Güven

337 28 3
                                    

--

''Başardım, Andrew. Ona bütün hikayeyi anlattım. Güvenini kazanmayı başardım.''

''Şimdi ne yapacaksın, Cassandra? Onu öldürecek misin?''

''Hayır tabi ki. Kendi kızımı öldüremem.''

''O zaman neden buradayız, Cassandra? Üzerindeki laneti nasıl kaldırmayı planlıyorsun?''

''İzle ve gör, Andrew. Kendi kızımı öldürmeyeceğim fakat yaptıklarım onun pek hoşuna gitmeyecek.''

--

Lydia'nın Ağzından

''Lydia, ona güvenemezsin.'' dedi Stiles endişeyle. ''Neden peki, Stiles? Bana mantıklı bir neden söyle ve sana inanayım.'' dedim meydan okuyarak. Neden böyle davranıyordu? Annemi bulmuştum. Gerçek annemi. Bana gayet mantıklı gelen şeyler anlatmıştı fakat şu an gelmiş karşımda bana anneme güvenmemi söylüyordu. ''Lydia... Şey... Derek'e yaptıklarını düşün!'' dedi bir neden bulduğuna sevinerek. ''Geçerli bir neden değil.'' dedim kafamı iki yana sallayarak. ''Tamam, Lydia. Ne halin varsa gör. Ben gidiyorum.'' dedi yanımdan uzaklaşırken. Arkasından sadece onu izlemekle yetindim.

---------------------

Eve geldiğimde Cassandra koltuğa oturmuş beni bekliyordu. ''Hoşgeldin.'' dedim ona sarılarak. ''Hoşbuldum.'' dedi o da kollarını bana dolayarak. Koltuklara oturduk. ''Evet, merak ettiğin şeyler olduğunu söylüyordun. Sorabilirsin, tatlım.'' dedi samimiyetle. ''Derek'le ne alakan var?'' dedim ciddi bir sesle. Surat ifadesi değişmişti. ''Geçmişten gelen bir şey, Lydia.'' dedi ve devam etti. ''Daha çok saftım. Çok tecrübesizdim. Üzerimde taşıyamayacağım yükler vardı. Ailem beni bir otoyol kenarında terk etmişti. O an bir arabanın içinde Derek'le karşılaştım. Bana yardımsever davrandı ve beni arabasına aldı. Arabasına bindiğimde onda garip davranışlar sezmiştim. Durmadan bana bakıyor ve gülümsüyordu. Bir pansiyonun yolunu tarif ettim fakat farklı bir yola saptı. Ne olduğunu anlamadan yanlış yoldan gittiğini söyledim ama beni dinlemedi. Arabayı durdurmasını söyledim. O anda ani bir frenle arabasını durdu. Bir kulübenin önündeydik. Arabadan inip kulübeye yürüdüğü sırada fırsattan istifade kurt olan Andrew adında bir arkadaşıma mesaj attım. Derek hızla geldi ve kolumdan tutup beni arabadan indirdi. Daha kulübenin kapısına varamadan Andrew geldi ve hızla atılıp Derek'i ısırdı. Derek kurt adama dönüşmüştü. Bu yüzden geçmişten gelen ve benden alamadığı bir intikamı var.'' dedi ve derin bir nefes aldı. Şu an şaşkınlıktan ağzım açılmıştı. Derek'e karşı içimde bir nefret duyduğumu hissediyordum. Benden cevap alamayınca ''Tatlım, gitmem gerek. Halletmem gereken işler var.'' dedi ve yanağıma öpücük kondurup hızla evden çıktı. Evden çıkmasıyla herkese bir saat sonra bizim evde olmalarına dair bir mesaj attım.

-------------------------

Herkes geldiğinde konuşmaya başladım. ''Bildiğiniz gibi Cassandra'yı yani annemi buldum. Bana her şeyi anlattı. Ona güveniyorum.'' Ardından kafamı Derek'e çevirip devam ettim. ''Ancak Derek, sana güvenmiyorum. Yaptıklarını öğrendim. Nasıl böyle bir şey yapabildin?'' dedim sinirle. Derek şaşırmıştı. ''Ne yapmış, Lydia?'' dedi Scott araya girerek. ''Annem çaresiz bir durumda olduğunda ona yardım etme bahanesiyle onu kaçırmış. Annemde kurt bir arkadaşında yardım istemiş ve annemin arkadaşı da Derek'i kurda çevirmiş. Ve sen şimdi de utanmadan annemi mi suçluyorsun?'' dedim son cümlemde Derek'e dönerek. ''Buna inanıyor musun?'' dedi Derek gülerek. ''Gülünecek bir şey göremiyorum!'' diye bağırdım ve ekledim ''Ayrıca ona inanıyorum.'' Derek sinirle ayağa kalktı. ''Neye inanmak istersen ona inan, Lydia. Bundan sonra seninle işim olmaz. Birbirimizi ne kadar zamandır tanıyoruz ve sen gelmiş karşımda bana hesap soruyorsun. Hem de kime inanarak? Daha dün hayatına girmiş bir sürtüğe inanarak!'' dedi bağırarak. ''Onun hakkında düzgün konuş!'' dedim bende aynı şekilde. ''Çocuklar, sakin olun.'' diye araya girdi Allison. ''Çık evimden, Derek!'' diye bağırdım. Derek hışımla sandalyeyi devirdi ve arkasından kapıyı çarparak evden çıktı. Koltuğa oturup derin bir nefes aldım. Herkes bana bakıyordu. ''Lydia, ne yaptığını farkında mısın sen?'' dedi Allison sitemle. ''Evet, farkındayım.'' dedim kararlılıkla. ''Eğer ona inanıyorsan sende gidebilirsin.'' dedim Allison'a bakarak. Şaşkınlıkla gözleri açıldı. ''Lydia, sen ne yaptığını farkında değilsin. Birbirimizi kırmadan hepimiz buradan gitsek iyi olacak.'' dedi ve ayağa kalktı. Diğer herkeste onunla birlikte ayağa kalktı.''Gidin. Kapı orada.'' dedim kapıyı göstererek. Stiles dışında hepsi evden çıktı. ''Sende gitsene. Ne duruyorsun burada?'' dedim ona bakarak. ''Lydia, sen iyi misin? Ne yaptığını,neler dediğini farkında mısın?'' dedi şaşkınlıkla. ''Evet, farkındayım.'' dedim sesimdeki kararlılık okunurken. ''Kendine gel artık!'' diye bağırdı ve devam etti. ''Daha dün hayatına girmiş bir kadın yüzünden herkese sırt çeviriyorsun!'' Sinirle ayağa kalktım. ''O kadın dediğiniz benim annem!'' diye bağırdım bende. ''Lydia, o seni terk etti. Şimdi gelip hayatına giriyor ve sen bütün herkesi hayatından uzaklaştırıyorsun!'' dedi Stiles sinirle. ''O zaman git yanımdan.'' dedim tekrar geri oturarak. Sinirle ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Birden durdu ve geri gelip karşıma geçti. ''Ne var biliyor musun, Lydia?'' dedi ve devam etti. ''O kadın sana bir şeyler anlatıyor ve sen sorgulamadan ona inanıyorsun. Kimseyi dinlemiyorsun. Kimseyi etrafında istemiyorsun. Lydia, o senin annen olabilir, ama bizde senin dostunuz. Farkında değilsin. Herkesi kırıyor, paramparça ediyorsun. Geri dönülemez laflar ediyorsun. İlerde bu yaptıklarından çok pişman olacaksın. Seni en son yalnız bırakacak insan benim. Fakat yavaş yavaş beni de kaybediyorsun.'' dedi ve hızla kapıdan çıkıp gitti.

--------------------------

Stiles'ın Ağzından

Lydia, kendinde değildi. Bunu hissediyordum. Ne yaptığını, ne dediğini farkında değildi. Ona asla sırt çevirmezdim ama yaptıklarını farkına varması gerekiyordu. Karşımdaki sandalyenin oynamasıyla kafamı kaldırdım. ''Merhaba, Stiles.'' dedi karşıma oturan kadın. ''Cassandra.'' dedim bende gözlerimi kısarak. ''Ta kendisi.'' dedi sırıtarak. 

-----------------------

''Ne istiyorsun?'' dedim umursamaz gibi davranarak. ''Kızımı üzdüğünüzü duydum, Stiles.'' dedi ciddileşerek. ''Pekte umurunda olduğunu sanmıyorum.'' dedim meydan okuyarak. ''Aslında Stiles...'' dedi ve duraksadı. ''Evet, umurumda değil. Fakat ettiğim bir yemin var. Onu korumak adına bir yemin ettim. Ve ben sözümü tutarım.'' diye ekledi. ''Ne istiyorsun, Cassandra?'' dedim sorumu yineleyerek. ''Lydia'dan uzak durmanı istiyorum. Hayır, aslında uzak durmanızı istiyorum. Sen ve o süper arkadaşların. Kızımdan uzak durun.'' dedi o da ciddiyete bürünerek. ''Neden? Neden kızında uzak durmamızı istiyorsun, Cassandra? Yoksa gerçekleri öğrenmesinden mi korkuyorsun?'' dedim kararlılıkla. ''Ah, Stiles.'' dedi ve gülümsedi. ''Yerinde olsam kendimden bu kadar emin olmazdım. Şimdi üzgün bir ifadeyle Lydia'nın yanına giderim ve beni tehdit ettiğinizi söylerim. Sizce kime inanır? Dur , ben cevaplayayım. Tabi ki bana inanır.'' dedi ve kahkaha attı. ''Hiçbirimiz Lydia'dan uzak durmayacağız. Boşuna vakit kaybediyorsun.'' dedim ayağa kalkarak. ''O zaman olacaklardan ben sorumlu değilim.'' dedi gülümseyerek. Arkamı döndüm ve hızla oradan uzaklaştım.

-------------------------

Herkese Lydia'ya gitmemize dair mesaj attım. Yarım saat içinde hepimiz Lydia'nın evindeydik. Derek dışında. O Lydia'ya çok sinirliydi ve gelmemişti. Lydia ise şu an karşımızda oturmuş sinirli gözlerle bize bakıyordu. ''Lydia, Cassandra'ya güvenme.'' dedim ortamdaki sessizliği bozarak. ''Eğer bunu söylemek için geldiyseniz kapının yerini söylememe gerek yok.'' dedi oflayarak. ''Lydia, ona güvenmemem için bir kanıtım var. Bugün beni tehdit etti. Senden uzak durmamız için ve bende ses kaydına aldım. Dinle'' dedim cebimden telefonumu çıkararak. Tam o sırada kapı çaldı. Allison kapıyı açtı ve içeri şu anda en son görmek isteyeceğimiz kişi girdi. Cassandra. ''Lydia, git buradan.'' dedi gözlerini Lydia'ya odaklayarak. ''Anne, iyi misin sen? Ne dediğini farkında mısın?'' dedi Lydia . Birden Cassandra'nın suratındaki ciddi ifade yerini sırıtmaya bıraktı. İçeri girdi. Allison'da tekrar yerine oturduktan sonra ''Size bir hediyem var.'' dedi sırıtarak ve cebinden toz gibi bir şey çıkarıp etrafa saçtı. Malia ve Scott  bir anda yerde iki büklüm olmuştu. Saniyeler içinde geçen süre zarfında Kira ve Allison'ı da tek hareketiyle bayılttı. ''Anne, ne yapıyorsun sen?'' dedi Lydia dehşet içinde. Cassandra Lydia'ya yaklaştı ve ''Kızım bunların hepsini senin güvende olman için yapıyorum. Üzgünüm.'' dedi ve daha 'yapma' dememe kalmadan Lydia'ya da sert bir tokat atarak bayılttı. Bana doğru yaklaştı ve gülümsedi. ''Stiles...'' dedi ve devam etti. ''Seni uyarmıştım. Şimdi etrafına iyi bak. Bugün burada ne yaşandıysa ve ileride ne yaşanacaksa bunların hepsi senin hatan. Sakın aklından çıkarma.'' dedi ve sonrası karanlık.

--

''Herkesi getirdim, Andrew. Lydia ve arkadaşları yan odada.''

''Şimdi ne yapacağız, Cassandra? Onları öldürecek miyiz?''

''Hayır, Andrew. Belki ileride evet. Fakat önce Jessica'yı bulmalı ve ne yapmamız gerektiğini öğrenmeliyiz.''

''Peki ya sana Lydia'yı öldürmeni söylerse o zaman ne yapacaksın?''

''Öldüreceğim.''

''Fakat, Cassandra onu koruyacağına yemin etmiştin.''

''Birkaç kaçamak yapabilirim, Andrew. Ayrıca istisnalar kaideyi bozmaz.''

''Cassandra. mantıklı düşün. Senin kendi yemininden döndüğünü duyarlarsa ne yapacaklarını biliyorsun.''

''Duymayacaklar, Andrew.''

''Cassandra, yakın bir arkadaşımsın. Ancak böyle bir hatana göz yumamam.''

''İşte bu yüzden şu anda seni öldürmek zorundayım, Andrew. Özür dilerim. Hoşçakal.

--

İmkansız \ StydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin