Derek'in Ağzından
Yaklaşık olarak bir haftadır Lydia, Stiles, Scott ve Allison'dan haber alamıyordum. Onları aramam gerektiğini ve meraklanmam gerektiğini biliyordum. Ancak ruhumda ufacık bir duygu kıpırtısı bile yoktu. Bu yaptığımın bencillik olduğunu farkındaydım. Ancak bu aralar bedenime söz geçiremiyordum. Başları belada olabilirdi. Ki büyük ihtimal başları beladaydı. Başımızda bu kadar iş varken bir anda ortadan kaybolmaları başlarının kesinlikle büyük bir dertte olduğunu gösteriyordu. Ancak bedenime öyle bir yorgunluk hakimdi ki... Elimi kıpırdatacak gücü bile kendimde bulamıyordum. Bu ruh halinden kısa sürede kurtulmam gerektiğinin bilincindeydim. Adeta yeni bir başlangıç yapmak istercesine ayaklarımı koltuktan sarkıttım. ''Biz geldik.'' Lydia'nın sesi bir umut bulmuş gibi kulaklarıma dolarken ruhumun günlerdir aradığı enerjiyi bulduğunu fark ettim. Ayağa kalktım. ''Lydia, şükürler olsun. Nerelerdeydiniz? Bir haftadır dördünüzden de haber alamıyorum.'' dedim Lydia'ya doğru yaklaşarak. ''Derek.'' diye fısıldadı o da. Solgun görünüyordu. ''İyi misin sen? Neyin var?'' dedim endişeyle. ''Bir şeyim yok. Sadece... Stiles hoşgeldin.'' dedi kafasını arkasına doğru çevirerek.Garip davranıyordu. Ayrıca arkası dönükken Stiles'ın geldiğini nereden anlamıştı? Lydia bana garip bir şekilde bakarken Stiles'ta etrafı süzüyordu. Sanki ilk defa buraya gelmiş gibiydiler. Bir terslik olduğunu anlamıştım. ''Merhaba, Derek.'' dedi Stiles kafasını bana çevirerek. ''Nerelerdeydiniz, Stiles?'' diye sordum durumu çaktırmamaya çalışarak. ''Nerede olduğumuzun önemi yok, Derek. Artık sonsuza kadar buradayız.'' dedi sinsi bir gülüşle. Stiles'ın bu lafından sonra kesinlikle bir terslik olduğunu anladım. ''Selam.'' diyerek içeri girdi Allison ve Scott. ''Nerelerdeydiniz, Scott?'' dedim gülümsemeye çalışarak. ''Buradayız işte, Derek. Önceden nerede olduğumuzun ne önemi var ki?'' dedi gözlerini kısarak. ''Her neyse. Allison sen neler yaptın?'' dedim kafamı Allison'a çevirerek. ''Herkese teker teker bu soruyu mu soracaksın?'' dedi Allison sinirle. Bir terslik vardı. Karşımda duranlar kesinlikle zannettiğim kişi değillerdi. Hepsi her hareketimi ölçmek istercesine beni izliyordu. Artık daha fazla bu oyunu devam ettirmek istemediğimi fark ettim. ''Kimsiniz siz?'' dedim ayağa kalkarak. Lydia ayağa kalktı ve bana doğru ilerledi. ''Ah Derek... Bu zekiliğinin başına ne işler açacağını farkında bile değilsin.'' dedi ve hepsi bana doğru ilerlemeye başladı. Ruhumun yavaş yavaş çekilmeye başladığını hissettim. Görüntüm bulanıklaşırken ayaklarımın beni daha fazla taşıyamadığını hissettim. Dizlerimin üstüne çökerken bilincimi yerinde tutmak için direndim. ''Çocuklar, daha dikkatli olmalıyız. Bu üçüncü deneyişimiz. Yine her şeyi ona unutturacağız. Umarım hepiniz bu sefer nasıl davranacağını anlamıştır.'' dedi Scott sesindeki ciddiyet okunurken. Bilincime karşı yaptığım savaşı kaybederken betonun soğukluğunu kafamda hissetmemle beraber karanlığa gömüldüm.
---------------------------------------
Gözlerimi hafifçe araladım. Yaklaşık olarak bir haftadır Lydia, Stiles, Scott ve Allison'dan haber alamıyordum. Onları aramam gerektiğini farkındaydım. Ancak sanki bir güç beni engelliyordu. Ellerimle destek alarak doğruldum. ''Biz geldik.'' Lydia'nın hoş sesi kulaklarımı doldururken aniden gelen bir güçle ayağa kalktım. Sırasıyla Lydia, Stiles, Allison ve Scott göz hizama girince ''Nerelerdeydiniz?'' diye sordum hafif sitem ederek. ''Kafa dağıtmak için birkaç gün her şeyden uzaklaştık.'' dedi Allison anlam veremediğim bir neşeyle. ''Keşke haber verseydiniz... Sizi cidden merak ettim, çocuklar.'' dedim bende tebessüm ederek. ''Aman, önemli değil. Şimdi buradayız ya. Bir kaçamak yaptık. Kusura bakma.'' dedi Scott 32 diş gülümserken. Hepsinin bu neşesi bana ilk başta garip gelse de sonradan yaptıkları tatilin cidden onlara yaradığını fark ettim. ''Bunun hesabını sonra soracağım. Ama şu an neşenizi bozmayacağım.'' dedim dalga geçerek. ''Cidden bir daha ki tatilimiz de seni de alacağız.'' dedi Stiles gülerek. ''Tabi ki de alacaksınız.'' dedim bende gülerek. Şu an kendimi mutlu hissediyordum. Onların sevinci bana geçmişti. ''Neyse, biz artık kalkalım.'' dedi Lydia ayaklanarak. ''Oturun biraz daha. Hem nereye gideceksiniz?'' dedim bende onlarla birlikte ayağa kalkarken. ''Annem sıkı tembihledi. Akşam yemeğine hepimizi bekliyormuş. Kusura bakma, yine sen bu işin dışında kaldın.'' dedi Lydia kahkaha atarak. ''Tamam, sorun yok. Görüşürüz.'' dedim ve hepsi görüş hizamdan çıkınca koltuğa oturup derin bir nefes aldım. Onları ciddi anlamda özlemiştim. Kafamı koltuktan kaldırıp elimi rastgele yana doğru uzattım ve kumandayı kaptım. Televizyonu açıp bir haber kanalına bastım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız \ Stydia
FanfictionBir Stydia hikayesi. ------ ''Git başımdan, Stiles.'' dedim gergince. Durmadan etrafımda dolanıyordu ve bu sinirime dokunmaya başladı. ''Sen iyi olana kadar hiç bir yere gitmiyorum, Lydia.'' dedi. Cidden yüzsüzdü. Beni umursuyordu. Ama biraz fazla...