Dareska cidden tam bir fırlama. Hayatına en boktan insanları dahil edip kendini yıpratma,üzme,ağlatma, sinir etme gibi bir becerisi var hemde en iyi insanları da bir güzel harcayıp, ilişiklerini bok edip sonrada peşlerinden koşma gibi bir huyu var. Yine her zamanki gibi Dareska dan birisiyle başlayan ilişkisini dinledim. Kıvırcık saçlı, bir tane özenti rastası, uzun kirpikleri, saçma sapan dövmeleri olan bir rapçi. Çocuğu zaten görmüşlüğüm vardı çünkü baya tanınıyordu. Tam bir serseriydi. Dareskamız onunla nerede? ne zaman? nasıl? tanıştı bilmiyorum. Neyse birde üstüne Dareska beni o çocuğa anlatmış. (Ben o çocuğa Kahve diyorum.) Onunda dikkatini çekmiş. Bi gün yolda karşılaştık. O esrar çekmekten kararmış ve kısılmış gözleriyle bana bakıp t-shirt ün güzelmiş. Nerden aldın?dedi. Sağol Londradan aldım dedim. Tinerci gibi aval aval baktı suratıma. Dareska araya girip ee sen napıyordun dedi. Bende bir arkadaşımla buluşmaya gittiğimi söyledim. Neyse Dareska sonra görüşürüz, akşama mesaj at dedim. Dareska o çocuğun nesini seviyor bilmiyorum. Hayır bi defa çocuk beyin fakiri. Hayvan,odun,kıro,özenti,kendini beğenmiş,bok........ Ohf! Bir şey demiyordum Dareskaya sadece çok ileri gitmemesini tembihliyordum. Aradan geçen zamanda Dareska, Kahvenin davranışlarına sinir olmuştu. Gerçekten uyuz bi insandı zaten. Dareskayla her zaman takıldığımız cafeye gittik. Yine sohbet muhabbet, uzun uzun konuşuyorduk. Derken Kahve, Dareskayı aradı. Telefonda konuştular bir süre ve Dareska bana dönüp, "Nerde olduğumu soruyo söyliyim mi? -söyle." Telefonda bir kaç cümle kurduktan sonra tekrar bana döndü, "-Çağırıyım mı? Gelsin mi? - Bana farketmez biliyorsun. Ama sevmiyorum onu. " O an yine masum bakışlarıyla baktı. "İyi tamam gelsin!" dedim. Bu sefer heyecanlı bir şekilde "Gel gel! Harima ısmarlıyo zaten!" dedi. Ben o an sinirli ve sövücü bakışlarımla bakınca, eliyle telefonun ağızını kapayıp sessizce "Nolur ben sonra veririm sana parasını." dedi. Her zamanki umursamaz halime bürünüp "iyi tamam" dedim. Kahve geldi. Sanki cafenin sahibi oymuşcasına bi ünlü artist havalarında gelip pat diye oturdu koltuğuna. Klasik sonradan görme rapçiler gibi ağzını yaya yaya sanki rap söylermişcesine "Naaber Kaardeşim Nasılsın" diyerek iyice yayıldı koltuğa. Bu ne samimiyet? bu ne yılışıklık? bu ne seviyesizlik? Zaten rap müzik sevmem, rapçileride sevmem, hele kendini bi bok sanan ergen rapçilerden nefret ederim. Çevremde bayağa varlar sağolsun. Benim donuk ve ruhsuz bakışlarım eşliğinde buz kesen ortamı Dareska ısıtmaya çalışıyordu. Ama benim gördüğüm Dareskanın Kahveye yaranma çabalarıydı. Dareska her türlü şeyi denesede, Kahve onu takmıyor,iplemiyor hatta siklemeyip suratına bile bakmıyordu. Ve görmemiş rapçimiz yemeğini yiyip defoldu ve gitti. Tabi gitmeden önce Dareskayaylada tartıştı kısaca onun dengesini altüst etti. Dareskanın o anki hali hala ilgiye muhtaç, babasından dayak yese bile baba beni nolur sev diye yalvaran küçük masum kızlar gibiydi. Davranışlarıyla, bakışlarıyla, mimikleriyle hala onu önemsiyor gibiydi. O an dayanamayıp "Farkındaysan seni SİKLEMEDİ, suratına bile BAKMADI!" dedim. Sadece "Aynen" diyebildi. Bu olaydan sonra yine Dareskadan yaşadıkları kavgaları dinledim defalarca, parça parça birbirlerindeki nefret ateşini körüklüyorlardı. Bi akşam Dareska sinirden kudurmuş, nefretten alev almış bi halde beni aradı. "Çabuk Çık dışarı! Yetti bu kadar.! Büyü yapıcaz!" dedi. Ben daha bir şey söyleyemeden telefonu kapadı. Hemen giyinip dışarı çıktım. Dareska büyü malzemelerini koyduğu kutuyu kucaklamış, gözlerinden alevler saçarak yürüyordu, beni görünce sadece kafasıyla sağ dön işareti yaptı. Döndük ve yürümeye başladık. Bi an cesaretlenip birazda umursamaz, vurdumduymaz tavrımla, " Noldu?" dedim. Sanki o an vahşi yırtıcı bir yaratıktı. Sanki pençeleriyle gırtlağımı parçalayacak gibiydi. Yutkunduktan sonra cevap verdi. "Kahveyle kavga ettim, bi kızla takılıyodu arayıp sorduğumda sevgilisi olduğunu söyledi, beni kullanıyormuş orospu çocuğu. Bide diyoki ne büyütüyosun. Sonra birbirimize girdik telefonda en sonunda -siktir git amk ergeni senlemi uğraşcam dedi." Bu cümleyi söyledikten sonra tekrar köpürdü. Kısaca tahmin ettiğim şey gerçekleşmişti. Suskunluğundan fırsat bulup sordum, "Ne yapalım istersin? felç edelim mi şerefsizi? Bacaklarını kıralım hatta öldüredebiliriz?" dedim. Sinirinden bir gram eksilmemiş haliyle "Hayır onu bana aşık edicez, peşimden koşsun, sürünsün, hiç bir kız ona zevk vermesin, köpek gibi ayaklarıma kapansın,aşkımdan ölsün!" dedi. Bunu söylediğinde biraz şüpheye düştüm çünkü bu kadar etkili bir büyü bir kaç malzemeyle ve 15-20 dk da yapılamazdı. Ama Dareskanın o anki duyguları çok yoğundu ve varlıklar için mükemmel bir besin olan negatif enerjiye, nefrete, sinire fazlasıyla sahipti. Bu ihtimali düşünerek olabileceğini düşündüm ve "Tamam ama varlıkları çağırmamız gerek." dedim. En ufak bir korku ve kararsızlık göstermeden "NE GEREKİYORSA YAPALIM!" dedi. Dareska böyle işte fazlasıyla inatçı, katı, yeri gelince korkusuz, hatta bazen benden bile umursamaz ve sonuçları takmayan biri. Karanlık bir parka geçip oturduk. Mumlarımızı dizdik ve yaktık. İhtiyacımız olan malzemeleri çıkartıp ritüele başladık.
Ey hava elementinin ruhu, hava elementinin varlıkları cinleri sizi çemberimize davet ediyoruz bize katılın ve yardım edin.
Ey su elementinin ruhu, su elementinin varlıkları, cinleri sizi çemberimize davet ediyoruz bize katılın ve yardım edin.
Ey toprak elementinin ruhu, toprak elementinin varlıkları cinleri sizi çemberimize davet ediyoruz bize katılın ve yardım edin.
Ey ateş elementinin ruhu, ateş elementinin varlıkları cinleri sizi çemberimize davet ediyoruz bize katılın ve yardım edin.
Çemberi açtıktan sonra cadıların tanrıçası Hacate ye , demon barbatos a, aşkın ve venüs ün tanrıçası inanna/ishtar a seslendik.
Daha sonra büyümüzü yapmaya başladık. Dareska gözlerini kapatıp devamlı aynı şeyleri tekrarlayıp duasını ediyordu. Bense bir yandan iksiri hazırlarken bir yandan tanrıçalara, varlıklara, ruhlara, demonlara seslenip çağırıyordum ve yardım etmelerini istiyordum. İkimizin sesi birbirine karışıyordu ama bir ahenk vardı. Ben iksiri tamamladım ve bir çubukla karıştırıp demon barbatos un sigilini istharın tılsımını hecatenin sembolünü bir kağıda çizdim. Her birini çizerken onlara özel dualarını söyledim ve çağırdım. Bir yandan hala seslenip duamızı ediyorduk. Hazırladığım kağıdı mumun ateşinde yakıp yere yattım ve kalan iksiri üzerine döktüm. Kağıt iyice alevlendi parladı. Yanan kağıdın küllerini alıp avuçlarımızı ovaladık ve ellerimizi iyice birbirimizin ellerine sürtüp çapraz şekilde tutarak aynı anda aynı duayı edip dileğimizi söyleyip varlıklara seslendik. İksiri karıştırdığım çubuğu yakarak kömürleşen ucuyla başka bir kağıda 3 nokta koydum. Her noktada seslendim
"Ey hecate cadıların tanrıçası bizi duydun, çemberimize katıldın,sesimizi duydun, dileğimizi yerine getir, bize cadılarına yardım et. Bize gücünü bahşet"
"Ey aşkın tanrıçası ishtar, ey venüsün tanrıçası inanna, davetimize katıldın, sesimizi duydun, dileğimizi dinledin, bize aşkı getir aşkı ver bize gücünü bahşet"
"Ey büyük demon barbatos seni çağırdık ve geldin. Sesimizi duydun, duamızı dinledin bize yardım et Kahveyi Dareskaya aşık et. Gücünü bize bahşet."
"Büyümüzü kudretli ve teshirli kılın ey bu çemberdeki varlıklar ve ruhlar."
Noktalar tamamlanınca köşelerine bazı tılsımlar çizdim ve çubukla kağıdı yaktım. Tekrar tekrar dileğimizi mırıldanmaya başladık varlıklardan yardımlarını talep ettik. Yanan kağıdın üzerine çubuğuda atarak 4 elemente tekrar seslendik. Ve yine küllerle avuçlarımızı ovaladık, kalan iksirle ellerimizi ovaladık ve alnımıza sürdük. Dareskayla ellerimizi birbirimize bakacak şekilde kavuşturduk ve tüm varlıklara teşekkür edip imajinasyonumuzu yaptık. Çemberi kapattığımızda Dareskanın tüm siniri geçmişti hatta yorulmuştu gerçi ikimizde biraz baş ağrısı çekiyorduk. Malzemelerimizi topladık ve tekrar yürümeye başladık. "Wohf çok yordu ama iyi hissediyorum, seninle böyle bir büyü yapcağımızı düşünmezdim." dedim. Bu sefer pamuk gibi olmuş Dareska hafiçe gülümseyerek "Yaptık işte bence çok iyi oldu çok iyi hissediyorum ama biraz başım ağrıyo! - aynen benimde öyle - Ya acaba işe yarar mı? " dedi. İşte en nefret ettiğim şeylerden biri. İnançsızlık ve güvensizlik. Biraz sesimi yükselterek "Ne demek işe yarar mı? Yarayacak o kadar!! Asla kendinden şüphe duyma, sen yapman gerekeni yaptın. Büyümüzü yaptık ve olacak...." Sonra bir an duraksayıp sırıtarak Dareskanın inadının tuttuğu anlarda kullandığı kelimeleri kullandım ".... Olacak Nokta Net Bu kadar!" İkimizde gülmeye başladık. Sonra vedalaşıp evlerimize gittik. İkimizde hazırlayıp kullandığımız iksirin kokusuna bulanmıştık, bir yandanda yanık kokusu sinmişti üzerimize, çok güzel.. Nice, Very Good!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dareska'nın Günlüğü
SpiritualCadıların dünyasına girmek ister misin? 2 cadı arkadaşın hayatlarını okumaya ne dersin.Dareska Adzimis sıradan bir kızdı.. Harima Samzetrus ile tanışana kadar. Hayatının değişimi işte o zaman başladı. Mistik ve fantastik ama gerçek bir hayat öyküsü...