Kavga

207 19 11
                                    

Stiles'ın Ağzından

"Duygularını terket, Stiles."
Kafamda dönen bu düşünce her geçen saniye beni etkisi haline alıyordu. Adeta beynimde yankılanıyor ve beni yavaş yavaş ele geçiriyordu. Her geçen saniye kafamdaki Scott'ı ve Lydia'yı siliyor, Allison'a daha da nefret besliyordum. Bedenim kontrolünü yitirirken istemsiz bir şekilde ayağa kalktım. Yürüdüğüm sırada birinin omzuma çarpmasıyla çarpan kişiye baktım. "Stiles, dalgın görünüyorsun." dedi Scott kaşlarını çatarak. Scott'ın yüzüne baktığımda sanki en yakın dostumu değil de ezeli düşmanımı görüyordum. Hislerime engel olamazken Scott birden önümde kulaklarını tıkayarak yere çöktü.

Scott'ın Ağzından

"Hissetme, Scott."
Kafamda yankılanan bu ses artık bağırmaya başlamıştı. Kulaklarımı tıkayarak bu anın bitmesini diledim. Birden damarlarımdan nefret duygusu akıyormuş gibi hissettim. Kafamı kaldırarak Stiles'ın ifadesiz suratına baktım. Ayağa kalktım. Şu an kendimi kontrol edemiyordum. Sanki tüm beynim yıkanmış gibiydi.

Stiles'ın Ağzından

"Önüne baksana sen." Cidden en yakın arkadaşıma bu cümleyi söylemiş olamazdım. Ama şu an başka biri tarafından yönetiliyordum. Hissedemiyordum. Tüm düşüncelerim bedenimi terketmişti. Duygularım beni yarı yolda bırakmıştı. Artık direnemiyordum. "Sen hala konuşuyor musun?" dedi Scott gözlerini kısarak. Onun verdiği bu tepki içimdeki nefreti büyütürken "Konuşuyorum. Evet, hala konuşuyorum." dedim bir çırpıda. "Bak, Stiles. Kötü olacak. Şu halimize bak. Ölülerin dünyasındayız. Görüyor musun?" dedi bağırarak. "Niye herkes aynı şeyi tekrarlıyor, ha? Sanki ben mutluymuşum gibi." dedim son cümlemi tükürürcesine söylerken. "Neden mutlu değilsin ki? Amacına ulaşmadın mı? Annene kavuşmadın mı?" dedi bana doğru yaklaşarak. "Sen ne demeye çalışıyorsun? Ben şu ana kadar hep sizi korumaya çalıştım. Ama siz hepiniz nankörsünüz." dedim artık kendimi kontrol edemezken. Böyle şeyler söylemek istemiyordum ama bedenim şu an başka birinin eline geçmiş gibiydi. "Sen mi bizi koruyordun, Stiles? Sen bize yükten başka bir şey değildin." dedi yapmacık bir kahkaha atarak. "Ben senin her derdinde yanındaydım!" dedim iyice sesimi yükselterek. "Sen her şeyi planladın!" dedi o da bağırarak. "Konuyu çarptırma!" dedim kendimi kaybederken. " "Hata yapıyorsun. Senin yüzünden bu haldeyiz, Stiles. Seni kurtarmak için bu hale düştük." dedi acımasızlıkla. "Asıl senin yüzünden bu haldeyiz. O gün, o ormanda olduğun, kendini koruyamadığın için suçlu sensin. Bunların hepsi senin yüzünden başladı, Scott." dedim bende aynı acımasızlıkla.
"O gün beni sen götürdün oraya, Stiles! Senin yüzünden ben o ormandaydım." dedi sesini hafif alçaltarak. "Defol!" diye bağırdım ve gözden kayboldum.
-----------------
Lydia'nın Ağzından

"Duygulara ihtiyacın yok, Lydia." Kafamdaki ses giderek yankısını arttırırken beni de etkisi altına aldığını hissediyordum. "Hayır, hislerimi kaybetmemeliyim." diye söylendim kendi kendime. "Hislerini kaybet, Lydia. Onlara ihtiyacın yok. Duygularını terket." Yankı giderek gücünü arttırırken bedenim direncini yitiriyordu. "Duygulara ihtiyacın yok, Lydia." Ses bağırarak kafamın içinde bu düşünceyi döndürürken ayağa kalktım ve mırıldandım. "Duygulara ihtiyacım yok."
----------------
"Stiles, senin gerçek yüzünü şu an görebiliyorum." diye bağırdım istemeyerek. Şu an kendimi garip hissediyordum. Herkese karşı nefret besliyordum. "Lydia, bak benimle uğraşma tamam mı? Uzak dur benden." dedi bıkkınlıkla. "Artık beni sevmiyorsun, değil mi? Çünkü ben senden nefret ediyorum." dedim bağırarak. Hayır, nefret etmiyordum. Ama nedense öyle hissediyordum ve kendimi tutamıyordum. Etki altındaydım. "Lydia, ister benden nefret et, ister beni sevme. İnan, umrumda bile değil." dedi yüzüme bakarak. "Sen misin benim sevgilim?" diye bağırdım. Yapmacık bir kahkaha attı. "Sevgili mi?" dedi ayağa kalkarken. "Lydia, sen saf mısın?" dedi gülerek. "Ne diyorsan açık açık söyle." dedim gözlerimi kısarak. Bir yanım hemen şu an özür dilemek isterken diğer yanım kavgayı ateşlendirmek istiyordu. " "Lydia, anlamıyorsun. Artık şartlar değişti. Bir arada olamayız. Artık sevgili olamayız." dedi üzülmüş gibi yaparak. Ama böyle yumuşak konuşmasından ve surat ifadesinden benimle dalga geçtiği belliydi. "Bunun geri dönüşü yok, Stiles. Bende artık seninle olmak istemiyorum. Umarım bir daha görüşmeyiz." dedim nefretle ve başka tarafa yöneldim.
------------------
Karşımda Scott'ı görmemle ona karşıda içimde bir nefretin köpürdüğünü hissettim. "Yazıklar olsun." dedi gözlerini bana sabitleyerek. "Ne demeye çalışıyorsun?" dedim bende ona bakarak. "Şu haline bak. Hala gayet mutlu görünüyorsun." dedi ellerini açarak. "Evet, Scott. O kadar mutluyum ki... Hatta bugün bir parti vereceğim, sende gel istersen." dedim iğneleyici bir tonda. Ardından devam ettim. "Dalga mı geçiyorsun? Asıl sen hala bizim yüzümüze bakacak cesareti nereden buluyorsun, merak ediyorum." Yapmacık bir şekilde gülümsedi. "Çok komiksin cidden. Parti mi? İyiymiş. Ayrıca ben yanlış bir şey yapmadım. Ama sen yanlışın ta kendisisin. Tek yaptığım yanlış, seninle arkadaş olmaktı." dedi tiksinerek. Şu an nefretten başka bir şey hissetmiyordum. "Her şeyin suçlusu sensin!" diye bağırdım. "Ben ne yaptım ki? Ne yaptım?" dedi bağırarak. "Neden yaptın, Scott? O gün neden o ormana gittin? Neden bizi bu hale düşürdün?" dedim gözlerimi kısarak. "Ya sen, Lydia? Sen neden o gün o sahaya gidip Jackson'ı aradın. Sen ne yaptıysan kendi kendine yaptın. Sen daha güçlerini kullanmayı bile bilmiyorsun. Senin için yaptığım her şey boşuna. Sen beceriksizin tekisin." dedi acımasızlıkla. "Git buradan!" diye bağırdım ve ardından Scott ortadan kayboldu.
------------------
Allison'un Ağzından

Ben ne yapıyordum? Neden böyle davranıyordum? Aslında herkesten nefret ediyordum. Aynen öyle. Herkesten nefret ediyordum. Bu istemeden ettiğim bir nefretti. Kendimi kontrol edemiyordum. Karşımda Scott'ı görmemle nefretim alevlendi. "Seni pislik. Hala nasıl yanıma geliyorsun?" diye bağırdım. "Allison, sus tamam mı? Salak salak konuşma. Asıl sen hala nasıl benim yüzüme bakıyorsun?" dedi benim aksime alçak bir sesle. "Ben ne yaptım ki? Her şeyi sen yaptın. Her şeyi!" dedim bağırarak. "Ben ne yapmışım ya? Ne yapmışım ben?" dedi o da sesini yükselterek. "Her şeyi sen başlattın. Başımıza bu belayı en başta sen bulaştırdın ve Stiles devam ettirdi. Ama her şeyin başı sensin!" dedim sesimi daha da yükseltirken. "Ne yaptım ben? Sen nasıl bir insansın? Kimsin sen? Seninle tanıştığım güne lanet ediyorum. Yetti artık!" dedi o da bağırmaktan yüzü kızarırken. "Senden nefret ediyorum. Senin gibi birini istemiyorum, Scott. Artık etrafımda seni görmek istemiyorum." dedim bende avazım çıktığı kadar bağırarak.
"Aynı şekilde bende senin yüzünü bile görmek istemiyorum. Seni artık bir gram bile sevmiyorum, Allison." dedi ve ortadan kayboldu.
--------------------
Her şey tamamlandı. Herkes duygularını kapattı ve birbirine zarar verdi. Herkes hislerini kaybetti. Artık gerçek ölülerin dünyalarına girme vakitleri geldi. Hep beraber, acımasızca yaşamayı öğrenmeliler. Bu dört genci asıl ölülerin yanına götürün. Asıl ölüler dünyasına götürün.

İmkansız \ StydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin