27- Mesafe

859 70 18
                                    

Nilüfer- Sensiz Yıllarda

Keyifli okumalar, yorum bekliyorum, saygılar aldpdpcvp

***

Gökalp'ten

Hafif uzanır şekilde yattığım kanepede uykulu bir şekilde etrafıma bakıp kendime gelmeye çalıştım bir süre.

Etrafta kimse yoktu ve muhtemelen koltuğa oturduğum gibi uyuyakalmıştım.

Üzerimden çıkarttığım ceketi ve koltuğun üzerine fırlattığım kaskı da yerli yerinde görünce omuzlarım düşmüştü ister istemez. Eylül yoktu. Burada olması da zaten rüya gibi bir şey olurdu.

Saçlarımı karıştırıp üzerimdeki pikeyi de üzerimden attım yavaşça. Karnım acıkmıştı. Bugün doğum günüm olduğu için sanki kasıtlı olarak daha yoğun yaşamıştım günü. Sabah şirkete gitmiş, patronun gözüne daha iyi girebilmek için gün içi verilen işleri şirkette yapmıştım. Oradan sınava gireceğim için kütüphaneye gitmiş, kendi okulumda yüksek lisans yapma şansımı iyicene araştırmak için okuluma danışmıştım. Antrenman yapmaya piste gidip iki saat de antrenman yaptıktan sonra ise en son ablamın dershanede bana yazdığı üç derse girip nihayet günü sonlandırmıştım.

Tek sorun benim de bitmiş olmamdı.

Ayaklarımı yere bastırdım yorgunlukla. Bu eve giriş amacım aklıma gelince de koltuğun üzerindeki telefonuma bakmıştım gözlerimi kısarak. Deniz bu evden bir şeyi eve getirmem konusunda epeyce direttiği için buradaydım.

İşin garip kısmı da burada başlıyordu. Gayet olağan günün akışında gibi gerçekleşen bir rüyayı nasıl görmüş olabilirdim ki? Eylül burada olmalıydı yaşadığım şeylere göre. Ama Eylül burada olsa uyumamak için gözlerimi bile bantlardım, kendimi tanıyordum.

Düşünmek istemediğim için oturduğum yerden kalkıp yere düşmekte olan pikeyi aldım ve koltuğun üzerine attım umursamazca. Ardından ayaklarımı sürüyerek mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştım. Şansım varsa sabahtan kalan birkaç şey bulur ve onları yedikten sonra uyumaya devam ederdim.

Harika bir doğum günü kutlamasıydı gerçekten.

Mutfağa girdiğim anda karşılaştığım manzara hiç beklediğim gibi olmayınca gözlerimi kırpıştırarak mutfak tezgahının üzerine konulmuş ve ellenmemiş olan iki tabak makarnaya baktım alık alık. Sandığımın aksine Eylül yanımdayken mışıl mışıl uyumuştum sanırım.

"Gitti kesin." dedim kendi kendime. Hayal kırıklığına uğramıştım saçma bir şekilde, kendime kızışım vardı bir de. Ayrıca kim olsa sürpriz yapmaya geldiği evin sahibi uyusa morali bozulur, kırılırdı. Ne ara uyuduğumu da bilmiyordum zaten.

Yine de bir umut kendi odama doğru gitmeye başladığım anda antrede duvar kenarına gördüğüm pembe beyaz çantayla yüzümde hafif bir tebessüm oluşmuştu. Kapıya ulaştığımda ise omzumu pervaza yaslayıp içeriyi izlemeye başlamıştım.

Eylül yatağımın üzerinde oturmuş, muhtemelen gayet görünür bir yerde sakladığım fotoğraf albümüne bakıyordu. "Tipe bak" demesiyle de bundan emin olmuştum zaten. "Ay çok tatlı"

Fark edilmemenin vermiş olduğu rahatlıkla dibine kadar girip omzunun üst tarafından baktığı fotoğrafa baktım göz ucuyla. Albümün başında da sayılmazdı. Hatta önünde kamerası açık bir şekilde duruyor olan telefona bakılırsa yaptığı aktiviteden de epey keyif alıyor olmalıydı.

Sayfayı çevirdiği anda elimi çevirdiği sayfanın üzerine bastırıp iyice yanaştım ona doğru. Normalde fotoğraflarıma bakıldı diye sıkıntı çıkaran bir tip değildim ama bugünlük sıkıntı çıkartasım gelmişti.

Part Time Aşk | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin