"Emin misin?"
"Evet, eminim." dedi Poyraz ağaçların arasından.
Vampirin pelerini ağaçların arasından dalgalanıyordu. Siyah peleriniyle adeta geceyi siyaha boyamıştı. Pelerininin kapşonu kafasını tamamen örtmüş yüzünü neredeyse karanlığa gömmüştü. Yüzünde sadece dudakları gözüken kadının kırmızı boyalı dudakları hafifçe kıvrıldı. Gülümsüyordu. Pelerininin iki yanından tutup döndü, karanlık gecede adeta uçuyor gibiydi.
"Sen öyle istiyorsan..."
Vampirin güzel tınılı sesi havada bir süre yankılandı, ardından kadın yok oldu. Poyraz soğuk geceyi çıkmış olduğu tepeden izlerken gözlerini kasabasına dikmişti. Birkaç evin ışığı dışında kasaba neredeyse karanlığa bürünmüştü. Böylesine sakin bir ortamda olmayı uzun bir süredir hayal etmişti. Fakat bu huzuru henüz keyifle tadabileceğinden emin değildi. Kasabanın içerisindeki o olumsuz auranın varlığını neredeyse olduğu yerden alıyordu. Yosun'un bu denli güçlü olabileceği aklının ucundan geçmezdi. Yıllardır gücünü kullanmamasının sebebi sırf bu aurayı içinde tutabilmek için olduğunu yeni yeni fark ediyordu. Yine de içindeki kaybetme hissine anlam veremiyordu. Son birkaç aydır duyduğu ve gördüğü şeyler onun gelecek açısından umutsuz bir tavır almasına sebep oluyordu. Yavaş adımlarıyla yürürken aklına gelen düşüncelerden biri dün Sonat ve Onat'ın huzursuz tavırlarıydı.
"Dediğim gibi Poyraz onu öldürmek zorunda kalabiliriz."
Onat düşünceli bir şekilde dururken salonda duran sevgilisi Irmak ve kucağında Ufuk'a baktı. Gözleriyle Ufuk'u dışarı çıkartmasını işaret eden Onat sevgilisine de gülümsemeyi ihmal etmedi. Irmak sevecen bir tavırla Ufuk'u dışarı çıkarırken Sonat rastgele bir yere oturdu. Onun da aklında bin bir türlü düşünce geçip duruyordu. Atlas ise sabit bir şekilde tavana bakıyordu. Sevgili karısının ardından yas tutacak bir adama benzemiyordu. Aksine intikam duygusuyla kendi ateşini harmanlayan bir vampir gibi yıkıcı ve acımasız olacağını iyi biliyordu. Öfkeyle karışık düşüncelerinden doğan hafif kızılımsı arzu adeta gözlerini yakıp kavurmuş gibiydi. Gözlerinde merhametin tanesi bile gözükmüyordu. Karısına duyduğu sevgi ilk günkü gibi kendi kalbini yakıp duruyordu. Sevgili karısının ardından oğlu olmasaydı gözünü kırpmadan ölüme bile gidebilirdi. Aklına oğlu gelince acımasız düşüncelerini bir kenara bıraktı.
"Durumun öldürmeye kadar geleceğini düşünmüyorum."
Poyraz'ın eli çenesindeydi. Düşüncelerinden sadece biri olumluydu ve az önce bu olumlu düşüncesini belirtmişti. Geriye kalan tüm olumsuz düşüncelerini düşünmemeye çalışıyordu. Adeta kendi kafasındaki düşünce fırtınasının ortasındaydı, en dingin ve en sakin olan yer adeta orasıydı. Yine de kendi düşüncelerine karşı gelemeyen Poyraz olumsuz düşüncelerinin arasında ezilip kalmış gibiydi.
"Peki ya gelirse?" dedi Sonat.
"Ben bunu yapabileceğimi sanmıyorum..." Onat düşünceliydi. "Onu öldüremem."
"Bende yapamam."
İkiz kardeşler adeta fikir birliği içerisindeyken geriye kalan Atlas ve Poyraz düşüncelerine dalmıştı. Poyraz birkaç gün önce gördüğü gelecek konusunda oldukça kaygılıydı. Eğer ki böyle bir gelecek önüne gelirse gördüğü şeyi yapabileceğini sanmıyordu. Atlas bir yana Poyraz kız kardeşini kendi elleriyle öldürme fikrine sıcak bakmıyordu. Onu öldürmek değil, canını yakmayı bile düşünmüyordu. Onun canı yanacak olursa kendi canı yanardı. Ağlamaklı gözleri adeta bunu belli ediyordu. Bu zamana kadar da böyle olmuştu, kardeşi ne zaman acı çekse kendisini suçlu hisseder acı çekecek şeyler yapardı. Atlas ise kararlıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/29816432-288-k821957.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
VampireSiz hiç kendi gölgenizden kaçarken, başkasının gölgesine basıp yere düştünüz mü? Ben düştüm, hemde defalarca...