Keyifli okumalar ve yorum bekliyorum... :(
Sizi mutsuz etmeyeceğim bu sefer üzülmeyin owodpepfgpg
Bir önceki bölümü okumayan varsa okusun, anlamazsınız yoksa. Çok art arda bölüm attım.
Sena Şener- Teni Tenime
***
3 hafta sonra (10 Aralık)
"Hocam" dedim stresle. Karşımdaki adam beni aval aval izlemeye devam edince de elimle beş işareti yapıp ileriye doğru sallamıştım. "Beşinci soru, boş!" diye bağırdığımda tüm sınıf aynı anda gülünce yanaklarımı şişirdim sinir bozukluğuyla.
"Anlasa iyi çözüyor da aslında, kulaklar duymuyor bir tık."
Deniz'in serzenişiyle tüm sınıf tekrardan gülünce sinirle etrafıma bakındım. Sorumun çözülememiş olması komik değildi, bu sınıftakiler de muhtemelen durumun vehametinin farkında değildi.
"Hocam beşinci soru" diye mırıldandım tekrardan. Fizik hocam da bana mahcup bir şekilde bakıp dudaklarını büzmüştü. Bugün işitme cihazını karısının dırdırından kaçmak adına evde bıraktığını söylediği için hiçbirimiz üstüne de gidemiyorduk adamın. Komikti çünkü. Takmayınca hanımı duymuyorum, üç gün işe gelmeyince nereye koyduğumu unuttum demişti.
"Neyse boş verin." dedim omuz silkerek. Daha sonrasında da sorunun fotoğrafını çekip hiç değilse fiziğinin iyi olduğunu düşündüğüm birine atmıştım. O arada da ders bitmiş, teneffüs olmuştu zaten. Bir ders daha vardı, sonra çıkıp evimize gidecektik. Yani Gökçe hoca bizim sınıfa etüt yazmazsa eğer eve gidecektik. Son birkaç haftadır her gün etüt koyulduğu için bundan da emin olamıyordum.
Her gün iki ders gayet yeterliydi bence. Okuldan sonra bir de akşamın yedisine kadar ders dinleyince insanda kafa kalmıyordu.
Kimseyi takmadan merdivenleri üçer beşer indim zıplaya zıplaya. Merdivenlerin sonunda son üç haftadır habire karşılaştığım, bazen derdimi anlatmak istememe rağmen benden kaçan çocuğa bu sefer ben de gözlerimi değdirmeden masasında oturuyor olan Gökçe hocanın yanına doğru gitmiştim hızla. "Hocam" dedim m harfini uzatarak. Masaya da ellerimi bastırmıştım aynı zamanda. "Bugüne etüt koydunuz mu?"
"Sizin sınıfa koymadım Eylül." Önündeki kağıttan kalkan açık kahve tonundaki gözleri beni bulduğu anda sevecenlikle kısılınca ben de rahatlamış gibi oturdum masanın dibindeki koltuğa.
"Hocam bir an bugüne de koydunuz sandım." diye mırıldanmıştım rahat rahat. "Gerçekten sinirim çok bozuk. Hoca da bugün duymuyordu biliyorsunuz, soruları arkadaşıma atmak zorunda kaldım."
"Gökalp sadece hafta sonu giriyor sizin sınıfa ama istersen birebir yazabilirim."
Gökçe hocanın bu önerisiyle benimle birlikte bir kişi daha "Hayır" diye celallenince gözlerimi devirip devam ettim konuşmaya. "Gökalp hocadan da anlamıyorum zaten, derslerinde de sormuyorum hocam."
Tamamen yalandı. Dersini dinlemiyormuş gibi yapıp köşede gizli bir şekilde videoya çektiğim bile olmuştu. Gerçekten vahim bir durumdaydım ama ne istediğini bilmeyen biriyle daha fazla muhatap olasım da yoktu. Konu ders olsa dahi Gökalp'le konuşmayacaktım.
"Biri daha var aslında." dedi Gökçe hoca düşünceli bir şekilde. Gökalp ise bu duruma çoktan itiraz etmeye başlamıştı. "Yanında soru var mu? Anlatsın onu, beğenirsen arada onunla çalışırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Aşk | Texting
Short Storybubirfakehesap: Selam bubirfakehesap: Rahatsız olmayacaksan yaşını öğrenebilir miyim acaba? bubirfakehesap: Part time motorculuğunun yanına bir de part time aşk eklemek isterim de (: