemiştim. Sabaha kadar olan kafada kurmalarım fazlasıyla yetmişti zaten bana. Kendime istemeden zarar veriyorum mesajından sonra o yazana kadar kendisine zarar verdiğini bile düşünmüştüm.

Ortada bir şey yoktu ama onun için endişelenmiştim. İşin garibi Asaf olarak düşünerek değil de Gökalp olduğunu bilerek endişelenmiştim. Yani söylediğinin aksine üç günlük bir herif değildi değer verdiğim, ben yaklaşık bir senedir tanıdığım kişiye değer veriyordum.

"Cesaret edemedim." dedi soruma dakikalar sonra cevap vererek. Boğuk ve çatallı sesi iyi olmadığını yüzüme yüzüme vurunca derince yutkunmuştum ben de. Gökalp'i ilk kez böyle görüyordum, garip hissetmiştim bu sebeple. "Sen beni sevmediğini söyleyince keyfini kaçırmak istemedim."

"Senin durumunu görünce keyif kaldığını düşündüysen iyi halt ettin."

Bu cümlemin üzerine ayaklarım tamamen yere basmaya başlamıştı. Belimi sıkı sıkı saran kollar da gevşeyince yanlış bir şey söylediğimi düşünüp geri çekildim ben de hafifçe. Ama yanlış düşünmüştüm, çünkü ortada bilinçli yapılan bir şey yoktu.

Gökalp tam olarak ondan ayrılmama bile zaman tanımdan birden yere yığılınca onunla birlikte ben de çömeldim yere doğru. Can havliyle kafasını yere çarpmasın diye başını kavramam darbeyi biraz yumuşatınca dizlerimin üzerinde emekleyip kafasını da dizlerimin üzerine koymuştum.

Kendimi o kadar sistematik hareket ediyormuş ve buna zorundaymış gibi hissediyordum ki herhangi bir tepki verememiştim. Ama korkuyordum. Yanaklarına vurdum birkaç kez. Göz kapakları titrer gibi olsa da aralanmamıştı.

"Gökalp, duyuyor musun beni?"

"Biraz başım döndü sadece" dedi mırıltılı bit sesle.

Bembeyaz olmuş yüzüne ellerimi boylu boyunca bastırıp hiç değilse yanında olduğumu hissettirmeye çalışsam da yine herhangi bir tepki gelmeyince etrafımızda toplanan insanlara baktım korka korka. Kendi hâlime o kadar odaklanmıştım ki etrafımda olup bitenin farkında bile değildim. Ambulans kelimesini aradan seçmem ise yeterli gelmişti zaten, tekrardan tüm odağımı dizimde yatıyor olan çocuğa çevirmiştim.

"Gökalp, beni korkutuyorsun."

Bunu dememle göz kapakları aralanmasa da eli yanağında duruyor olan elimi kavramıştı yavaşça. "Korkma." deyip avuç içimi öptü belli belirsiz bir şekilde. "Gözüme perde indi sadece."

"Ya araba kullanırken inseydi gözüne o perde?" Elimi kurtardım çekerek. "Niye gelemem çünkü iyi değilim demiyorsun, aptal mısın sen?"

Gözlerini aralayıp bayıkça bana baktı ilk etapta Gökalp. Daha sonrasında yerden destek alıp kalkmaya çalışsa da hâlâ tansiyonu düşük olduğu için dengesini kuramamıştı muhtemelen, bu yüzden bana tutundu. Yardım edip doğrulmasını sağladığımda da kulağıma doğru eğilip "Ambulansa falan binmeyeceğim." diye mırıldanmıştı.

Part Time Aşk | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin