Harry Slytherin yatakhanesine girerken Draco'nun koluna girmiş, yorgun bedeni dikkatle yürütmüştü. Kendilerine eşlik eden Regulus ortak salonda anlamsızca kendilerine bakan öğrencileri görmezden gelerek Draco'nun yatak odasının kapısını açmış, oğullarına geçmeleri için yardımcı olmuştu.
Blasie Harry'nin destek alarak zorlukla yürüttüğü arkadaşını görünce yattığı yerden korkuyla kalktı. "Dra-" Regulus elini kaldırıp çocuğu durdurmuş, geri çekilmesini sağlamıştı.
Harry Draco'yu yatağına bıraktı. Çocuğun cübbesi yavaşça çıkartmış, Draco'nun kapalı göz kapaklarına birer öpücük bırakmıştı. Kendi cübbesini de çıkartıp Draco'nun sandalyesine attı.
Baygın ya da uykulu, nasıl olduğunu anlayamadığı çocuğun yanına uzandı. Draco'nun asasını sol eline yerleştirip rüya alemine giderken götürebilsin diye sıkı sıkı tutarken sarışın çocuğun başını kendi göğsüne yaslamış, kollarını ona sıkıca dolamıştı. "Güzelce uyu sevgilim, ben burada seni bekliyorum."
Regulus iki çocuğun üzerini dikkatlice örterken önce Draco'nun, sonra da Harry'nin alnına bir öpücük bırakmıştı. Sessizce odadan çıktı.
Blasie korkuyla Harry'e bakarken Harry gözlerini kaçırdı. "Sabah onunla konuşursun Blasie, benim sana bir şey anlatmam mümkün değil."
Blasie yerinden kalkıp yatağına önünde çöktü. Dikkatle ikisini izlerken omuz silkti. "Ne olduğu önemli değil, Draco iyi olsun yeter."
"Olacak." Harry kararlılıkla konuştu. "O çok iyi olacak."
Harry ve Blasie gece boyunca Draco'nun başucundan ayrılmazken Harry sarışın çocuğun birkaç kez mırıldandığını duymuştu. Harry Draco'nun onu duyup duymadığını bilmediği halde ona sürekli bir şeyler anlatmıştı. Bir ara şarkı mırıldanmış, çocuğun dağınık buklelerini uzun süre okşamıştı.
"Sen uyu istersen Blasie. Yarın birilerinin ayık olması gerekecek." Blasie saat üçe gelirken Harry'e baktı. "Yarın da gelecek misin?"
"Bilmiyorum." Harry başını iki yana salladı. "Müdire bugün olanlar ve Draco'nun hali yüzünden zor izin verdi. Yarın da müsade edeceğini sanmıyorum. O yüzden sen uyu, yarın sen kontrol edersin onu."
Blasie sessiz kalırken Harry de uzatmamıştı. Sessizlik içinde geçirdikleri saatlerden sonra Draco yavaşça gözlerini kırpıştırdı. Hissettiği tanıdık büyü gücü ve burnuna dolan kokuyla başını yaslı olduğu bedene biraz daha yasladı. "Harry?"
"Sevgilim." Harry Draco'nun saçlarına bir öpücük bıraktı. "Günaydın."
"Günaydın." Draco gözlerini açmaya çalışarak Harry'e baktı. "Rüyam devam mı ediyor?"
"Yok. Şu an gerçeklikteyiz." Harry gülümserken Draco onun üzerinde doğruldu. Etrafa bakınmış, tanıdığı odayı görünce şaşkınlıkla Harry'e bakmıştı. "Geceyi benimle mi geçirdin?"
"Evet." Harry yatak başlığından ayırdı bedenini. "İmkanım olsa tüm gecelerimi seninle geçiririm."
Draco yavaşça gülümserken çocuğun hafif kanlanmış gözlerine baktı. Elini uzatıp hafifçe şişmiş olan gözaltına yerleştirdi. "Ağladın mı?"
Harry başını yavaşça salladı. "Biraz."
"Neden?" Draco'nun fısıltısı Harry'i gülümsetirken çocuğu yüzünde gezinen elini tuttu. "Sen gözyaşlarımı görmek istemediğini söylemiştin. Ağlanacak çok şey var Draco, seninle ilgili canımı yakan çok fazla şey var."
Draco pişmanlıkla başını eğdi. "Üzgünüm." Harry çocuğun yanaklarına elini koyarak yüzünü kendisine çevirdi. "Yapma, seninle ilgili ama senin suçun olmayan şeyler. Bunu biliyorsun. Sevgilimin başında onca dert varken elimden hiçbir şey gelmediği için ağlıyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gris Émeraude
Fanfiction{Drarry} "Sana ait olan seni bulur derler, beni bulman uzun zaman aldı." Harry'e göre hayatı oldukça iyi bir şekilde ilerliyordu. Her daim yanında olan büyük bir ailesi, aralarından su sızmayan bir arkadaş grubu ve çocukluğundan beri hayallerini sü...