"Stiles, sana iyiyim dedim. Daha kaç kere söylemem gerekiyor?" dedim kızarcasına. Iyi olduğumu en az 15 kere söylemiştim. "Lydia, seni bir kere yalnız bıraktım, hemen başına bir şeyler geldi. Bu sefer seni yalnız bırakmıyorum." dedi inat ederek. Ne kadar inatçıydı bu çocuk. "Korumana ihtiyacım yok." dedim sinirlenerek. "Seni korumuyorum." dedi. Hadi ama. Korumuyorsun da ne yapıyorsun acaba? "Peki, ne yapıyorsun?" dedim sorarak. Bir süre etrafına bakındı ve "Tamam, koruyorum. Başına bir şey gelmesini istemiyorum, Lydia." dedi. Gözlerimi devirdim. "Artık eve gidebilir miyim, Stiles Bey?" dedim dalga geçerek. "Gidebilirsiniz, Lydia Hanım. Ama tabiki de ben gözetimim altında." dedi ve göz kırptı. Ardından cipine doğru ilerledi ve kapıyı açtı. Elini uzatarak "Önden bayanlar." dedi. Elini tuttum ve oflayarak cipine bindim. Yol boyunca ikimizin de ağzından tek kelime çıkmadı. En sonunda sessizliği Stiles'ın sesi bozdu. "Lydia, o gün ne oldu? Yani o adam sana bir şey dedi mi ya da seni neden kaçırdığı hakkında bir şey söyledi mi?" dedi gözünü yoldan ayırmadan. Ona söylemeli miydim, bilmiyordum. Hadi ama Lydia, karşındaki Stiles, ondan mı saklıyorsun? "Bana başkalarınında olduğunu ve hepimiz ölene kadar durmayacaklarını söyledi. Stiles, benim partimdeki çocuğu hatırlıyor musun? Hani yere düşmüştü ve içecekler üstüne dökülmüştü. Sonra da 'Uzak durun benden'diyip gitmişti. Hatırladın mı?" dedim sorarak. Bana şaşkın gözlerle baktı ve "Lydia, senin hiç bir partinde böyle bir olay olmadı." dedi. Ne? Hayır olmuştu. Buna emindim. "Stiles, hatırlamaya çalış. Böyle bir şey olduğuna eminim." dedim korkarak. Stiles bana döndü ve anlamayan gözlerle baktı. "Lydia, eğer senin partinde böyle bir olay olsaydı ben zaten hatırlardım." dedi. Nasıl olur? Böyle bir şeyi imkanı yok. "Bundan Scott'a bahsetmeliyiz." dedi Stiles. Ardından araba durdu ve bizim eve geldik. "Görüşürüz, Stiles." dedim ve hızla arabadan indim. Eve gelip zili çaldım. Bugün annem evdeydi. Kapıyı açtı ve bana sarıldı. "Lydia, arkadaşın geldi, odanda seni bekliyor." dedi ve içeri girmem için yer açtı. "Kim geldi, anne?" dedim. "Bilmiyorum, kızım. Bana adını söylemedi. Sana sürpriz yapmak istediğini söyledi." dedi annem gülerek. Kesinlikle Allison'du. Annemin yanağına bir öpücük kondurup yukarı çıktım. Odamın kapısını açtım ve gördüğüm kişi beni şok etti. Olduğum yerde kalakalmıştım. Bu rüyamda gördüğüm kişiydi. James'ti. Sırıttı ve ardından konuşmaya başladı."Lydia, resmi olarak tanışmanın vakti geldi. Beni özledin mi?"
--------------------
Stiles'ın AğzındanLydia'yı evine bıraktım ve cipimi kendi evime doğru sürmeye başladım. Lydia bana partideki çocuktan bahsetmişti. Ama öyle biri yoktu ya da öyle bir olay yaşanmamıştı. Eğer öyle bir olay yaşasaydı ben bunu kesinlikle hatırlardım. Özellikle Lydia'nın partisiyse. Bu olaydan ve adamın dediklerinden yarın Scott'a bahsedecektim. Ama şimdi eve gidip uyuma vaktiydi. Eve geldiğim de cipimi bir yere park ettim ve eve girdim. "Baba, evde misin?" diye seslendim kapıyı kapatırken. Ses gelmedi. "Baban evde degil ama ben evdeyim,Stiles." dedi yabancı bir erkek sesi. Hışımla arkama döndüm, karşımda oldukça kalıplı 20-25 yaşlarında bir adam duruyordu. Etrafta kendimi koruyacak bir şeyler aradım ama hiçbir şey yoktu. "Kimsin sen?" dedim sorarak. "Stiles, kim olduğumun ne önemi var ki?" dedi ve bir kahkaha attı. Ardından tekrar ciddi bir hal aldı ve bana yaklaştı elinde bir sopa sallıyordu. "Ah,Stiles." dedi ve sopayı havaya doğru kaldırdı. Böyle kalıplı bir adama karşı koymama imkan yoktu. "Ben senin yerinde olsam. Lydia'nın evindeki nottan sonra kendime dikkat ederdim. Oysaki işimiz zorlaşsın diye sıradaki hedefin sen olduğunu açıkça belirtmiştik" dedi ve ardından ekledi. "Ama endişelenme, hedef olduğunu farketmeyen tek sen değilsin" Bu da ne demekti? "Bu da ne demek oluyor?" dedim sinirle. "Lydia. Lydia'nın da rüyasında onu uyarmıştık. Senin onu uyandırdığın rüyada. Yani gittiğimiz yerde yalnız olmayacaksın." dedi gülerek. "Seni pislik." dedim sinirle. "Nasıl rüyasına girdiğimi sormayacak mısın?" dedi eğlenerek. Şu an bu halimden eğleniyordu. Cevap vermedim. "Tamam, sordun diye kabul ediyorum." dedi ve devam etti. "Eğer birazcık mantıklı düşünseydiniz ordaki çocuğun neden o bıçağı Lydia'nın boğazıma değil de koluna batırdığını merak ederdiniz." Ne? "Hepsi bir oyundu. Amacınız Lydia'yı öldürmek değildi." dedim tiksindiğimi belli ederek. "Evet, Stiles. Ama sen şimdi her şeyi öğrendiğin için oyunun eğlencesi kaçtı. O yüzden sonra görüşürüz." dedi ve elindeki sopayı kafama vurdu. Ardından her taraf karardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız \ Stydia
FanfictionBir Stydia hikayesi. ------ ''Git başımdan, Stiles.'' dedim gergince. Durmadan etrafımda dolanıyordu ve bu sinirime dokunmaya başladı. ''Sen iyi olana kadar hiç bir yere gitmiyorum, Lydia.'' dedi. Cidden yüzsüzdü. Beni umursuyordu. Ama biraz fazla...