Rüya

1.2K 57 6
                                    

Okulun ilk günü; yeni arkadaşlar, yeni insanlar ve yeni yakışıklı çocuklar demekti. ''Hey, Allison. Gözüne hiç yakışıklı çocuk kestirdin mi?'' dedim hala dikkatli bir şekilde etrafa bakarak. Kafasını bana çevirdi ve ''Lydia, benim sevgilim var.'' dedi gülerek. Bende kafamı ona doğru çevirdim ve ''Benim için diyorum, aptal.'' dedim alayla. O da güldü. Sanırım bu sene bu okulda hiç yakışıklı çocuk olmayacak. ''Hey,Lydia.'' diye bir ses duydum. Ve sesin geldiği yöne doğru kafamı çevirdim. Bu Stiles'tı. ''Şey...Nasılsın?'' dedi sanki ne dediğini tartmaya çalışıyormuş gibi. Cevap vermeyip ciddi misin bakışları gönderdim ona. Hemen kendini toplayıp ''Her neyse. Şimdiki dersin ne?'' dedi daha ciddi bir tavırla. ''Fizik.'' dedim gayet kısa bir şekilde. ''Ne tesadüf benimde...'' dedi ve durdu. Bir küfür mırıldandı ve ''Ekonomi.'' dedi. Derslerimin farklı olduğuna sevinmiştim. Çünkü genellikle aynı derste olduğumuzda sürekli bana bakıyor ve benimle konuşmaya çalışıyordu. Beni bunaltıyordu. Stiles'ı çok seviyordum. Ama bu hareketleri olmasa benim için çok daha iyi olurdu. Benden cevap alamayınca ''Neyse. Ben gidiyim o zaman.'' dedi bir kaç adım geri atarak. Kafamı salladım. ''O zaman teneffüste görüşürüz.'' dedi. Cevap bile vermeden kitaplarımı alıp sınıfıma doğru ilerledim.

''Allison, bir anda nereye kayboldun öyle?'' dedim hafif kızarcasına. ''Stiles gelince sizi yalnız bırakayım dedim.'' dedi sinsi bir gülüşle. ''Allison sana inanamıyorum. Diyecek bir lafım yok. Stiles sadece...''  dememe kalmadan fizik hocamızın sınıfa girmesiyle lafım yarıda kesildi ve yerlerimize oturduk. Anlayamıyordum. Stiles'la beni nasıl yakıştırıyordu? Stiles çok iyi bir çocuktu ama sevgili açısından pek kriterlerime uymuyordu. Benimle ilgileniyordu. Ama bunu bana karşı bir şeyler hissettiğinden yaptığını düşünmüyordum. Ya da benden mi hoşlanıyordu? Hadi ama, Lydia. Ne düşünüyorsun, saçmalama. O senin en yakın arkadaşlarından biri. Ayrıca hoşlansa ne olacak ki? Böyle düşünceleri kafamdan atmaya çalışırken. Fizik hocamızın ''Lydia, tahtaya.'' demesiyle tüm düşüncelerimden sıyrıldım.

Zilin çalmasıyla kitaplarımızı toplayıp Allison'la beraber sınıftan çıktık. Kitaplarımızı dolaba koyarken Scott yanımıza geldi. ''Allison, seni özledim.'' dedi ve Allison'a sarıldı. Bu sefer kaçma sırası bendeydi. Yavaş adımlarla sessizce yanlarından uzaklaştım ve kendimi direkt bahçeye attım. Derin bir nefes aldım ve bir banka oturdum. Etrafı izlemeye başladım. Hararetli dedikodularını yapan kızlar, kızları kesen erkekler... Klasik bir okulun ilk günü, hiç değişen bir şey yok. Yanıma birinin oturmasıyla kafamı o tarafa çevirdim. Bu Malia'ydı Biraz solgun görünüyordu. ''Malia, iyi misin? Kötü görünüyorsun.'' dedim. ''Şey... Dün gece bir şeyler oldu. Hayal mi gerçek mi pek emin olamıyorum.'' dedi tereddütle. ''Malia, ne olduğunu bana anlatabilirsin. Ne gördün?'' dedim merakla. Sanki yanlış bir şeyler söylemekten korkuyor gibiydi. ''Lydia, ben dün evden çıktım ve ormana gittim. Amaçsız bir şekilde. Sadece gitmek istediğim için ormana doğru gittim. İçimden bir ses ormana gitmemi söylüyordu. Lydia, bu tarz şeyler genellikle sana olur ama bu sefer benim başıma geldi. Emin olamıyorum, gerçekliğinden emin olamıyorum.'' dedi korkarcasına. ''Anlat bana, Malia. Ormana gittin ve sonra ne oldu?'' dedim samimi bir sesle. Kelimelerini tartıyordu. ''Ben... İlerledim. Sadece ilerledim. Ve bir şey gördüm. Daha doğrusu birini gördüm. Yerde yatan bir kız gördüm. Başında da bir çocuk vardı. İlk yüzlerini göremedim ama sonradan gördüm. Lydia... O kız ve o çocuk...'' derken bir ses tonu onun sesini böldü. '' Demek buradasınız.'' dedi Stiles. ''Malia, nasılsın?'' dedi kafasını Malia'ya çevirerek. Malia zorlukla sadece ''İyiyim'' diyebildi. Stiles bir Malia'ya birde bana baktı ve ''İkinizde gergin görünüyorsunuz. Eğer özel bir şey konuşuyorsanız ben..'' demesine kalmadan Malia ayağa kalktı ve ''Hayır. Zaten bitmişti.'' deyip koşar adımlarla bizden uzaklaştı. Stiles yanıma oturdu ve ''Neler oluyor?'' dedi meraklı bir şekilde. Sinirli bir şekilde Stiles'a döndüm ve ''İşte tamda neler olduğunu konuşuyorduk Stiles. Ta ki birileri gelip bunu bozana kadar.'' dedim ve sert bir şekilde arkamı dönüp oradan uzaklaştım. Malia'yı bulmalıydım. Gördüğü şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Okulun içinde hızlı bir şekilde dolaşıyor ve gözlerimle Malia'yı tarıyordum. Tam Malia'yı gördüğüm ve ona sesleneceğim sırada Allison önüme geçti ve bana hesap sorarcasına baktı. ''Lydia, neden birden gittin. Hiç bir şey anlama... Lydia sen iyi misin? Kötü gözüküyorsun.'' dedi Allison sesindeki kızgınlık endişeye dönüşürken.  ''İyiyim, bir şeyim yok. Başım ağrıyor sadece.'' dedim başımı tutarak. İnandırıcı olmasını umuyordum. Yüzüme anlamsızca baktı ve ''Ah Lydia, seni tanıyorum. Beni kandırabileceğini mi sanıyorsun. Ne oldu, anlat bakalım.'' dedi. Şu an bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. Ama Allison asla ikna olmazdı ve öğrenene kadar da peşimi bırakmazdı. Ve zil çaldı. Evet, Tanrım. Sanırım zilin çalmasına ancak bu kadar çok sevinebilirdim. ''Senin dersin matematik ve benimki de kimya. Görüşürüz, Allison.'' dedim ve arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım. ''Benden kaçamazsın, Lydia. Bunun teneffüsü de var.'' diye bağırdı arkamdan. En azından bu konuyu teneffüse ertelemenin vermiş olduğu rahatlıkla sınıfa girdim.


İlk bölümümüz böyle bitti. Lydia Stiles'a neden bu kadar kötü davranıyor, bu bir Stydia kitabı diye düşünebilirsiniz ama aralarındaki ilişkinin pek kolay bir biçimde var olmasını istemiyorum. Yani bu ilişkiyi elimden geldiğince zorlaştıracağım. İlerleyen bölümlerde Stydia olmayacak. Eninde sonunda olacak ama Lydia bir süre daha Stiles'a böyle kötü davranmaya devam edecek. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. 

İmkansız \ StydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin