Harry babası ve Draco'nun garip bir şekilde mükemmel devam eden sohbetlerine son bir bakış atarak kardeşine döndü.
Antares ve Chris büyücü satrancı oynarken James ve Draco sohbet ediyorlardı. Regulus eşinin omzuna yaslanmış bir şekilde onları dinlerken arada yorumlar yaparak sohbetlerine dahil oluyordu.
Harry saate baktı. Gece on ikiye yarım saatten az kalmıştı. Yanında oturan Draco'ya biraz daha yaklaştı. "Hepiniz sattınız beni bugün."
Babası Harry'nin isyanına gülerken Draco geriye yaslanıp Harry'nin daha iyi bir bakış açısı almasını sağladı. "Öyle mi olmuş Potter?"
"Evet." Harry başını yavaşça olumlu anlamda salladı. Babalarına bakarken kızgın görünüyordu. "Draco'yu verelim size isterseniz."
"Benim fikrimi çalma Harry." James iki oğlunun atışmasını her zaman sevmişti, ikisine bakarken keyifli görünüyordu. "Neymiş senin fikrin Antares?"
Küçük çocuk oyununu bırakıp hızla yerinden kalktı. Hevesle babasına bakarken gözleri umutla parıldıyordu. "Baba, diyorum ki. Chris'i alalım." Babası başını yavaşça salladı. "Karşılığında Harry'i verelim."
James'in keyifli yüz ifadesi uçup giderken ters ters baktı küçük oğluna. "İkinizi de kimseye vermiyorum Ant."
Harry kahkaha atarken Antares hayalkırıklığıyla inlemişti. "Ant, sen Chris'le kardeş mi olmak istiyorsun?"
Antares babasının sorusuna anında tepki verdi. "Hayır sadece her zaman yanımda olsun istiyorum."
Çocukça bir masumlukla söylediği cevap herkesi güldürürken Chris sevgiyle arkası dönük arkadaşına baktı. Yerinden yavaşça doğrulup gülümseyerek ona yaklaştı.
Kollarını çocuğun omzuna dolayıp arkasından sarılırken çenesini omzuna yaslamıştı. "Benden öyle kolay kurtulamayacaksın zaten Black."
"Umarım haklısındır Malfoy."
"Farklılığı görüyor musun James?" Regulus eşinin omzuna yasladığı başını aşağı doğru kaydırdı. James yan dönerek sevdiği adamın göğsüne yaslanmasını sağlarken elini saçlarına koymuştu. "Ne farklılığı sevgilim?"
"Chris ve Ant tanıştıkları ilk günden beri birbirilerine olan bağlılıklarını sevgiyle gösteriyorlar." Regulus şefkatli bir şekilde gülümsedi. "Draco ve Harry ise öfkeyle."
Harry bakışlarını kaçırıp yanında oturan sarışından gizlenmek ister gibi geriye yaslandı. "Aslında Harry benim kanımı taşıyor, senin peşinden çok koştum ben. Antares senin kanını taşıyor ama senin gibi kimseyi peşinde süründürmüyor." James gülerek eşine sataştı. "Bu durumda Harry'nin sevgiyle Antares'in öfkeyle hareket etmesi daha mantıklı olurdu."
"Harry de sevgiyle hareket ediyor." Antares aceleyle araya girdi. "Draco'yu sevmese peşinde dolanır durur mu?"
"Ant!" Harry yerinde doğruldu. Yanakları kızarmıştı ve gözleri öfkeli bir tavırla kardeşine odaklanmıştı. Draco ilgiyle onu izledi. "Ben kimsenin peşinde dolanmıyorum."
"Öyle mi?" Antares meydan okurcasına kardeşine baktı. "Kendini zorla lanetlettirip çocuğun hayatına giren de Snape zaten değil mi?"
Harry gözlerini kaçırdı. "Seni bir lanetlerim Ant, değil Chris'i dünyadaki herkesi unutursun."
"Yok canım. Chris'i kimse unutturamaz bana." Antares kardeşine dil çıkarttı. Chris çocuğun ağzını kapatmak için omzundaki kollarını çekmiş, çocuğu susturmuştu. Çocuğun kulağına fısıldadı. "Çok konuştun yine. Susmazsan bu gece kapının önünde yatarsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gris Émeraude
Fanfiction{Drarry} "Sana ait olan seni bulur derler, beni bulman uzun zaman aldı." Harry'e göre hayatı oldukça iyi bir şekilde ilerliyordu. Her daim yanında olan büyük bir ailesi, aralarından su sızmayan bir arkadaş grubu ve çocukluğundan beri hayallerini sü...