Sezon Finali

323 23 12
                                    

Belki de erken gelen bir sezon finali oldu. Emin değilim. Ama sizi birkaç ay ya da bir sene bekletmek yerine direkt sezon finali vermek istedim. Bir daha ki bölümü belki birkaç ay sonra yazarım belki de gelecek yaza. Kitabı ilk yazmaya başladığım andan itibaren aldığım yorumlar beni çok mutlu etti. Bu benim ilk kitabım. Ve belirli dizi karakterlerini kullanıp, belirli bir hayran kitlesine hitap ediyorum. Size çok teşekkür ederim. 32 bölümdür verdiğiniz destekler için çok teşekkürler. Umarım kızgın değilsinizdir. Sezon finali vermek yerine, sizi ''Bugün yeni bölüm gelir, yarın yeni bölüm gelir.'' diye bir bekleyişe sokmak istemedim. Çünkü ben sizin yerinizde olsam, yeni bölüm gelmeyen her gün, benim için hayal kırıklığı olurdu. Sezon finali vermemin nedeni; okulların açılması. Ben bir bölümü yazmak için kağıtla kalemin başına geçtiğimde birkaç saatimi kesintisiz o bölüme ayırmak zorunda kalıyorum. Bazen bölümleri 2 saatte yazdığım bazense günlerce yazamadığım zamanlarda oluyor. Okullar açıldığında bu zamanı bulacağımdan emin değilim. Ondan kısa bir ara veriyorum. Tüm destekleriniz için tekrardan çok teşekkürler. Umarım bölümü beğenirsiniz. Kendinize iyi bakın.

--------------------------------------------

Lydia'nın Ağzından

Neden ya da neyden kaçtığımı bilmeden sadece koşuyorum. Ağaçların dalları vücuduma derin çizikler bırakırken çıplak ayakla koştuğum topraktan birkaç cam parçası ayaklarıma batıyor. Aldığım her nefes göğüs kafesimi yakarken, ayaklarımın beni taşıyamayacak hale geldiğini hissediyorum. Ayaklarım bana ihanet ediyor ve kendimi yere bırakıyorum. Dizlerimin parçalandığını hissediyorum. Kan içinde kalan ellerime bakıp rüzgarın eşliğiyle gözlerimi kapatıyorum. Hafızamın en ücra köşelerine saklanmış anılar yavaş yavaş kendini gösteriyor, sanki tüm hayatım en baştan film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor. Hayattan ilk darbe aldığım zaman, daha dün gibi aklımda... Hatırlamamak için hafızamın derinliklerine ittiğim anılar yüzeye çıkıyor. Bedenim kasılıyor. Ruhsal acı çektiğimi hissediyorum. Kendimi dışarıdan izliyorum. Bir kafede arkadaşlarımla gülüp eğleniyorum. Telefonumu evde unuttuğumdan ve saatin kaç olduğundan habersiz eğleniyorum. Birden gözüm duvarda duran saate ilişiyor ve telaşla yerimden kalkıyorum. Dışarıda yağmur yağarken, ayaklarımdaki spor ayakkabılarıma aldırmadan çamurlara batıp çıkıyorum. Gözlerimden süzülen yaşlarla koşarken ayağım takılıyor ve çamurların arasına düşüyorum. İnsanlar yardım etmek için etrafıma toplanıyor. Bense hızla ayağa kalkıp aralarından tekrar koşmaya başlıyorum. Yağmur şiddetini arttırıyor. Şimşekler çakıyor. Üstüm başım çamur içinde eve vardığımda beni kapıda bekleyen annem karşılıyor. İlk üstüme bakıyor ve sonra sinirle beni azarlamaya başlıyor. Eve girdiğimde aynı şekilde babamda beni karşılıyor. Sinirden köpürmüş bir şekilde bana bağırıyor ve telefonumu alıp yere çarpıyor. Babamı tanıyamıyorum. Sanki içine başka biri girmiş gibi. Korkuyla olduğum yere sinerken gözümden düşen yaşlara engel olamıyorum. Babam sinirini yatıştırmak ister gibi derin derin nefesler alıyor. Ardından yerde parçalanan telefonuma bakıyorum. Sinirleniyorum. Telefonumun parçalarını toplayıp babama bağırıyorum. Ve babam bana tokat atıyor. Ardından ortam değişiyor ve şimdi olduğum ormana dönüyorum.

--------------------------------------------

Stiles'ın Ağzından

Bir ağacın kovuğuna yaslanıp derin derin nefesler alıyorum. Rüzgarın uğultusu artıyor. Görmekte zorlandığım etrafa bakıyorum. Bu duruma neden, nasıl düştük? Arkamdan gelen çığlıklar artıyor. Koşmam gerektiğini biliyorum. Ayaklarım dinlenmekte ısrar etse de, tekrar koşmaya başlıyorum. Nereye gittiğimi bilmiyorum. Sadece koşuyorum. Bu yıllar önce yaşadığım bir olayı hatırlatıyor bana. Ormanın sonunda bir ışık görüyorum. Bu hiç mantıklı değil. Ama yine de istemsiz de olsa koşuyorum. Ormanın sonuna vardığımda kendi küçüklüğümle karşılaşıyorum. Arkadaşlarımla kavga ediyorum ve bana annemi benim öldürdüğümü söylüyorlar. Onlara iftira attıklarını söylüyorum. Ama bana inanmıyorsam gidip babama sormamı söylüyorlar. Koşarak hızla oradan uzaklaşıyorum. Babamın yanına gidiyorum. Babam susuyor, cevap veremiyor. Ağlayarak evden çıkıyorum ve ormanda nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başlıyorum. Birden etraf sarsılıyor ve kendimi ağacın dibinde buluyorum. Derin derin nefesler alıp veriyorum. Ardından tekrar hızla koşmaya başlıyorum. Aldığım her nefes ciğerlerimi yakarken ormanda son hızımla koşmaya devam ediyorum.

İmkansız \ StydiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin