0.6

99 12 17
                                    

Harry sabah kahvaltısında tabağındaki yemeklerle oynuyordu. Malfoy'u gördükten sonra kötüleşmişti. Akşam yemeğinden sonra Hermonie onunla ilgilenmiş, sonraki gün de yatakhanede kalıp dinlenmesini söylemişti.

Harry de aynen öyle yapmıştı. Tabağındaki yemeklerle oynadığını gören Ron arkadaşının omzuna dokundu. "İyi misin Harry?"

Harry yavaşça başını salladı. "İyiyim Ron, dün tüm gün yattığım için sanırım dengem şaştı." Ayağa kalkıp tabağını ittirdi. "Sınıfta görüşürüz."

Harry yemekhaneden çıkarken üzerindeki birkaç çift gözü görmezden gelmeye çabaladı. Kendini boş biçim değiştirme sınıfına atarken rahatsız hissediyordu. 

Başını masaya koyup gözlerini kapattı. Sınıfın kapısının belli belirsiz açıldığını duydu fakat adım sesi gelmeyince başını kaldırıp baktı.

Draco Malfoy kapının önünde dikiliyor, dikkatle kendisine bakıyordu. "Potter."

Harry tereddütle ona baktı. "Malfoy."

Draco temkinli bir adım atarak Harry'nin masasına yaklaştı. "Konuşmamız lazım?"

"Hayır?"

Draco kaşlarını hafifçe çatarak öne doğru birkaç adım attı. Harry ayakta olsaydı bu kafayla geri geri gideceğini biliyordu. Oturduğu yerde dik durmaya çalıştı. Draco önündeki sıraya ters bir şekilde oturup yüz yüze gelmelerini sağlarken ortalarında kalan masaya ellerini yerleştirdi. "Dün ortalıkta yoktun."

"Hastaydım."

"Madam Pomfrey'e uğramamışsın."

Harry kaşlarını çattı. "Bunu mu araştırdın?"

"Merak."

Harry sessiz kalırken Draco derin bir nefes alıp verdi. "Geçen gün, yasak ormanın oradaydın değil mi?"

Harry muhteşem bir oyunculukla kaşlarını çattı. "Ne yasak ormanı?"

Fakat Draco bunu yemiş gibi değildi. "Boşuna uğraşma Potter, orada olduğunu biliyordum. Tıpkı Profesör Black'in odasının önünde olduğunu bildiğim zamanki gibi." Ciddiyle baktı gri gözleri. "Bizi dinliyordun."

"Malfoy." Harry yerinden kalkmak için hamle yaptı. "Sen kafanda kurmaya başlamışsın, ne yasak ormandaydım ne de babamın odasında sizi dinledim."

"Otur."

Harry kaşlarını çatarak sorgularcasına karşısındaki sarışın çocuğa baktı. Draco Harry'nin ciddiyetini fark edince derin bir nefes alıp verdi. "Pekâlâ Potter ilk isteğimi söylüyorum. Karşıma oturuyorsun ve çok övündüğünüz o şaşmaz dürüstlüğü ve cesareti göstererek benimle konuşuyorsun."

Harry dişlerini sıkarak yerine oturdu. "Derdin ne?"

"Derdim ne yapmaya çalıştığın." Elini cübbesinin üzerinden göğsünde gezdirdi. "Neden yaptın bunu?"

"Neyi?"

"Yeter Potter, sen olduğunu biliyorum. Kendimde olmayabilirim ama sesini hatırlıyorum, yalan söyleyip durma."

Harry kollarını göğsünde birleştirdi. "Tamam bendim. Seni mahvolmuş yaralarınla gördüm ve kimseye bir şey söylemediğini düşündüğüm için kimseye haber veremeden yapabildiğim şeyi yaptım."

Draco tek kaşını kaldırdı. "Ve beni kehanet sınıfına bıraktın?"

"O halde ormanın ortasında kalamazdın."

Draco başını hafifçe sola eğerek çocuğa baktı. "Ve bir parşömene bir şeyler karalayıp elime tutuşturdun."

"Ne? Hayır." Harry kaşlarını çatıp gerçekçi bir şaşkınlıkla baktı çocuğa. "Parşömen falan yazmadım."

Gris ÉmeraudeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin