MEDYA ZEYNEBİN KOMBİNİ
3 günün üstünden Paris macerasına veda etmek için valizlerimi yardımcı kız toparlarken bende telefonla pariste ki şubemin yeni müdürü olan yakın arkadaşım Nick'le kısa bir başarılar konuşması yapıp telefonu kapattığım gibi büyük Eiffel kulesine karşı camdan dikelip gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.Paris iyi ya da kötü bimişti.İstanbula dönme vaktiydi. Kadın valiz işlemini tamamayınca Fransızca olarak teşekkür edip gülümserken kerem odanın kapısını tıklatıp içeri girdi.
"Müsait misin ?"
"Tabi , gel lütfen."
"Benim işlerim bitti.Sen tamam mısın ?" valizlerime bakıp sesli bir nefes verip tekrar kereme baktım. "Sanırım evet." Diyince görevliye kerem valizimöi işaret edip indirmesini söyledi.
"Uçağa 1 saat kaldı ama biz yine de erken çıksak iyi olur."
"Tamam." Diyip çantama uzandım.Ben önden kerem arkamdan odadan çıkarken asansöre bindik.Küçücük asansörde kocaman bir sessizlik hakimdi.O olaydan sonra ne kerem ne ben fazla konuşmuyorduk.Kerem çalan telefonunu çıkarıp ekrana bakınca kafasını kaldırıp tekrar bana baktı.
"Yağmur arıyor." Diyince bende anlamam veremeyen bakışlarla kereme bakıp "Seni mi ?" dedim.Keremde telefonu açıp kulağına götürdü.Bende keremi dinlemeye başladım."Alo...Evet yanımda...Tabi bir saniye vereyim." Diyip telefonu bana uzattı. "Seni istiyor." Diyince telefonu alıp kulağıma götürdüm.
"Yağmur ?" diyince bir anda kükreme sesi kulağımın bütün damarlarını titretti.
"Senin telefonun nerde ! Yarım saattir seni arıyorum meşgulsün sonra da telefonun kapalıydı !" diyince hemen çantamda ki telefonu elime alıp baktım.
"Canım özür dilerim kapandığını fark etmemişim bile.Ne oldu sen neden bana ulaşmaya çalışıyordun ?" asansör zemin kata inice keremle asansörden inerken ben konuşmaya devam ettim.
"Derin bana bir şeyler söyledi !" diyince bir anda afalladım.Yüzüm bir anda alev topuna dönmüştü kulaklarım bile ateş gibi yanıyordu.
"Bunları gelince konuşsak ? Şuan pek müsait değilim ben." Derken kereme gülümsedim.
"Ameliyat saatini ayarladık gelince akşamına derin seni alacak."
"Ya ne ameliyatı ben o işi hallettim.Yok ameliyat filan." Derken bana şaşkınlıkla bakan keremi görünce hemen telefonu kısa kesmeye karar verdim.Ameliyat kısmını duymuştu ! Hemde benim ağzımdan. "Ben şimdi kapatıcam sonra görüşürüz seni ararım gene.Öptüm." diyip telefonu hızlıca kapatıp arabaya binerken kereme verdim.Valizler arka bagaja yerleşirken bizde keremle arka koltuğa geçip oturduk.
Kerem bana bakıp "Ne ameliyatı bu ?" dedi merakla.Bende umursamaz tavır sergilemeye çalışarak "Ya karnım geçen gün ağrıyordu üşütmüşüm filan doktorda dikkat et demişti yağmurda abartıyor işte." Diyip kereme bakmamak için camdan bakmaya devam ettim.Ama keremin bakışlarını hala hissediyordum.
"Zeynep bence doğruyu konuşsan ?" diyince keremin yeşilin en güzel tonu olan derin gözlerine baktığımda en son neyden bahsettiğimizi bile unutmuştum.
"Gerçekten yağmurun abartması ben bilinçli biriyim ve gerçekten bir ameliyattan korkan bir insanda değilim.Yani ameliyatlık bir şeyim yok.Olsa tabi ki de tedavi görürüm."
Kerem gözlerime on saniye baktıktan sonra inanmasa da "Peki bakalım öyle olsun." Diyince gülümsedim ve camdan bakmaya devam ettim.
Kerem daha sonra telefonuyla uğraşmaya başlayınca bende camdan son kez parise baktım.Kafamı geriye yaslayıp derin bir nefes bıraktım.Canım sıkılıyordu bazen.Tıpkı şuan olduğu gibi.Bir insanın istediği her şeye sahiptim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
ChickLitKuş kadardı onun kalbi , Ama gökyüzü kadar sevmişti keremi... Küçüklüğünden beri gerçek aşkının o olduğuna inanan ve hayatında bir tek ona yer açan Zeynep'in sahnesinde bir gün senaryoda olmayan ve bu aşk oyununda adı bile geçmeyen biri sa...