Takside giderken elimdeki dosyalara bakıp kafamı toparlamaya çalışıyordum. "Sakinleş Zeynep sakinleş unut şimdi bunları akşamı unut.Bir dakika ya ne akşamı akşam filan yok.Off resmen Şah Mat oldum.Ama daha maç bitmedi ben bu maçı alıcam." Diye kendi kendime mırıldanırken taksi şöfhörü "Bişi mi dediniz ?" diyince toparlanıp "Yok siz resturanta doğru yaklaştık mı ? " dedim.
"Evet kızım sağa dönünce mekana gelmiş olucaz." Diyip direksiyonu sağa kıvırınca şık bir resturant göründü çantamdan bir yüzülüğü amcaya uzatırken "Üstü kalsın." Diyip gülerek indiğim de eteğimi çekiştirip bu eteği hangi akılla aldım diye de kendime sordum.Neyse.İçeri doğru girerken bir garson "Zeynep Hanım ?" diye sorunca yağmurun mekanı bilgilendiridiğini anladım.
"Evet benim."
"Buyurun içeri geçin daha gelmediler ama isterseniz bir kontrol yapın." Diyince geniş mürdüm , turuncu ve toz pembe şeklinde ki sıcak bir resturant olsa da renkler çok asil kullanılarak mekana fazlasıyla ağırlık ve ciddiyeti yansıtmıştı.Başımla garsona teşekkür edince dosyaları kolumun altına sıkıştırıp kapatılmış mekanda ilerledim.Yağmur baya özenmişti anlaşılan. Koca mekanda sadece ortada bir masa ve hizmet yapan bir sürü garson vardı. Masaya baktığımda etraftaki renklere uyum sağlanmaya çalışılmış ve başarılmıştı.Civa rengindeki ve acık tonlardaki mor renginden oluşuyordu masa.Ortada kocaman bir şamdan ve etrafında da mumlar vardı.
"Ben bir menüye göz atıp kontrol edebilir miyim ?" dedim hızlıca garsona.Yemek kısmı için ayrılan masa özenliydi biraz ilerleyip köşedeki yere döndüm.Büyük bir mekandı.Yağmur yemek için ayrı bir masa toplantı için ayrı bir masa istemişti anlaşılan.Yani yemekte işten konuşmayacaktım.Dosyadan gördüğüm kadarıyla bugün misafirlere firma tarafından gezi yaptırıp eğlendirilmişti.Garson bana menüyü verirken hızlıca teşekkür edip menüye baktım yemekler hafifti.Çoğu Osmanlı mutfağındandı.Tatlı kısmında ise hafif bir tatlı olarak sultan sarması seçilmişti.
"Bu toplantı masası için farklı atıştırmalıklar ve Osmanlı şerbetleri hazırlanıcak efendim " derken başımla onayladım.
"Burada oturup dosya inceleyebileceğim bir masa yok mu ?" derken garson hemen küçük bir masa koyarız köşeye derken eliyle diğer garsonlara bir şaklatıp hızlıca işi halletmişti.Masa ya oturup dosyaları açtım.
Büyük bir işti anlaşılan.Dosyada muhatap olacağım kişinin bayan olduğunu görünce ayrı bir sevinmiştim.Bu kadınla daha önce bir çok iş yapmıştım.Ama bu benim ilk iş yıllarımdaydı üstünden çok zaman geçmişti.Büyük bir ajanstı.Mankenler oyuncular sanatçılar...Hepsi bu firmanın gözdesiydiler ve yağmur bu işi alırsa hızla sanat camiasına giriş yapacaktı.
Dosyaları karıştırırken birkaç not alıp not defterini kapatıp dışarıdaki bahçeye çıktım.Çıkarken de masanın toplanabileceğini söylemiştim.Bahçedeki sallanan koltuğa oturup yeşilliği izledim şehirden çok uzakta bir yerdeydi. Huzur akıyordu resmen.Üşümüştü.Garsondan şal isterken telefonu çaldı.
"Alo Zeynep ne olur bana her şey yolunda de !" dedi ağlamaklı bir sesle.
"Sakin ol toplantının yapılacağı mekandayım her şey pürüzsüz kontrolleri yaptım dosyalara bakıp notlar tuttum."
"Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum Zeynep.Ben buradaki işleri 3 4 saate anca toparlarım defile için bütün mankenler ile ilgilenmem gerek senin Jane de burada hatta şuan burnu havada bir şekilde bana bakıyor. "
"Pis şıllık !" dedim en içten küfürlerimi kullanarak. "Saçını kuş pisliği gibi yap sana emrediyorum " derken güldüm.
"Benim şimdi kapatmam gerek ne olur bu işi al sana güveniyorum Zeynep."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
ChickLitKuş kadardı onun kalbi , Ama gökyüzü kadar sevmişti keremi... Küçüklüğünden beri gerçek aşkının o olduğuna inanan ve hayatında bir tek ona yer açan Zeynep'in sahnesinde bir gün senaryoda olmayan ve bu aşk oyununda adı bile geçmeyen biri sa...