Gerçekler

420 30 8
                                    

Lydia'nın Ağzından


Şaşkın bir biçimde karşımda duran kadına bakıyordum. ''Bak, seni tanımıyorum tamam mı? Benim zaten bir ailem var.'' dedim ciddi bir biçimde. ''Lydia, zeki bir kız olduğunu duymuştum. Fakat sanırım yanılmışım. Bu güçlerin sana havadan geldiğini mi zannediyorsun? Bu güçler nesilden nesle aktarılır, Lydia. Seninki de öyle oldu. Ailenden sana geçti.'' dedi gözlerimin içine bakarak. ''Ne yani? Anneminde mi benim gibi olduğunu söylüyorsun?'' dedim şaşırarak. Derin bir iç çekti ve ''Hayır, Lydia. Onların senin ailen olmadığını söylüyorum.'' dedi. Bu da ne demekti? Yani annem aslında annem değil miydi? Bu imkansızdı. ''Bu saçmalıkları daha fazla dinlemeyeceğim.'' dedim ve ayağa kalktım. Yanından geçerken kolumdan tuttu. ''Sanırım birazcık sohbet etme vaktimiz geldi.'' dedi gülümseyerek. ''Ben gidiyorum.'' dedim ve hızlıca evden çıktım.

--------------------------

Stiles'ın Ağzından

Lydia'nın ailesindeki son kişi gelmişti. Onunla tanışmıştı ve Lydia çekip gitmişti. Eğer bizim bildiğimizi öğrenirse bir daha bizim suratımıza dahi bakmazdı. ''Kimliğini açığa çıkarmayacağını söylemiştin.'' dedim sitem ederek. ''Ben kimseye böyle bir şey söylemedim. Yazdığım mektup dışında.'' dedi ve duraksadı. ''Mektup... Mektupları mı okudunuz? Nerede onlar?'' Suratı sinirli bir hal almıştı. ''Onları yaktık.'' dedi Allison. ''Lydia öğrenmesin diye mektupları yaktık.'' Suratındaki ciddi ifade yavaşça gülümsemeye dönüştü. Derek'e baktı ve ''Bir anlaşmamız olduğunu hatırlıyordum, Derek.'' dedi. ''Anlaşma falan yok. Şehri terk et, Cassandra. Sinirlerimi bozmaya başlıyorsun.'' dedi Derek sinirlendiğini belli ederek. ''Bu aralar benden habersiz çok iş dönüyor.'' dedi hala gülümserken. ''Neyse çocuklar, halletmem gereken bir kaç problem var ve konuşmam gereken bir kişi var. Tanıştığıma memnun oldum. Tekrar görüşeceğiz.'' dedi hepimizde sırayla göz gezdirerek. Kapıdan çıkacağı sırada Derek kolunu tuttu ve ''Tekrar görüşmeyeceğiz, Cassandra. Bir daha buraya adımını atmayacaksın.'' dedi Derek ciddi anlamda sinirlenerek. Cassandra kolunu hızla çekti, gülümsedi ve ekledi. ''Senin yerinde olsam o kadar emin olmazdım.''

------------------------------------

Lydia'nın Ağzından

Hayatım düzene girmiyordu. Tam ortalık sakinleştiği sırada hep bir olay oluyor hep ortaya birileri çıkıyordu. Normal bir hayat yaşamak istiyordum. Ama bu doğaüstü olaylardan kurtulamıyordum. Her zaman her yerde peşimdeydi. Nefret ediyordum. Ciddi anlamda nefret ediyordum. Kafamdaki soru işaretleri yavaş yavaş çözülmeye başladığı sırada ailemden olduğunu iddia eden biri çıkmıştı karşıma. Şu ana kadar birlikte yaşadığım insanın aslında benimle hiçbir ilgisi olmadığını söylüyordu. Bir kafedeydim. Herkes o kadar normal gözüküyordu ki. Benimde normal biri olabileceğime inandığım sırada karşımda oturan siyah saçlı yeşil gözlü kadını görmemle normal olamayacağımı anladım. Normallikten uzaktaydım. ''Merhaba, Lydia.'' dedi gözlerimin içine bakarak. Cevap vermedim. ''Bak, sadece beni dinlemeni istiyorum.'' dedi samimiyetle. Kızgındım. Bu kadar zaman sonra ortaya çıkmasına kızgındım. ''Bir şey dinlemek istemiyorum. Her şey zaten bu kadar kötü ilerliyorken ortaya çıkıyor ve ailemin gerçek ailem olmadığını söylüyorsun. Seni dinlemek istemiyorum. Neden şimdi ortaya çıktın ki? Bu kadar zaman neredeydin? İhtiyacım olduğunda neredeydin?'' dedim sitem edercesine. Gözlerimin içine uzun bir süre baktı ve ekledi. ''Lydia, öğrenmek istediğin ne varsa merak ettiğin ne varsa hepsini anlatacağım. Söz veriyorum.''

--------------------------------------

Stiles'ın Ağzından

Derek sinirle karşımızda oturuyordu. Fakat hepimizin aklında olan şey Derek'in Cassandra'yla nasıl bir bağlantısı olabileceğiydi. Ayrıca ortada yatan bir anlaşmada vardı. Her şey o kadar karmaşıktı ki. Kimseden çıt çıkmayınca ''Derek, bize anlatman gereken şeyler olduğunu düşünüyorum.'' dedim Derek'in gözleri bana dönerken. Derek derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. ''Tamam, dışarıdan çok kötü gözüktüğünü farkındayım. Ama durum cidden bildiğiniz gibi değil. Cassandra'yı geçmişten tanıyorum. Bir otoyolda karşılaşmıştık. Bütün bu olaylardan önce yani kurt adam olmadan önce bir gece yarısı arabamla eve doğru gidiyordum. Yolun kenarında arabasıyla bekleyen bir kız gördüm ve yardım niyetine aşağı indim. Bana arabasının bozulduğunu ve bu şehre yabancı olup onu en yakındaki pansiyona götürüp götüremeyeceğimi sordu. Götürebileceğimi söyledim. Birlikte arabama bindik. Arabayı sürerken birden elimi tuttu ve yanımda oturan kızın suratına baktım. Gözleri dehşet içindeydi. Bana eve gitmemem gerektiğini sayıklayıp duruyordu. Deli olduğunu düşündüm ama bir o kadar güzelliği de beni etkilemeye yetmişti. Tüm yol boyunca eve gitmemem gerektiğini söyleyip durdu. Sonunda pansiyona geldik. Teşekkür etti. İneceği sırada kolundan tutup adını sordum. Adı Cassandra'ydı. Onu pansiyonda bırakıp eve doğru sürdüm. Eve geldiğimde kapıda polisler ve ambulanslar vardı. Hızlıca arabamdan inip ne olduğunu öğrenmeye çalıştım. Ailemi öldürmüşlerdi. Katletmişlerdi. Yıllarımı bu davanın peşinde koşarak geçirdim fakat dava çözülemedi ve kapandı. Yıllar sonra bir pansiyonda Cassandra'yla karşılaştım. Yanıma yaklaştı ve elimi tutup üzülmemem gerektiğini söyledi. Bana çok iyi yaklaşıyordu. Beni etkilemişti. Fakat beni kandırdı. Beni odasına götürdü. Bana eğer Banshee olan bir kız bulursam ona haber vermem gerektiğine dair söz verdirdi. O zamanlar ne olduğunu bilmiyordum. Bana komik gelmişti ama yine de ısrarından kabul etmiştim. Ardından benden izin isteyip dışarı çıktı. Birkaç dakika sonra geldiğinde yanında bir adam duruyordu. Daha adamın kim olduğunu sormama kalmadan adam üstüme atladı ve beni ısırdı. O ısırıkla bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anladım. Zaten hiçbir şey eskisi gibi olmadı da. 

----------------------------------------------

Lydia'nın Ağzından


''Neden beni bıraktın?'' diye sordum hayal kırıklığı içinde. ''Bak Lydia. Sana bütün hikayeyi anlatacağım. Ardından merak ettiğin bir şey varsa sorarsın.'' dedi ve bende onaylarcasına kafamı salladım. Ardından konuşmaya başladı. ''Yıllar önceydi,Lydia. Annem konuşmak için beni yanına çağırmıştı. Ellerimi tutmuş ve artık yanımda olamayacağını söylemişti. O zaman bunun ne demek olduğunu anlamamış ve anneme beni bunun için mi oyalıyorsun deyip kızmıştım. Arkamı dönüp giderken beni çok sevdiğini ve onu göremesem de hep yanımda olacağını söylemişti. O zaman bunlar bana çok saçma gelmişti. Ta ki ertesi gün annemin ölü bedenini yatakta bulana dek. Kanlar içindeydi. Öldürülmüştü. Annemi öldürmüşlerdi ve ben daha ona onu sevdiğimi bile söyleyememiştim. Bir kaç ay yas içindeydim. Kimin öldürdüğü ortaya çıkmıştı. Annemin doğaüstü güçleri olduğunu düşünmüşler ve onu acımasızca katletmişlerdi. Bu olay birkaç arkadaşımın daha annesinin ya da babasının katledilmesiyle ortaya çıktı. Hepsi bize arkasında mektuplar bırakmıştı. Güçlerini anlatan ve dikkatli olmamız gerektiğini söyleyen mektuplar. Bu mektupları alan hep arkadaşlarımdı. Bir araya geldik ve ailemizin intikamını almak istedik. Yıllar sonra artık gücümüzü toparladığımızda neredeyse olağanüstü bir sürü kurmuştuk. 19 Aralık yılın en soğuk gecesinde evlerine bir saldırı düzenledik ve tekerlekli sandalyedeki bir kadını cam parçalarıyla öldürdük. Masum bir insanı öldürmüştük. Bunun vicdan azabını çok çektim, hala da çekiyorum. Ama bu bir uyarıydı. Fakat uyarımızı dikkate almadılar ve aynı şekilde onlarda bir arkadaşımızı öldürerek cesedini önümüze attılar. Yıllarca bir onlar öldürdü, bir biz öldürdük. Uzun bir süre böyle devam etti. Fakat sonradan aramızda konuşup hepsini tek bir saldırıda öldürmeyi planladık.  İşte bu savaş demekti. Bir saldırıyla hepsini öldürdük ya da öldürdüğümüzü sandık. Uzun sarı saçlı bir kızı es geçmiştik. Herkesi öldürdüğümüzü düşündüğümüz sırada arkamızı dönüp giderken arkamdan gelen bir okla olduğum yerde kalakaldım. Sırtıma bir ok atılmıştı. O anki panikle arkadaşlarım kızı öldürmeden beni direkt hastaneye götürmüşlerdi. Hiçbir sorun yoktu. Gayet sağlıklı bir şekilde hastaneden çıktım. Fakat garip olaylar olmaya başladı. Açıklama getiremeyeceğim olaylar. Yardım aldım. Birilerine anlattım. Üstesinden gelmeye çalıştım. Fakat yapamadım. Sonradan bana yardım edebilecek birini buldum. Her şeyi açığa kavuşturabilecek birini. Jessica. Şu an sana tam olarak Jessica'nın ne olduğunu açıklayamam. Ama her şeyi açıklığa kavuşturabildi. O gün o sarı saçlı kızın bana attığı ok büyülüydü ya da lanetliydi. Benim yanımda büyüyecek ya da yanımda bulunacak herkesi teker teker hastalıktan öldüren bir lanet. Sadece bununla da kalmıyordu. Bu lanet beni 20 yaş daha gençleştirdi. Yani görünüşüm hala aynıydı. Fakat ömrüme 20 yıl daha eklenmişti. Sonra Lydia ortaya sen çıktın. Ama seni kimsenin bilmemesi gerekiyordu. Ve bende yapabileceğim en acımasızca şeyi yaptım. O gün şimdiki sandığın annende hastanede doğum yapmıştı. Annenin gerçek bebeği ve benim bebeğim yani sen yan yana beşiklerde yatıyordunuz. Ve ben sizin yerlerinizi değiştirdim.'' Derin bir nefes aldı. Benimde gözlerim dolmuştu. ''Yani aslında annem olmayan annemin bebeğini ölüme mi terk ettin?'' dedim gözümden düşen yaşa engel olamayarak. ''Özür dilerim. Ama seni kurtarmalıydım. Çok özür dilerim, Lydia.'' dedi gözünden düşen yaşı silerken. Ardından derin bir nefes aldı ve devam etti. ''Benim yanımdaki bebek daha 3 yaşına basamadan hastalıktan öldü. Onu kurtarmaya çalıştım fakat yapamadım. Her gün seni izliyordum. Gizlice sana bakıyordum. Fakat bir gün izinizi kaybettim. Sizi çok aradım ancak bulmamın imkanı yoktu. Ardından kendime ciddi anlamda bir sürü kurdum ve bizi avlamaya çalışanları avladım. Tek bir grup hariç. Başlarında Lucas olan bir grup hariç. Hayatları için bana yalvardılar ve kimseye zarar vermeyeceklerini söylediler. Onunla bir anlaşma imzaladım. Eğer birine zarar verirse onu ve etrafındaki herkesi öldürecektim. Kabul etti. Lucas'ın onurlu bir adam olduğunu duymuştum fakat sandığım kadar da onurlu değilmiş. Anlaşmanın dışına çıktığına dair söylentiler aldım ve söylentilerin doğruluğunu da kanıtladım. Evlerini bastım. Kim var kim yoksa hepsini öldürdüm. Bodrum kata indiğimde seni gördüm. Sana dokunduğumda kızım olduğunu anladım. Oradan rahatça çıkabilmen için sana yardım ettim. O zaman seninle tanışamazdım. Çünkü üzerimde çok büyük bir tehdit vardı. Aslında hala var. Bu tehditten henüz sana bahsedemem. Fakat şu ana kadar yaptığım her şeyi senin yaptım, Lydia. Seni seviyorum.'' dedi ve kollarını boynuma doladı. Bende kollarımı ona doladım ve ikimizde gözyaşları içinde birbirimize sarıldık.

İmkansız \ StydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin