Musallat

344 26 8
                                    

Stiles'ın Ağzından


Gözlerimi açıp ağır hareketlerle yataktan kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Dün olanlar hala kafamın içinde dönüyordu. Odama girdiğimde küçük bir titreme yaşadım. Lydia yatağımın üstüne oturmuş, kafasını önüne eğmiş ve elleriyle oynayarak bir şeyler fısıldıyordu. Kontrollü adımlarla yanına yaklaşıp elimi omzuna koydum. ''Lydia.'' dedim sessiz bir biçimde. Birden hızla kafasını kaldırdı. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve makyajı akmıştı. ''Her şey senin yüzünden.'' dedi ağlayarak. Ardından kafasını tekrar öne eğdi ve ağzından bir hıçkırık kaçtı. ''Neden bahsediyorsun? İyi misin, Lydia?'' dedim şaşkınlıkla. ''İyi falan değilim ben!'' dedi kafasını kaldırıp tekrar bana bakarak. ''Bunlar başımıza senin yüzünden geliyor. Her şeyi planladın, değil mi? Sen bizim hiç iyiliğimi istemedin ki zaten. Seni sinsi!'' Hızla ayağa kalktı ve masamın üstündeki meyve tabağının üstündeki bıçağı kaptı. Bende geriye doğru gidip kapıya yaklaştım. ''Sen burada olmayı hak etmiyorsun!'' diye bağırdı bana doğru yaklaşarak. Hala hüngür hüngür ağlıyordu. ''Lydia, kendine gel. Bu benim! Ben Stiles.'' dedim güven verircesine. Kapıya doğru iyice yaklaşmış ve kaçmak için hazırlanmıştım. ''Sen olmasaydın bunların hiçbiri başımıza gelmeyecekti!'' dedi ve üstüme doğru koşmaya başladı. Seri davranarak kapıdan hızla çıktım ve kapıyı üstüne kapatıp kilitledim. Bıçağı kapıya geçirdi. Şimdi bu bıçak izini babama nasıl açıklayacaktım? Bunları düşünmenin sırası değil, Stiles. Kaç hadi, dedim kendi kendime. Koşarak mutfağa girdim. Fakat Lydia burada da karşıma çıkmıştı. ''Ama sen az önce yukarıdaydın.'' dedim tekrar geriye doğru giderek. ''Sen burada olmayı hak etmiyorsun. Ölmelisin, Stiles!'' dedi üstüme doğru yürüyerek. Birden kafamın içinde bu ses yankılanmaya başladı. ''Ölmelisin, Stiles.'' Kulaklarımı tıkadım. Lydia üstüme doğru atladı ve sonradan göz açıp kapayıncaya kadar Lydia gitmişti. Kafamın içindeki seste gitmişti. Hayır, yine mi hayal görüyordum? Hemen odamın kapısına gidip bıçak izine baktım. Orada değildi. Ama... Nasıl olur? Bu anı yaşadığıma çok eminim. Bana neler oluyor?

--------------------------------------

''Stiles, iyi misin?'' Lydia'nın bu cümleyi söylemesiyle kendime geldim. ''Evet, iyiyim.'' dedim gülümseyerek. ''Bu sana yirmi üçüncü seslenişim. Neyin var senin?'' dedi hem endişe hem de kızgınlıkla. ''Bir şeyim yok.'' dedim umursamaz bir şekilde. ''Çok kötü gözüküyorsun. Belli ki bir şey olmuş. Stiles, bana doğruyu söyle. Neyin var?'' dedi sesindeki endişe artarken. ''Bir şeyim yok dedim! Beni yalnız bırak, tamam mı? Sadece... Git başımdan, Lydia!'' dedim bağırarak. Suratındaki ifade kalbinin kırıldığını gösteriyordu. Bunu ona söylemek istemezdim. Fakat ona anlatamazdım. Gitmesi gerekiyordu. ''Peki öyleyse.'' dedi ve yavaş adımlarla yanımdan uzaklaştı. Sırama oturdum. Dün gece annemi görmüştüm, bu sabahta Lydia'yı. Ancak hepsinin istediği şey ortaktı. Ölmemi istiyorlardı. Bu da ne demekti?

---------------------------------

Lydia'nın Ağzından


Stiles'ta yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Bunu çözecektim. O her ne kadar şu an beni azıcık kırmış olsa da bu umurumda değildi. Onun sorunun öğrenecektim. ''Scott!'' diye bağırdım Scott'ı görünce. Arkasını döndü ve beni görünce hızla adımlarla yanıma geldi. ''Nasılsın, Lydia?'' dedi gülümseyerek. ''Bir sorun var, Scott. Stiles'ta yolunda gitmeyen bir şeyler var. Fakat bana anlatmıyor. Aksine ona ne olduğunu sorduğumda bana bağırdı ve gitmemi söyledi. Sen bir konuşsan iyi olur bence.'' dedim tek nefeste. ''Tamam, Lydia. Sen şimdi sakin ol. Ben Stiles'ı bulup konuşacağım, tamam mı?'' dedi bana güven verircesine. Onaylarcasına kafamı salladım ve Scott yanımdan hızla uzaklaştı.

İmkansız \ StydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin