Draco dolunay gecesinde odasından gökyüzüne bakarken gördüğü ay yüzünden derin bir nefes alıp verdi. Ağzındaki acı bir tat bırakan yaprağı dilinin üzerine oynatırken aklına profesör Regulus'un sözleri gelmişti. "Bir süre öpüşmeyin."
Küçük bir kahkaha attı istemsizce. Harry'nin varlığı kendisine beraberinde çok şey getirmişti. Draco duygusal davranıp abartmak istemiyor olsa da resmen bir aileyle birlikte gelmişti Harry ona. Üstelik bu ailenin varlığını hissettiğinde henüz sevgili bile olmamışlardı.
Başını duvara yaslayıp gülümsedi. İkinci sınıfın ortalarında Harry olmadan yapamadığını hissetmişti. O çocukla atışıp durmayı öyle bir alışkanlık haline getirmişti ki sürekli yanında olsun ve kavga etsinler ister olmuştu.
Üçüncü sınıf olduğunda ise sadece kavga meraklısı olmadığını fark etmişti. Babasından tam anlamıyla koptuğu dönemdi ve Harry'e yaptığı şeyler onu kötü hissettirmişti. Bir süre Harry'le arasını düzeltmenin yolunu aramıştı. O sırada çocuğa aşık olacağını öngörememişti.
Dördüncü sınıfın başında ise açıkça kabullenmişti. O çocuktan deli gibi hoşlanıyordu.
Şimdi ise o çocuk sevgilisiydi. Kendisine ailesini onunla paylaşacağını söylemiş, kendisi için lanetine ortak olmuştu. Defalarca kez birlikte kötü şeylere karşı savaşmışlardı. Ona hayatının ilk ve en güzel noelini yaşatmıştı. Harry Potter kendisine hem dünyanın en güzel hem de en kötü hislerini getirmişti.
Kaybetme korkusunu yaşatmıştı ona. İki kez Draco'yu yokluğuyla sınamıştı.
Kıskançlık denen şeyi derinden hissettiriyordu ona. Kendini bir şey sanmasın diye yüzüne karşı söylememiş olsa da Rawey'i kıskanmıştı. Kendisi uzaktan izlemek zorunda kalırken o Harry ile konuşup gülüşmekteydi. Harry'e adıyla senleniyordu ve Harry onunlayken mutluydu.
Harry onun değilken bile onu deli gibi kıskanıyordu. Derin bir nefes alıp verdi. En azından artık varlığını belli edebilirdi. Rawey'e karşı dinmez bir öfkesi vardı bir hata daha yapmasını, onu buna pişman edebilmeyi diliyordu. "Dray?"
"Hm?" Başını oda arkadaşına çevirdi. "Efendim Blasie?"
"Uyuyacak mısın?"
Draco belli belirsiz başını salladı. "Uyuyacağım, gözlerim acıyor." Gökyüzünü izlemeyi bırakıp oturduğu yatakta dönerek uzanır hale gelmişti. Arkadaşına küçük bir tebessüm sundu. "İyi geceler."
"İyi geceler kardeşim." Blasie yatağına otururken Draco yavaşça gözlerini kapatmıştı. Çocuğun uykusu bile düzenliydi. Genelde yattığı şekilde kalkardı.
Draco'nun sakince uykuya dalışı izledi Blasie. Arkadaşını dikkatle izlerken bir süre sonra kıpırdanmaya başladığını görmüş, yatağa yaklaşmıştı.
Draco'nun üstünden kayan örtüyü düzeltirken asasının hafif mavi bir ışık saçtığını, Draco'nun diğer eliyle de kolyesini sıkı sıkı tuttuğunu görmüştü.
Yataktaki bedenin ayakucuna oturmuş, sırtını duvara yaslayarak dakikalarca arkadaşını izlemişti. Sabaha karşı Draco gözlerini aralamadan hemen önce Blasie yaslandığı yerde uyuyakalmıştı. Gri gözlerini yavaşça açan Draco yattığı yerde yavaşça doğruldu. Blasie'nin uyuyan bedenini gördüğünde zayıfça gülümsemiş, esmer çocuğu kolundan nazikçe tutarak duvardan çekmişti. Arkadaşını kendi yatağına yatırırken uyandırmamak için özenle hareket etmişti.
Blasie'nin üstünü örtüp arkasını döndü. Asasını çalışma masasına bırakıp duş almaya gitmiş, sıcak suyun altında dikilirken gerilen kaslarını gevşetmek için omuzlarını hareket ettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gris Émeraude
Fanfiction{Drarry} "Sana ait olan seni bulur derler, beni bulman uzun zaman aldı." Harry'e göre hayatı oldukça iyi bir şekilde ilerliyordu. Her daim yanında olan büyük bir ailesi, aralarından su sızmayan bir arkadaş grubu ve çocukluğundan beri hayallerini sü...