Kumpas

293 26 13
                                    

Lydia'nın Ağzından


''Sen... Sen nasıl burada olabilirsin?'' dedim şok içinde Lindsey'e bakarak. ''Hayır hayır. Bu imkansız.'' Lindsey gülümseyerek suratıma bakıyordu. ''Buradayım, Lydia. Sakin ol lütfen.'' dedi sakin bir sesle. ''Ama nasıl? Sen ölmüştün.'' dedim ayağa kalkarak. ''Lydia, lütfen sakin ol. Otur da konuşalım.'' dedi gülümseyerek. Yanına oturdum. ''Açıklamamı zamanı gelince yapacağım, Lydia. Şimdilik sadece burada olduğumu bilsen yeter.'' Bu imkansızdı. Lindsey gözlerimin önünde ölmüştü. Alicia'nın lanetini kaldırıp gözümün önünde, benim kollarımda ölmüştü. O an aklımda gayet canlı dururken şimdi karşımda duruyordu. ''Gitmeliyim.'' dedi ayağa kalkarak. Şu an hiçbir şey soramayacak kadar şok içindeydim. ''Yine geleceğim.'' dedi ve ben sadece kapıdan çıkıp gitmesini izledim. 

----------------------------------

Stiles'ın Ağzından

Alicia'nın lanetinin kopması bir grup olarak bizi de birbirimizden koparmıştı. Lindsey'in ölümünün ardından artık sadece kendi aramızda denk geldikçe konuşuyorduk. Lydia ise... Onu cidden kırmıştım. Benden nefret ediyordu. Aslında şu an Alicia'nın laneti kalkmışken böyle bir şey yapmam çok saçmaydı. Ama içimden bir ses onu kendimden uzak tutmam gerektiğini söylüyordu. Kapının çalmasıyla ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Ancak kapıyı açtığımda karşımda göreceğimi düşündüğüm kişi kesinlikle Lindsey değildi. ''Merhaba, Stiles.''

-------------------------------------------

''Bu imkansız. Senin burada olman imkansız. Öldüğünü kendi gözlerimizle gördük.'' dedim beyin fırtınası yaparken. ''Stiles, sakin ol. Buradayım. Tamam mı? Bunun açıklamasını daha sonra yaparım. Ama şu an seninle başka bir şey konuşmalıyım.'' dedi tebessüm ederek. ''Hayır. Bu çok mantıksız. Sen burada olmamalısın.'' dedim hala bir cevap ararken. ''Tamam, Stiles...'' dedi pes edercesine. ''Sen beni dinlemeyeceksin. O zaman ben sana şunu söyleyeyim. Lydia'nın yanından geliyorum.'' Bu söylediği ilgimi çekmişti. Kafamı direkt ona çevirdim. ''Ne dedin sen?'' dedim anlamayan gözlerle bakarak. ''Lydia'nın yanından geliyorum, Stiles. Yanına gittiğimde çok mutlu gözüküyordu. Sana bunu söylemek çok zor biliyorum. Fakat sanırım bunu benden duyman daha iyi olacak.'' dedi ve devam etti. ''İlk olarak Lydia'nın yanına gittim. Beni gördüğüne şaşırsa da o an sanki hiçbir duyguya yer veremeyecek kadar mutlu görünüyordu. Bu mutluluğunun nedenini sorduğumda ise bana şu cevabı verdi. Stiles, bu senin için çok zor olacak ama... Dost acı söyler, biliyorsun. Lydia bana aramızda kalması kaydıyla senden ayrıldığı için çok mutlu olduğunu söyledi. Birkaç gün seni üzmemek için üzgün gibi görüneceğini ve sonradan tekrar eski haline döneceğini söyledi. Ayrıca şu ana kadar seni hiç sevmediğini de söyledi. Üzgünüm, Stiles.'' Kelimeleri kalbime bıçak gibi saplanırken kafamı iki yana salladım. ''Sana inanmıyorum. Daha bir hafta önce ölmüşken şimdi birden ortaya çıkıyorsun ve Lydia'nın beni sevmediğini söylüyorsun. Seni dinlemeyeceğim. Çık dışarı.'' dedim sinirle. Dediklerine inanmayacaktım. Yavaşça ayağa kalkarken ''İster inan ister inanma. Sana bunları üzül diye değil, etrafında olanları farkına var diye söyledim, Stiles. Görüşmek üzere.'' dedi ve kapıdan çıktı. 

--------------------------------------------

Lydia'nın Ağzından


Banyodan çıktığımda yatağımda oturan Lindsey'i kesinlikle beklemiyordum. ''Senin ne işin var burada? Nasıl girdin?'' dedim sinirle. Kafasını kaldırıp bana baktığında ağlıyor olduğunu fark ettim. ''Sen iyi misin?'' dedim yanına yaklaşarak. ''Lydia, Stiles'tan uzak durmalısın. Onun yanına bile yaklaşmamalısın'' dedi ağlayarak. Neler oluyordu? ''Lindsey, sakin ol lütfen. Neler oluyor?'' dedim merakla. ''Lydia, ben senden sonra Stiles'ın evine gittim...'' dedi ve devam etti. ''İlk olarak senin gibi bana nasıl burada olduğumu sordu. Ardından şaşkınlığı geçince ilk senin yanına uğradığımı söyledim. Bunu söylememle direkt evinden çıkmamı söyledi ve beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Kolumu ondan kurtarınca ne olduğunu sordum. Beni senin gönderdiğini sanmış. Evinde sana dair hiçbir şey istemediğini söyledi. Ne olduğunu sorduğumda seninle oyun oynadığını söyledi. Neden böyle bir şey yaptığını sorduğumda da... Lydia üzgünüm fakat bana bunu bir iddia üzerine yaptığını söyledi. Onun ne kadar adi bir insan olduğunu söyleyip dışarı çıkacağım sırada beni kolumdan tutup döndürdü ve kulağıma şunu fısıldadı... 'Git ve Lydia'ya bana kazandırdığı araba için teşekkür et.' Bunu duymamla suratına bir tokat atıp hızla evden çıkıp buraya geldim.'' Bu dediklerine inanmak istemiyordum. Gözlerim dolmuştu. Stiles ne ara böyle bir insan olmuştu? ''Lindsey, yalnız kalmalıyım.'' dedim ve onu evden uğurladım. Düşünceler kafamda hızla dönerken daha fazla boğulmak istemediğim için yüzleşmeye karar verdim ve Stiles'ın evine gitmek üzere yola koyuldum.

------------------------------------

Stiles'ın Ağzından


Kapıyı açtığımda karşımda Lydia'yı gördüm. Onu görmemle Lindsey'in dedikleri aklıma geldi ve içimde bir şeyin köpürmeye başladığını hissettim. Beni içeri doğru itti ve kapıyı kapattı. ''Sen nasıl bir insansın? Sen hangi ara böyle biri oldun?'' dedi sinirle. Şu an en az onun kadar bende sinirliydim. ''Asıl sen nasıl bir insansın? O kadar dediğinden sonra şimdi karşımda bana bağırma hakkını nereden buluyorsun sen?'' dedim bağırarak. ''Stiles, sen iyi misin?'' dedi yapmacık bir kahkaha atarak. ''Duygularımla oynadın, Stiles. Bildiğin beni kullandın. Benim tanıdığım Stiles bu değildi. Nasıl böyle bir canavara dönüşebildin sen? Ben seni gerçekten hiç tanıyamamışım.'' Hala karşımda konuşuyordu. O kadar dediğinden sonra hala karşımda konuşuyordu. ''Asıl benimle oynayan sensin, Lydia. Beni hiç sevmemiştin, değil mi? Birkaç gün üzgün taklidi yapar sonra düzelirsin. Asıl benimle oynayan sensin! Bir oyuncak gibi parmağında oynattın beni! Son yaptıklarım seni korumak içindi. Ama senin gerçek yüzünü gördükten sonra iyi ki yapmışım diyorum. İyi ki seni kendimden uzaklaştırmışım. Asıl ben seni hiç tanıyamamışım. Şu an neredeyse cidden üzgün olduğunu düşüneceğim. Gerçekten acaba tiyatro kursuna falan mı gittin?'' dedim bağırarak. Suratından hızlı bir duygu akımı geçerken ''Ne diyorsun sen? Ne tiyatrosu? Ne birkaç gün üzülmesi? Kendine gel, Stiles. İlk kendi yaptıklarına bir bak. Beni kullandın. Hemde ne uğruna? Bir araba uğruna.'' dedi o da sesini yükselterek. ''Ne arabası?'' dedim şaşırarak. ''İddiaya girmişsin ya hani? Bir araba kazanmışsın. Bana da teşekkür ettin hatta. Anlamamazlıktan gelme, Stiles!'' dedi bağırarak. Ne iddiasından bahsediyordu? Ne arabası? Anlaşılan ortada karışık bir durum vardı. ''Lydia, bir sakin ol. Araba ya da iddia yok ortada. Bunları nereden duydun?'' dedim sesim normale dönerken. ''Lindsey benden sonra buraya gelmiş ve sen benim üzerime oynadığın iddiadan bahsetmişsin.'' dedi o da sesini alçaltırken. ''Lydia, ortada iddia falan yok. Ben sana asla böyle bir şey yapmam. Yapamam. Ayrıca Lindsey buraya gelip bana senin oynadığın oyundan bahsetti. Beni hiç sevmediğini ve birkaç gün üzgün dolaşıp sonradan normale döneceğini söyledi.'' dedim olayları çözmeye çalışarak. ''Hayır, kesinlikle öyle bir şey yok.'' dedi şok içinde. ''Ben öyle bir şey söylemedim.'' O zaman Lindsey ikimize de oyun oynamıştı. Gelen alkış sesiyle ikimizde kafamızı sese doğru çevirdik.

-----------------------------------------

Lydia'nın Ağzından


''Lindsey? Ne yaptığını zannediyorsun? Bize resmen kumpas kurdun'' dedim alkışlayan kişiye bakarken. Lindsey resmen bize oyun oynamıştı. ''Sonunda oyunu çözebildiniz, çifte kumrular. Sizinle oynamak çok zevkliydi.'' dedi gülerken. ''Lindsey biz seni cidden hiç tanıyamamışız.'' dedi Stiles iğrenerek. ''Ya da sen Lindsey değilsin.'' diye devam etti. Lindsey tekrar alkışladı ve ''Bravo, Stiles. Sonunda anlayabildiniz. Benden kurtulmak o kadar kolay mı sandınız? Daha dün gelmiş ergen bir cadının neredeyse 1500 yıldır var olan bir cadıyı yok edebileceğini mi sandınız? Siz cidden salaksınız.'' dedi gülerek. Dehşet içinde şu kelimeyi söyledim. ''Alicia.''


İmkansız \ StydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin