İntikam

441 33 6
                                    

Lydia'nın Ağzından


Gözlerimi açtım. Saate baktım. Bugün hafta sonuydu. Gerine gerine yataktan çıktım ve elimi yüzümü yıkayıp merdivenlerden aşağı inmeye başladım. ''Anne.'' diye seslendim. Ses yoktu. Demek ki evde değildi. Mutfağa girdim ve dolabı açıp ağzıma birkaç parça lokma attım. Ardından telefonuma baktım. Stiles'tan birkaç arama ve Allison'dan da bir mesaj vardı. Mesajlara bakıp Allison'ın mesajını açtım.

''Lydia, cidden özür dilerim. Çok gergindim ve ne dediğimi bilmiyordum. Lütfen affet. Öyle düşünmediğimi sende çok iyi biliyorsun. Sen benim en yakın arkadaşımsın. Senin hakkında öyle bir şey düşünemem. Tekrar özür dilerim. Bugün saat 1'de Scottlar'da buluşacağız. Sende gel istersen. Konuşacağımız birkaç şey var.''

Mesajı kapatıp saate baktım. 12'ye geliyordu. Hızlı bir duş aldım ve hazırlanıp Scott'ın evine doğru sürmeye başladım.

-----------------------------

Geldiğimde kapıyı çaldım. Kapıyı Allison açtı ve direkt bana sarıldı. ''Özür dilerim.'' dedi fısıldayarak. ''Önemli değil.''dedim bende gülümseyerek. İçeri girdim. Herkes buradaydı. Stiles'ın yanındaki koltuk boştu ve geçip oraya oturdum. ''İyi misin?'' dedi Stiles fısıldayarak. ''İyiyim.'' diye cevap verdim bende aynı şekilde fısıldayarak. Ortama sessizlik hakimdi. Bu sessizliği bozan Scott'ın sesi oldu. ''Şu an hepinizdeki gerginliği farkındayım fakat bunları konuşmamız gerek, biliyorsunuz.'' Herkes birbirine bakıyordu. Ardından Derek konuştu. ''Yaklaşık bir haftadır hiçbir tehdit ya da herhangi bir saldırı almadık. Sanki bu işte bir gariplik varmış gibi seziyorum. En son olayda James kaçırıldı ve bir daha onlardan haber alamadık. Bir de Lydia'nın hedefin değiştiğine dair duyduğu fısıltılar var. Elimizdeki bilgileri artık birleştirmemiz gerek. Bir şekilde onların kim olduğunu bulmalıyız. Ama ilk olarak kimi koruyacağımızı öğrenmemiz gerek. Bu görevde Lydia'ya düşüyor.'' dedi son cümlesinde bana bakarak. Herkesin kafası bana dönmüştü. ''Cidden nasıl yapacağımı bilmiyorum. Bu sesleri isteyerek duymuyorum. Birden kafamda yankılanmaya başlıyor. Yani...Nasıl yapacağımı cidden bilmiyorum.'' dedim herkeste göz gezdirerek. Allison söze girdi. ''Bildiğimiz şeyler kısıtlı. Bizim geçmişte karşılaştığımız ya da karşılaştığımıza inandığımız insanlardan oluşan bir grup. Hepimize bir iğne yapmışlar. Ve tabi bir de Cassandra diye...'' derken Scott öksürerek Allison'un sözünü kesti. Anlamayan gözlerle baktım. ''Cassandra mı? Cassandra da kim?'' dedim sorarcasına. Kimseden çıt çıkmadı. ''Size kim diyorum?'' dedim sinirlendiğimi belli ederek. ''Önemsiz biri.'' dedi Malia. ''Önemli olup olmadığı önemli değil. Size kim diye sordum.'' dedim iyicene sinirlenerek. ''Lydia, önemli biri değil. Şu an onun dışında uğraşmamız gereken daha önemli problemler var.'' dedi Derek ciddileşerek. ''Benden ne saklıyorsunuz?'' dedim kızarak. ''Lydia, daha önemli problemlerimiz var diyorum sana.'' dedi Derek sesini yükselterek. ''O zaman siz daha önemli problemlerinizi çözmeye devam edin. Ben gidiyorum.'' dedim ayağa kalkarak. ''Her şeyde kaçıp gidemezsin artık, Lydia!'' diye bağırdı arkamdan Stiles. Tekrar onlara doğru döndüm. ''Eğer benden bir şey saklıyorsanız giderim!'' diye bağırdım bende karşılık olarak. ''İşine gelmeyen her şeyde dönüp gidiyorsun. Şu tavırlarından vazgeç artık.'' dedi Stiles sesini biraz daha alçaltırken. ''Benden bir şey saklıyorsunuz. Herkes biliyor. Ben bilmiyorum. Bana da söyley...'' dememe kalmadan Stiles ''Bilmen gerekmiyor!'' diye bağırarak sözümü kesti. Gözlerim dolmuştu. ''Eğer bilmen gerekseydi söylerdik, Lydia. Lütfen birazcıkta bizi anla ve gelip şuraya otur.'' dedi Stiles daha sakinlikle. Kafamı salladım ve tekrar Stiles'ın yanına oturdum. Elimi tuttu ve bende elimi çekmedim. Derek derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. ''Şu anda bir yerlerde bizi izliyor ya da plan yapıyor olabilirler. Böyle saçma şeylerle uğraşmamalıyız artık. Her neyse. Geçmişten tanıdığımız insanlar var. Bizi öldürmek isteyen insanlar. Şu an etrafımızda olabilirler. Attığımız her adımı söylediğimiz her sözü biliyorlar. Bizden bir adım önde olduklarını unutmayalım. Bir oyunun içinde olduklarını düşünüyorlar. Ve şu an bizi yeniyorlar. Bizim yapmamız gereken de oyunu çevirmek. Onları şaşırtmalıyız. Kafalarını karıştırmalı ve onlar hakkında daha çok bilgi sahibi olmalıyız. Ortada oynanan bir oyun var. Eğer oyunu kaybedersek birini kaybedeceğiz. Ve ben kimseyi kaybetmek istemiyorum.''

------------------------------------------

Derek'in sözlerinden sonra ortamda uzun bir sessizlik hakim oldu. ''Lydia, aslında elimizde bir şeyler var. James'in madeni paraları. İşe yarar mı bilemiyorum ama.'' dedi Scott suratıma bakarak. ''Denemekten zarar gelmez.'' dedim ve ayağa kalkıp masanın önündeki sandalyeye oturdum. Scott'ta çantasından bir kaç madeni para çıkardı ve elime verdi. Gözlerimi kapadım. Madeni paraları elimde döndürdüm ve yavaşça masaya bıraktım. Fısıldıyorlardı. Duyuyordum. Duymuştum. Hedefin kim olduğunu ve başka bir şeyi daha duymuştum. Gözlerimi açtım. ''Ne duydun, Lydia?'' dedi Stiles sorar gözlerle bakarak. Onlara söyleyemezdim. ''Hiçbir şey.'' dedim ve ayağa kalktım. ''Artık eve gitmeliyim. İyi geceler.'' dedim ve hızlıca arabama binip eve doğru sürmeye başladım.

---------------------------------

Eve geldim ve kafamda durmadan sesler dönüyordu. Bana ormana yalnız gelmemi yoksa gelecekteki hedefi şu an öldüreceklerini fısıldamışlardı. Üstüme ceketimi aldım ve evden çıkıp ormana doğru yürümeye başladım. Birden karşımda bir silüet gördüm. Bir kızdı. Uzun sapsarı saçları vardı ve elinde de aynı Allison'ın okuna benzeyen bir ok vardı. ''Hoşgeldin, Lydia.'' dedi gülümseyerek ve bana doğru yaklaştı. Yerimden kıpırdamadım. ''Ne istiyorsunuz?'' dedim kararlılıkla. ''Lydia, Beacon Hills'te olağanüstü güçleri olan yaratıkları istemiyoruz sadece.'' dedi hala gülümseyerek. ''Bana bilmediğim bir şey söyle.'' dedim aynı kararlı sesle. ''Sizi öldürmek istiyoruz. Tek amacımız intikam.'' dedi suratı ciddileşirken. ''Neyin intikamı?'' dedim gözlerim açılırken. Gözlerini tam gözlerime sabitledi ve konuşmaya başladı. ''Lydia, sizden öncekiler bize çok zarar verdi. 19 Aralık yılın en soğuk gecesinde ailecek bir yemek veriyorduk. Dışarıdan bir tıkırtı duyduk ama tabi kide çıkıp bakmadık. Ardından tıkırtı daha çok vurma sesi gibi gelmeye başladı ve yan odadan bir kırılma sesi duyduk. Hepimiz yerimizden kalktık ve hemen yan odaya girdik. Hepimiz titremiştik. Ama bedenimizi titreten dışarıdan gelen soğuk değil, büyükannemin ölü bedeniydi. Yanındaki pencere kırılmıştı ve oradan çıkan tüm cam parçaları direkt vücuduna batmıştı. Yerde tek bir cam parçası bile yoktu. Bu normal bir insanın yapabileceği türden bir şey değildi. O zaman anlamıştık. Siz gelmiştiniz. Güçlü olanlar gelmişti. Büyükannem elinde bir not tutuyordu ama bunu benim dışımda kimse fark etmemişti. Herkes ağlarken hızlıca büyükannemin elindeki notu aldım. Notta ''Sizin için geliyoruz.'' yazıyordu. O zaman anlamıştım. Siz düşmandınız. O gün o yemekte bulunan bütün ailelerin çocukları size kin tutarak büyüdü. Şimdi nerede yaşadığınız ve kim olduğunuzu biliyoruz. Büyükannemin ve tanıdıklarımızın intikamını almak için buradayız.'' Gözlerim dolmuştu. ''Bu bizim hatamız değil.Neden bunun intikamını bizden alıyorsunuz? Hepimiz kötü olmak zorunda değiliz.'' dedim sitem ederek. Karşımdaki kızında gözleri dolmuştu. ''Hepiniz kötüsünüz. Hepiniz. Sizi öldüreceğiz. Hepinizi öldüreceğiz!'' diye bağırdı ve ardından derin bir nefes alarak gözlerimi açtım. Karşımda Stiles duruyordu. Aynı masanın başında oturuyordum. Hepsi merakla bana bakıyordu. ''Lydia, ne gördün? İyi misin?'' diyordu hepsi bir ağızdan. Birden kapı zilinin çalmasıyla herkesin gözü kapıya döndü. Derek kalktı ve kapıyı açtı. Kapıda duran kişi 25-30 yaşlarında simsiyah beline kadar uzanan saçlarıyla ve yemyeşil gözleri ile ciddi anlamda çok güzel bir kadındı. İçeri girdi. Hepimiz sessizce bakıyorduk. Masaya doğru yaklaştı ve gözlerini hepimizin üstünde sırayla gezdirdi. Kimseden çıt çıkmıyordu. Sonunda gözleri beni buldu. ''Ah, Lydia. O gün gördüğümden çok daha canlı ve güzel gözüküyorsun.'' dedi gülümseyerek. Ardından suratı ciddi bir hal aldı ve ''Kim olduğumu çok merak ediyorsunuz sanırım. Ya da belkide birileri beni tanıyordur.'' deyip Derek'e baktı. ''Derek, kimseye bahsetmedin mi?'' dedi kafasını tekrar bize doğru çevirerek. ''Kapa çeneni ve defol git.'' dedi Derek ürkütücü bir sakinlikle. ''Kendimi tanıtıp gideceğim, Derek.'' dedi ve gözleri tekrar beni buldu. Bana doğru yaklaştı ve elimi tuttu. ''Lydia, ben Cassandra. Ailenden kalan son kişiyim.''

İmkansız \ StydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin