"Eylül, in Allah aşkına."Kafamdaki kaska da sert sert vurulunca gözlerimi açıp Gökalp'i çimdikledim birkaç kez, acıyla inliyor olsa da aldırmamıştım. "Öküz" diye mırıldandım sinirle. "Düşürdün ulan beni, rezil herif."
"Duran motordan düştün, aptal mısın?"
Koluna vurdum bir kez daha. Benzin alacağım deyip bir istasyonda durmuş ve parayı karttan ödeyeceğim diye diretmiş olmasaydı dizim kanamayacaktı. "Ben sana nakit verirdim, ne olurdu sanki bana ibandan atsan!" Hırsımı alamayınca birkaç kez daha vurdum koluna. "Düştüm sayende."
"Bindiğin gibi inemeyeceğini hesap edemediğim için kusura bakma Eylül, düşmeden keyif almıyorum ama sandığının aksine."
"Güldün ama!" Ağlar gibi çıkmıştı sesim. Gökalp de bunun üzerine kollarımı belinden ayırmış bir hışımla aşağıya inmişti. Hafif sola doğru eğimlenip düşecek gibi olduğumda da bir anda beni kucaklayıp yere indirmişti.
"Oldu mu?" diye sordu kafasındaki kaskı çıkartıp. Görmediğini bilsem bile dudaklarımı büzüp dizimdeki yaraya baktım. Gerçekten de canım yanıyordu. Gökalp de benim gibi dizime bakınca daha yumuşak bir şekilde "Çok mu acıyor?" diye başka bir soru yönelmişti bana.
Cevap vermedim. Daha doğrusu cevap vermeme izin verilmemişti demek daha doğru olurdu sanırım. Dershanenin çevresinde olduğumuz için ve teneffüse denk geldiğimiz için, dahası da epey bir gürültü çıkarttığımız için etrafımız anında sarılmıştı.
"Hocam" diye çıkıştı tanımadığım, muhtemelen mezun gruptan olan bir kız. "Siz motor mu kullanıyordunuz?"
Gökalp sorulan soruya cevap vermeyip beni köşeden sıyırdı ilk etapta, daha sonra da elini belime koyup beni yönlendirmeye başlamıştı. "Çardaklardan birine geç, geleceğim."
"İnsanlara ne diyeceksin?" Fısıltılı bir şekilde konuşuyor olsam da korkmuyor değildim. "Öğrencimle felekten bir gece çaldım falan de de iyice rezil olalım istersen."
"Keşke felekten bir gece çalmış olsaydık" dedi abartıyla. "Ölümlerden döndüm, sayısız trip yedim, dayak yedim falan demek daha uygun sanırım ama bizim durumumuza."
"Allah'tan kork" Kolunu çimdikledim tekrardan. Yüzünü buruşturup kolunu benden uzaklaştırdı hızla. "Söylemeye utandığım şeyler yaşandı, bir de sana şiddet göstermişim gibi lanse ediyorsun."
"Şiddet görmediğimi iddia edemezsin. Son on dakikada bile epey darbe aldım çünkü."
Gözlerimi devirdim. Hak etmese vurmayacağımı çok iyi biliyordu. Benim kafamdaki kask da nahif bir şekilde kafamdan çıkartıldığında daldığım yerden anında uzaklaşsam da herhangi bir tepki vermemiştim. Biraz daha yakınıma girdi Gökalp ciddi bir şekilde. Saçlarımı el yordamıyla topladıktan sonra da nereden çıkarttığını bilmediğim bir şapkayı kafama geçirmişti.
"Saçlarının kabarıyor olması umurumda bile değil." dedi elim tam kafamdaki bereye gitmişken. "O bereyi çıkarmıyorsun, geleceğim birazdan."
"Zaten saçlarımı kabarmasın diye ıslatıyorum ama ben."
Üzerimdeki ceket de çıkarıldığında hafiflemiş gibi seke seke arka tarafa doğru yürümeye başladım tüm mutsuzluğumla. Gerçekten de çok kötü düşmüştüm, yanlamasına bir şekilde düştüğüm motordan en az hasarı alabilmek için dizlerimin ve ayaklarımın üzerine düşmeye çalışma çabam sanıyorum ki fazla gerekli bir çaba değildi. Hem kafamı da vurmuştum, hâlâ zonkluyordu.
Yaklaşık beş adım atmıştım ki biri durdu önümde. "Dur" diye mırıldanmıştı göğsüyle bakıştığım esnada. "Daha büyük sakatlık çıkacak şimdi, çözeceğim meseleyi ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Aşk | Texting
Short Storybubirfakehesap: Selam bubirfakehesap: Rahatsız olmayacaksan yaşını öğrenebilir miyim acaba? bubirfakehesap: Part time motorculuğunun yanına bir de part time aşk eklemek isterim de (: