Lydia'nın Ağzından
"Lydia, artık başının belada olmasını istemiyorum. Senin için endişelenmek istemiyorum. Anlıyor musun?" dedi Stiles suratıma bakarak. Benim için endişelenmesi gerekmiyordu. Ama bunu ona bir türlü anlatamıyordum. "Stiles, benim için artık endişelenme. Ben kendi başımın çaresine bakarım." dedim kararlılıkla. "Böyle mi başının çaresine bakıyorsun? Kendini tokatlatarak mı? " dedi Stiles sinirle. Bu lafı beni de sinirlendirmişti. "Oyalamak içindi, Stiles. Bende kendimi tokatlatmaya meraklı değilim!" dedim sesimi yükselterek. O da sinirleniyordu. Hatta çoktan sinirlenmişti. "Anlamıyor musun Lydia? Şu dudağına bak. Değer miydi bunun için, ha? O sana orda tokat atarken ellerim bağlıydı ve ben sadece izlemekle yetinebildim. Bunun ne kadar acı verdiğini biliyor musun? Eğer Scott'lar beş saniye sonra gelseydi ne olurdu, biliyor musun? Ölürdün, Lydia. Ölürdün. Hem de ne için? Bir dakika daha fazla zaman için. " dedi suratını bana doğru yaklaştırarak. Afalladım. Ama bu sinirlenmeme engel değildi. Birden ağzımdan kendime bile itiraf edemediğim cümleler çıktı. "Göremiyor musun? Senin içindi, aptal. Senin içindi. Sana yumruk attı, Stiles. Bunu engellemeye çalıştım. Ilgi odağını kendime çevirdim. Senin için yaptım." dedim sesim sona doğru incelirken. Ben ne demiştim? Karşımda gözleri şaşkınlıkla açılırken cevap vermesini beklemeden yanından hızla uzaklaştım.
-------------------
Stiles'ın AğzındanLydia'nın dedikleri kafamda dönüp duruyordu. Benim için mi yapmıştı, beni korumak için mi? Bu düşünce bende anlatamadığım duygular yaratıyordu. Telefonumun çalmasıyla kafamdaki düşüncelerden kurtulup telefonumu cebimden çıkardım. Arayan Scott'tı. "Efendim, Scott." diyerek açtım telefonu. "Stiles, Derek'in deposundayız. James'i ormanda yakaladık. Buraya getirdik. Sende gelmek istersin diye düşündüm." dedi Scott telefonda. "On dakikaya ordayım." deyip telefonu kapattım. Sinirin tüm hücrelerime yayıldığını hissederken şimdiden alacağım intikamın planını yapmaya başlamıştım.
-----------------
Içeri girdiğimde James sandalyede bağlı bir şekilde oturuyordu. Onu böyle görmek Lydia'ya yaptıklarını tekrar bana hatırlattı. Ağzı bantlıydı. Yanına doğru yaklaştım ve ağzındaki bantı çıkardım. "Sizi p... " demesine kalmadan suratına yumruğumu geçirdim. Ardından tekrar ve tekrar. "Lydia'ya böyle mi vurmuştun, ha? Böyle mi yapmıştın?" diyerek suratına ardı ardına yumruklarımı geçirdim. Scott'ın arkadan bana seslendiğini duyabiliyordum ama algılayamıyordum. Sadece James'in suratına ardı ardına yumruklarımı sıralıyordum. Scott beni omuzlarımdan tuttu ve geriye doğru çekti. "Kendine gel, Stiles." dedi uyararak. James'in burnu ve dudağı kanıyordu. Bayılacak gibi duruyordu. Derek James'e iyice yaklaştı ve karşısına oturdu. "Şimdi James, ben soracağım sende cevap vereceksin. Siz kimsiniz ve bizden ne istiyorsunuz?" dedi Derek ürkütücü bir sesle. "Seni ilgilendirmez. Hepinizi öldüreceğiz, bunu bil yeter." dedi James 32 diş sırıtarak. "Hayır, yanlış cevap." dedi Derek ve James'in suratına yumruğu geçirdi. "Şimdi soru mu yineliyorum. Kimsiniz ve bizden ne istiyorsunuz?" dedi Derek sabırla. "Sanane." dedi James hala gülerken. Derek birden ayağa kalktı ve "Belki de birazcık değişiklik yapmalıyız. Içeriden kızı getir, Scott." dedi Derek. Scott bir odaya girdi ve içeriden uzun saçlı, kumral bir kız çıkardı. James'in yüz ifadesi hemen değişmişti. "Clara." dedi James sesi çatallaşırken. Scott'ın yanına gidip fısıltıyla sordum. "Bu kız da kim?" Scott da aynı tonda cevap verdi." James'in karısı." James'e döndüm. Yüz ifadesinde çaresizlik vardı. Derek tekrar karşısına oturdu. "Sorumu son kez yineliyorum. Siz kimsiniz ve bizden ne istiyorsunuz? Eğer yine cevap vermezsen Scott pençeleriyle kızın boğazını kesecek. Haberin olsun." dedi Derek acımasızlıkla. "Tamam, tamam. Ona zarar vermeyin. Sorularınıza cevap vereceğim. Yeter ki onu bırakın." dedi James çaresizlikle. Derek Scott'a işaret verdi ve Scott kızı tekrar içeri götürdü. "Dinliyorum." dedi Derek gözünü James'ten ayırmadan. James derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. " Aslında hepimizin sizinle bir geçmişi var. Hepimiz bir yerlerde karşılaştık. Belki yolda, belki bir partide belki de bir arabada. Ama siz bize dikkat etmediniz. Sizden istediğimiz şeyse ölmeniz. Işlerimize engel oluyorsunuz. Her tarafta karşımıza çıkıyorsunuz. Ayrıca doğaüstü varlıklarsınız. Kurt adam, Banshee... Beacon Hills'te böylelerine yer yok." Hepimiz dikkatle dediklerini dinliyorduk. Derek sordu. "Bir geçmişimiz var derken?" James devam etti. "Bir geçmişimiz var derken, belki yolda çarpıştığınız birisi belki de gözgöze geldiğiniz herhangi biri. Sizin doğaüstü güçlere sahip olduğunuzu anladığımızda sizin hakkınızda bilgi topladık. Nerede yaşadığınızı, ne zaman evde olduğunuzu, neler yaptığınızı. Sizin hakkınızda sizden daha çok şey biliyoruz. Ama artık Beacon Hills'te doğaüstü varlıkları istemiyoruz. Siz geldiğinizden beri ölümler çoğaldı ve hiçbirimiz bunları halka aktaramıyoruz." Dediklerini tartmaya çalışıyordum. Birden aklıma gelen soruyu sordum. "Lydia'nın aklına nasıl girdiniz?" James bana baktı ve ardından anlatmaya başladı. "Sadece Lydia'nın değil hepinizin aklına girdik. Yalnız olduğunuz bir anda siz uyurken size bir iğne yapıyoruz. O iğneyi yaptıktan sonra biz sizin kulağınıza ne fısıldarsak onu hatırlıyorsunuz. Onu görüyorsunuz. Onu yaşadığınıza inanıyorsunuz. Bir çeşit hipnoz gibi. Lydia'yı kaçırdığımız gün bu iğneyi ilk onun üstünde denedik. Ve başarılı olduk. Karşısında gördüğü çocuğu partide gördüğüne inandı. Başarılı olduğumuzu anladığımızda bu iğneyi hepinize yapmaya karar verdik. Ama elimizde yeterli iğne yoktu ve iğneyi yapmak için de zamana ihtiyacımız vardı. Bu yüzden sizin dikkatinizi dağıtmamız ve size zaman kaybettirmemiz gerekiyordu. Bizde Lydia'nın ölmesini değil de kan kaybetmesini sağladık. Bunlar planlıydı. Sizin hastanede geçirdiğiniz süre boyunca bizde iğneyi çoğalttık. Ve hepinizin boş anında size o iğneyi yaptik. Ardından sırayla hedef belirledik" Konuşmasını bitirdiğinde hepimiz şaşkınlıkla onu dinliyorduk. "Kaç kişisiniz?" dedi Derek. "Tahmin edebileceğinizden de fazla." dedi James. "Sıradaki hedefiniz kim?" diye sordu Scott. James'ten duyduklarım şok etkisi yarattı. "Ilk hedef Lydia'ydı. Ama Lydia hala ölmediğine göre onu öldürene kadar durmayacaklar. Hedef hala Lydia. Belki de onu çoktan kaçırmışlardır. Ama siz her zaman ki gibi yine vakit kaybediyorsunuz."
-----------------------
Lydia'nın AğzındanDuştan çıkıp üstümü giyinmiştim ve kendimi direk uyumak için yatağa atmıştım. Uyandığımda ise buradaydım. Etrafım kapkaranlıktı. Hiçbir şey göremiyordum. Ayağımda çok büyük bir acı vardı. Elimi ayağıma götürdüm. Kan olduğunu düşündüğüm bir sıvı elime bulaştı. Gözümden yaşlar süzülüyordu. Birden kafama yediğim darbeyle yere düştüm Bayılmadan önce duyduğum son ses "Iyi geceler, Lydia." oldu. Ve karanlığa gömüldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız \ Stydia
FanfictionBir Stydia hikayesi. ------ ''Git başımdan, Stiles.'' dedim gergince. Durmadan etrafımda dolanıyordu ve bu sinirime dokunmaya başladı. ''Sen iyi olana kadar hiç bir yere gitmiyorum, Lydia.'' dedi. Cidden yüzsüzdü. Beni umursuyordu. Ama biraz fazla...