Stiles'ın Ağzından
Ameliyattaydı. Aşık olduğum kız ameliyattaydı. Hayati tehlikesi vardı ve ben ameliyathanenin kapısının önünde beklemekten başka bir şey yapamıyordum. "O iyileşecek." dedi Scott destek verircesine. "Tabiki de iyileşecek. Aksini düşünen mi var?" dedim herkese teker teker göz gezdirerek. Allison ağlamaktan kıpkırmızı olan gözleriyle baktı ve konuştu. "Bu Lydia. Her şeyin üstesinden geldi. Bunun mu üstesinden gelemeyecek." Doğru söylemişti. Lydia her şeyin üstesinden gelirdi. "Ayrıca oradan çıktığında bizi böyle görmek istemeyecektir." dedi Kira. Haklıydı. Hepimizi mutlu görmek isterdi. Ama o bu kapının ardındayken gülmemin imkanı yoktu. İçeriden Melissa'nın çıkmasıyla hepimiz başına toplandık. "O iyi mi? Lütfen iyi olduğunu söyle." dedim Melissa'ya. Şu an onun ağzından çıkan 'o iyi'lafına çok ihtiyacım vardı. "Hayati tehlikesini atlattı ama yine de yoğun bakımda tutacağız. Sizde kendinizi üzmeyin çocuklar. Stiles, sende biraz eve gidip dinlensen iyi olur." dedi ve omuzumu sıvazlayıp uzaklaştı. Scott yanıma geldi ve "Dostum, seni evine bırakmamı ister misin?" dedi. "Hayır, istemiyorum. Lydia'nın gözünü açtığını görene kadar burdan hiç bir yere ayrılmayacağım." dedim ısrar etmemesini umarak. Sesimdeki kararlılığı sezerek ısrar etmedi. "Yine de bir şeye ihtiyacın olursa ben burdayım, hepimiz buradayız." dedi samimiyetle. Kafamı salladım. Şu an tek ihtiyacım Lydia'nın o odadan çıkmasıydı. Çıkacaktı. Bunu biliyordum. O kimseyi arkasında bırakmazdı.
Lydia'nın Ağzından
Soğuktu, üşüyordum. Issız bir yerdeydim. Yalın ayakla bastığım toprağın soğukluğu tenime işlemişti. Nerede olduğumu, ya da buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Ama nedensiz bir şekilde bunları da düşünmüyordum. Kuru ve soğuk toprakta yürümeye başladım. Karşımda bana doğru yaklaşan bir siluet gördüğümde olduğum yere mıhlandım. Giderek hızlanıyordu. Suratını seçememiştim. Zihnim hiç arkama bakmadan kaçmamı söylerken bedenim bana uymuyor ve olduğu yerde duruyordu. Sadece kilitlenmiş gibi bana doğru yaklaşan kişiye bakıyordum. Birden kolumu biri tuttu. Bu Malia'ydı. Alnından kanlar süzülüyordu. Biriyle boğuşmuş gibiydi. "Malia, sana ne ol... " derken sözümü kesti. "Lydia, kaç. Kaçmalısın. Seni öldürecek. Arkana bakmadan koşmalı... " demesiyle iki kol onu önümden aldı ve başka tarafa doğru fırlattı. "Malia!" diye bağırdım. Kafamı karşımda duran kişiye çevirdim. "Kimsin se... Stiles? Ne yapıyorsun?" dedim telaşla. "Hiçbir şey yapmıyorum." dedi suratındaki sahte gülümsemeyle. "Stiles, sen iyi misin? Ne yaptığını sanıyorsun?" dedim hesap sorarcasına. "Hiçbir şey yapmıyorum. Ayrıca gayet iyiyim." dedi ve kahkaha attı. "Stiles, kendine gel ne yaptığını sanıyorsun?" dedim korkuyla. "Stiles mı? Stiles'ta kim?" dedi suratıma bakarak. Kafam karışmıştı."Sen Stiles değilsin." dedim korkuyla. "Uzak dur benden!" dedim geriye doğru adım atarak. O bana yaklaştıkça ben geriye doğru gidiyordum. Ve ne yazık ki dengemi kaybedip yere kapaklandım. Yerde sürünerek geriye doğru giderken Stiles'ın bedenine bürünmüş kişi ya da canavar mı demeliyim her neyse cebinden daha önce bu büyüklükte görmediğim bir bıçak çıkardı. "Yapma. Bunu neden yapıyorsun?" dedim gözümden süzülen yaşlara engel olamayarak. Bıçağı havaya doğru kaldırdı "Benim Stiles olmadığımı söylüyorsun, peki sen gerçekten Lydia olduğuna emin misin? " dedi ve bıçağı kafama sapladı. Birden sanki bedenimin dışına çıktı ve kendimi dışarıdan izlemeye başladım. Kafama bıçak saplanmıştı ve birden bedenim titreyerek parçalara ayrılmaya başladı. Korkuyla şok olmuş şekilde parçalara ayrılmış bedenime bakıyordum. Stiles'ın bedenine bürünmüş kişi bana döndü ve "Sıra gerçek Lydia'da" dedi. Daha kaçmama bile fırsat vermeden bıçağı bana doğru fırlattı ve bıçak tam alnımım ortasına girdi. Sonrası karanlık.
Stiles'ın Ağzından
"Lydia'yı normal odaya alıyoruz." dedi Melissa. Evet 3 gündür duymak istediğim tek cümle buydu. "Ne zaman görebiliriz?" dedim merakla. Yakın bir zaman söylemesini diliyordum. "Yaklaşık olarak 10 dakika sonra normal odaya alacağız. Çok yormamak şartıyla normal odaya alındıktan hemen sonra görebilirsiniz." dedi gülümseyerek. "Çok teşekkürler, Melissa." dedi Allison. "Ne demek." diyerek yanımızdan uzaklaştı Melissa.
---------------
Lydia'nın yanındaydım. 3 gündür görmek için çıldırdığım suratı sonunda görebiliyordum. Odada Scott ve Allison'da vardı. Lydia'nın elini tuttum. Bir an önce uyanmasını istiyordum.Lydia'nın Ağzından
Birden kendimi bir dolabın içinde buldum. Etrafım kapkaranlıktı. Hiç ses gelmiyordu. Dolabın kapısına ellerimi koydum. Ve hafifçe ittirmemle kapağı büyük bir gıcırtıyla sonuna kadar açıldı. "Kimse var mı?" diye seslendim. Sesim boş koridorlarda yankılanırken birden bir kapı gördüm ve kapıya doğru yürüyüp kapıyı açtım. Içeride Stiles, Allison ve Scott vardı. Elleri ve ayakları bağlı bir sandalyede oturuyorlardı. Başlarında da bir adam vardı. Daha önce hiç görmediğim bir adam. Kafasını bana doğru çevirdi ve "Lydia da aramıza katıldığına göre artık başlayabiliriz." dedi suratındaki kocaman sırıtışla. "Kimsin sen?" dedim korkarak. "Ben James. Daha tanışmadık ama yakında tanışacağız Lydia." dedi ve kahkaha attı. Sonra birden kahkahası kesildi ve "Neyse oyunumuza başlayalım." diyerek elime bir bıçak fırlattı. Bıçağı havada yakaladım. Reflekslerim o kadar iyi değildi. Bunu nasıl yaptığıma dair bir fikrim de yoktu. Gözümü açıp kapayınca kendimi Stiles'ın karşısında buldum. James'te Allison'un karşısında duruyordu. "Şimdi Lydia" diyerek konuşmaya başladı. "Dediklerimi yapmazsan Allison'la birlikte birazcık bıçaklarla oynacağız." Benden cevap gelmeyince "Tamam, işte başlıyoruz. Şimdi Lydia, senden elindeki bıçakla Stiles'ın boynuna çizik atmanı istiyorum." dedi sinsilikle. Gözümden yaşlar süzülüyordu. "Yapamam. Benden neden bunu istiyorsun? Yapamam." dedim ağlayarak. "O zaman ben yaparım" dedi ve elindeki bıçağı tam Allison'un boğazına dayadı. "Yapamam. Benden neden bunu istiyorsun? Bunu benden isteme, yapamam. Yapamam." diye sayıklarken birden koridorlarda yankılanan bir ses duydum. "Lydia, rüyadasın. Gördüklerin gerçek değil. Rüya görüyorsun Lydia." Böyle söylüyordu. Bu Stiles'ın sesiydi. Rüyadaydım. James'e döndüm ve "Bunlar gerçek değil." deyip elimdeki bıçağı kendi karnıma sapladım. Etraf kapkaranlık olurken duyduğum son ses "Yakında görüşeceğiz, Lydia." oldu. Ardından hastanede gözlerimi açtım.
Stiles'ın Ağzından
Lydia sayıklıyordu. 'Yapamam, benden bunu isteme' diyip duruyordu ve ağlıyordu. Scott'a dönüp "Neler oluyor?" dedim. "Muhtemelen rüya görüyordur. Onunla konuş, Stiles." dedi hızla. Lydia'nın elini tuttum ve "Lydia, rüyadasın. Gördüklerin gerçek değil. Rüya görüyorsun, Lydia." dedim. Nefes alış verişi düzene girdi ve ardından o aşık olduğum yeşil gözlerini yavaşça açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız \ Stydia
FanfictionBir Stydia hikayesi. ------ ''Git başımdan, Stiles.'' dedim gergince. Durmadan etrafımda dolanıyordu ve bu sinirime dokunmaya başladı. ''Sen iyi olana kadar hiç bir yere gitmiyorum, Lydia.'' dedi. Cidden yüzsüzdü. Beni umursuyordu. Ama biraz fazla...