Draco için ertesi gün oldukça nahoş başlamıştı. Rüya aleminde zor birkaç saat geçirmiş olması yetmiyormuş gibi aldığı yaralar yüzünden bedeni çok ağrıyordu. Uyanır uyanmaz Blasie kendisine birkaç iksir içirmiş, uyandığı andan daha iyi hissediyor olsa bile yorgunluğunu atamamıştı.
Şimdi ise kahvaltı yaparken kendisine dönük oturan sevgilisiyle sakince bakışıyordu. Harry etrafında toplanan farklı binalardan arkadaşlarıyla tartışıyorken Draco'nun onu izlediğinden bihaber, birine saplamamak için çatalın sıkıca tutuyordu.
Draco kahvaltının çabucak bitmesini ve Harry'i sinirlendiren şeyi öğrenmek istiyordu. Fakat o gün işler hiç de istediği gibi gitmiyordu. Malfoy aile baykuşu tepesinde süzülürken Draco'nun önüne bir mektup bırakılmıştı.
Draco dilini ısırarak zarfı öfkeyle tuttu. Gözlerinden ateş çıkarmayı dilercesine zarfa bakınan erkek kardeşini görmezden geldi ve kağıdı zarif bir hareketle açtı.
Yalnızca üç cümleden oluşan mektup Draco'nun şaşkınlıkla bakakalmasına sebep olurken yanında oturan Antares merakla kağıda bakmıştı. Birkaç saniye içinde dudakları arasındaki peynir yere düştü. "Ne?!"
Draco şaşkınlıktan kurtulamazken Antares'in çığlığı öğrenci ve öğretmenlerden oluşan büyük kalabalığın çoğunluğunun ilgisini çekmişken Draco'nun parmakları arasındaki mektup hızla çekilmişti.
Pansy ciddeyetle kağıtta yazılanları okudu. Öfkeli bakışları Slytherin masasında gezinirken kağıdı saniyeler içinde parçalarına ayırmıştı. "Babanı sikeyim Draco."
Antares çatık kaşlarla erkek kardeşine bakındı. Merakla kendilerine bakan Harry'i gördüğü anda gözlerini kaçırmıştı. "Harry ile konuş."
Draco sessizce Antares'e baktı. "Onu sevdiğini biliyorum ve bu haberi senden duyması lazım."
"Ne haberi?" Draco kaşlarını çatmıştı. Antares ifadesizce kendisine bakarken Draco öfkeyle baktı küçük çocuğa. "Onu sevmiyorum, ona aşığım Antares. Bu kağıtta yazılan hiçbir şeyin önemi yok."
Yerinden öfkeyle kalktı. Merakla kendisini izleyen koskoca bir salon dolusu insanın içinde hızlı adımlarla ilerleyip Gryffindor masasına ulaştı. Kendisinin gelişiyle ayağa kalkan Harry'i elinden tutarak oturma alanından çıkmasına yardımcı oldu. Şaşkınlıkla bakınan çocuğun dudaklarına hızlı bir öpücük bırakıp onu sıkıca tutarak yemek salonundan çıkartmıştı.
"Draco?" Harry kendisini sürükleyen sevgilisine karşılık şaşkınlıkla kaşlarını çattı. "Ne oldu?"
Draco sessiz kalarak Harry'i soğuk havaya rağmen bahçeye sürüklemişti. Bulduğu ilk sütuna yaslanıp Harry'i kendisine çekerken sıkıca sarıldı. "Bir şey oldu."
"Fark ettim." Harry kaşlarını çatmıştı. "Ne oldu?"
"Babam." Draco merakla kendisine bakan çocuktan gözlerini kaçırdı. "Benim için evlilik sözleşmesi yapmış."
"Ne?!" Harry Draco'nun kollarından hızlı bir hareketle kurtuldu. "Ne yapmış ne yapmış?"
"Evlilik sözleşmesi." Draco tane tane konuşurken çocuğun öfkeli bakışlarından kaçınmak için gözlerini kaçırdı. "Kabul edecek değilim tabii ki ama bu haber okulda yayılırsa diye önceden söylemek istedim."
"Kim?" Draco'nun anlamsızca kendisine baktığını görünce dişlerini sıktı. "Kiminle evleneceksin?"
"Harry James Potter." Draco omuz silkti. "Eğer bir gün evlenecek olursam bu sadece seninle olabilir."
Harry bu sözlerle normalde pamuk gibi olacağını bilse de öfkesi ve kıskançlığı ağır basıyordu. "Sözleşmenin diğer tarafı kim?"
"Dainty."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gris Émeraude
Fanfiction{Drarry} "Sana ait olan seni bulur derler, beni bulman uzun zaman aldı." Harry'e göre hayatı oldukça iyi bir şekilde ilerliyordu. Her daim yanında olan büyük bir ailesi, aralarından su sızmayan bir arkadaş grubu ve çocukluğundan beri hayallerini sü...