Bayadır yeni bölüm yazmayıp sizi üzdüğüm için özür dilerim.Üniversite hazırlıkları memelkete tatil falan olunca leptobu kucağıma alıpta adam akıllı yazamadım.Ama bu bölümü biraz uzun yazdım.Size umarım kendimi bu bölümle affettiririm.Bu bölüme bayılacağınıza inanıyorum.
İYİ OKUMALAR :))
Zeynep ve eğmen yanlarından magazinceler uzaklaşır uzaklaşmaz yüksek kokteyl masasının önünde durdular.Zeynep etrafa bakınırken yanına yaklaşan garsondan kırmızı bir şarap alıp eğmene döndü.
Bu arada ikisi de bir birine seslendi.
"Zeynep."
"Eğmen."
İkiside bir birine bakıp güldüler.Zeynep "Önce sen söyle.." diyince eğmen başıyla onayladı onu.
"Buraya geldiğin için teşekkürler.Ben geleceğini düşünmezken bu gece yanımda olman inan beni daha da motive etti."
"Neden gelmeyeceğimi düşündün ?"
"En son buluşmamızda biraz-"
"Eğmen lütfen..."
"Sözümü kesme."
"..."
"Arkadaş olarak devam edelim.Bir de böyle deneyelim.Belki böyle daha farklı oluruz.Ben çünkü böyle yaşamak istemiyorum.Senin yokluğun beni dibe çekiyor.Arkadaş olarak kalalım." Diyince Zeynep gülümsedi."Böyle düşünmen inan bugün duyduğum en güzel şey.Bu sözleri duymak , seni kaybetemeyecek olmam inan bana da çok iyi gelecek.Bence arkadaş olarak daha da iyi olacağız."
Eğmen ona gülümseyip "Belki de.." dedi.
Belki demişti çünkü o zeynebe arkadaşa beslenen sevgi ve saygıdan daha fazasını içinde besliyor ve hergün o içindeki sevgiye gözü gibi bakıyor daha da büyütüyordu.Zeynep ise bunu bilmeden eğmeni arkadaş olarak görüyordu.Belki Zeynep ona bu arkadaş olma yolunda daha da bağlanırdı.Eğmen bu yola girerken böyle ümit etmişti.Zeynep 'ten daha fazla uzağa düşemeye dayanamıyordu.Zeynepsiz iken sanki Bir bataklıkta boğuluyor ciğerlerine hava girmiyordu.
Zeynep gülerek etrafı izlerken çalan telefon her şeyi bozdu.Telefondan öncesi gayet güzeldi.Herşey şuan rayındaydı.Keremle iyiydiler.Yağmur ve can da iyiydi.Tabi ne kadar grilikler olsada onlarda evlenicek ve tüm grilikler beyaz olacaktı.Kendiside iyyidi.İşleri , tasarımları her şey...Her şey kusursuzdu.
Ama her şey kusursuz uzun bir süre sürmezdi.
Telefonu çalınca elindeki bardağı masaya koyup çantasını açtı ve telefonunun ekranına baktı.Arayan keremdi ve Zeynep bir anda eğmen'in yanında afallasada hızlıca arkasını dönüp "Efednim Kerem şuan müsait değilim daha sonra-" konuşalım demişti ki sözü yarıda kesildi ve kerem hızlıca ve keskin bir şekilde bir şeyler fısıldadı telefondan.Zeynep ise o fısıltı ile dengesini kaybetti.
Bayılacak olan zeynebin telefon elinden düştü ve eğmen sarısılan ince bedeni hızlıca kavradı.
"Zeynep !" dedi eğmen korku dolu gözlerle zeynebe bakıp.Zeynep ise kocaman açtığı gözleri ile zorla yutkundu.Eğmen tekrar Zeynep 'i sarsarak "Zeynep iyi misin ? Gel seni bir odaya götüreyim..." diyip tam kucağına alacaktı ki Zeynep hızlıca kendine gelip fırladı.Eğmen ise ondan daha hızlı davranıp Zeynep 'in kolundan tuttu.
"Ne oluyor ?"
"Yağmur...Yağmurun dükkanında yangın çıkmış.Hastahaneye kaldırmışlar !" diyip fırlarken eğmen Zeynep 'in yerdeki telefonu alıp hızlıca Zeynep 'in arkasından fırladı.Zeynep flaşlar üstüne patlarken eğmen hızlıca onun beline elini dolayıp valeye seslenip arabasını getirmesini söylerken Zeynep flaşlardan saklanmak için eğmene doğru döndü ve gelen araba ile hızlıca eğemen Zeynebi arabaya bindirdi ve kendisi de sürücü koltuğuna geçip arabayı hızla çalıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Literatura FemininaKuş kadardı onun kalbi , Ama gökyüzü kadar sevmişti keremi... Küçüklüğünden beri gerçek aşkının o olduğuna inanan ve hayatında bir tek ona yer açan Zeynep'in sahnesinde bir gün senaryoda olmayan ve bu aşk oyununda adı bile geçmeyen biri sa...