45-Coven Avaloy

182 8 0
                                    

Zeyşeva ile yaptığımız mühürleme büyüsünün sonuçlarını almayı umuyorduk. Ama pek etkisi olmamıştı Katru farketmemişti bile. Bende Katrunun ağazını aramıştım. Ama yinede konuşmanın devamında kavga etmeye başlamıştık. Sonrasında ise Katruyla konuşmayı kestik. Dareska ise Katruyu annesini rüyasında görmüştü. Dareska yine rahatsız edildiğini ama bunun kötü niyetle yapılmadığını söyledi. İlişkileri böylece başlamış oldu. Rüya konusuyla başlayan diyalog iyi gitmişti. Zaten birbirlerine karşı çekimleri vardı. Dareska Katruyla konuşuyordu. Ama buluşacaklarını bilmiyordum. Buluşmadan bir gün önce Dareska bana Katruyla buluşacağını söylediğinde kızmıştım. Çünkü o kadar ileri gittiklerini bilmiyordum. Sadece bu rüya olaylarından bahsettiğini sanıyordum. Meğer bunlar çoktan ilişkide level atlamışlardı. İlk buluşmalarında çok fazla sohbet edememişler hemde Katru bana anlattıklarını aynen Dareskayada anlatmıştı. Hemde Dareska benide savunmuş Katruya. "Gerçekten tanısan böyle düşünmezsin. Harima gerçekten iyi biri." demiş artık ne kadar doğru bilmiyorum. Kısa süren görüşmelerinin ardından. Benim binbir emekle planlamaya çalıştığım Coven Avaloy Buluşmasını ayarladım. Zeyşeva, Kablaum, Nymeria, Dareska ve ben. Ama Nymeria ile beraber niyetimiz Katrunun da gelmesiydi. Nasıl biri olduğunu enerjisini düşüncelerini direk görmek istiyorduk. O sıralardaysa Dareska çoktan Katruyla sevgili olmuştu. Bu yüzden bizde özellikle Dareskaya ısrar ettik. Katruda gelsin. Kendisi de istiyordu zaten Katrunun gelmesini.

Buluşma günü geldi. İlk önce Nymeria geldi ardından Zeyşeva ve Kablaum. Beraber çimlere oturduk. Dareska ve Katrunun gelmesini bekliyorduk.Bir yandanda Katruyla ilgili planlar yapıyorduk. Gelince nasıl davranalım nasıl konuşalım. Aslında buluşmanın amacı ritüel yapmaktı. Ama hiç birimiz Katruya güvenmiyorduk. Çünkü daha önceki konuşmalarında güce olan açlığından bahsetmişti. Ve tek istediğinin güçlenmek olduğunu söylemişti. Onu ritüele katarsak bizimde enerjimizi sömürebilirdi. Hatta en kötüsü bize bağlanabilirdi. Zaten en katı şekilde karşı çıkan Nymeriaydı. Kesinlikle istemiyordu. Bir yandan meditasyon çalışması esnasında onunda enerjisini tartmak görmek istiyorduk. Planlar sohbetler sürerken geldiler. İlk buluşmada soğuk rüzgarlar esti. Ortam buz gibiydi herkes gergindi. Yapılan tüm espriler konuşma çabaları kutuplarda kibrit yakıp ısınmak gibiydi. Kısa kısa verilen cevaplar samimiyetsiz ve sıkıcı oluyordu. Oradan kalkıp yürümeye başladık hepimiz aç olduğumuz için bir yere geçip yemek yedik. Orada sanki biraz daha iyi gibiydik. Buzlar kısmen erimiş gibiydi. Ama hepimiz bir yandan sinir küpüne dönmüştük çünkü Dareska ilk geldiklerinden itibaren Katruyu bir an rahat bırakmadı devamlı öpüşüp duruyorlardı birbirlerini elleyip yiyişiyorlardı romantik ve mıç mıç anlar yaşıyorlardı. Hepimizin sinirine dokunmuştu bu durum. Çünkü ne zaman konuşmaya çalışsak sohbete girecek olsak Dares Katrunun dudaklarına yapışıyordu. Veya selfie çekinmek istiyordu. Sanki kıskançlığından onun hiçbirimizle muhattap olmasını istemiyordu. Yanımızda bir sikişmedikleri kalmıştı. Bende durumu Nymeriaya söyledim. Çünkü gerçekten sinirlerim zıplamıştı ama belli etmiyordum. Nymeria ortamın tekrar gergileşmemesi için dareskayı köşeye çekti. Hem davranışları konusunda hemde Katrunun ritüelimize katılmaması konusunda konuştu. O ara rahat bir nefes alan Katruyla insan gibi konuşabildik. Hatta Zeyşeva Kablaum ben Katruyla muhabbeti kurmuştuk. Tabi Dareska yine geldi ve Katru yine bizden koptu. Dareska ise onu yemekten vazgeçmemişti. Kısmen dikkat etsede kendisine engel olamıyordu. Oradan kalkıp sahilde kumsala geçtik. Güneşin batmasına bir kaç saat vardı. Katru ise erkenden geri dönecekti. Dareskada eve gitmek zorundaydı. Bu yüzden direk meditasyon hazırlığı yaptık. Zaten bir çok malzememizi eşyamızı getirmiştik. Hepsini serdiğimiz kumaşın üzerine ortasına koyduk. El ele tutuşup enerjileri birbirine bağladık. Batan güneşin enerjisini denizin enerjisini kumun enerjisini esen rüzgarın enerjisini hepsini topladık. Nym ve ben ise Katrunun içine girmeye çalışıyorduk. Gerçek niyetini anlayıp enerjisini ölçmek için. Ama ulaşamıyorduk. Zaten oluşturduğumuz enerji çemberinde onun bulunduğu yer boşluk gibiydi sanki hepimiz iletken o yalıtkandı. Bulunduğu yeri bir karadelik gibi görüyordum. Enerji girişi yok çıkışıda yoksanki kendisine bize kapatmıştı. Sonra onun bana girmeye çalıştığını farkettim. Enerjimi görmeye çalışıyordu içime işliyor gibiydi. Bende enerjimi bir anda patlatarak geri ittim. Meditasyon sonunda Katru Kablauma aşırı bir ilgi duymaya başladı. "Enerjin çok karanlık seni istiyorum!" diyerek ve daha bir yığın şeyler söylerek açık açık dile getirmişti. Dareska ise "Birisi beni çok pis geri itti sarsıldım." diyerek benim yaptığım şeyi hissettiğini söyledi. Ama benden geldiğini bilmiyordu. Biraz daha sohbet ettik ve onları uğurladık. Katru bizden fazlasıyla memnun kalmıştı. "Gerçekten böyle iyi insanlar olacağınızı hiç beklemiyordum. Özellikle Harima ile ilgili fikrim değişti. Tüm ön yargılarım yıkıldı. İyiki bugün gelmişim. Tanıştığıma çok memnun oldum!" diyerek ayrıldı. Dareskada onunla beraber gitti. Tabi onlar gider gitmez dedikodunun dibine vurduk. "Eee gençler nasıl buldunuz Katruyu? Zeyşeva: Bence iyi gibi güçlü yani! Nymeria: Beni geri itti giremedim içine kovan için faydalı ama hala güvenmiyorum. Kablaum: Bilmem iyi gibi ama enerjisi karanlık." Hepimiz düşüncelerimizi söyledik. Hemde özellikle Daresin o davranışlarını eleştirdik. Dareskayı alabildiğine yermiştik çünkü hepimiz aşırı rahatsız olmuştuk. 4 ümüzde kumsaldan kalkıp cafelerde takıldık. Sohbetin dibine vurduk. Sonra akşam 12 yi geçerken ritüel için hazırlık yapmaya başladık. Niyetimiz kumsalda ateş yakmaktı. Biraz abur cubur aldık. Mumlar aldık. Yakacak bir şeyler arıyorduk. Yürürken yoldaki çöp kutusunun yanındaki kitaplar dikkatimizi çekti. Sanki bizim için konmuştu. Aldık ve kumsala gittik. Hava soğuktu. Ansiklopedileri yakmaya uğraştık. Zeyşeva "Ey satan bizi affet burda ansiklopedi yakıyoruz bilgiye saygısızlık ediyoruz ama napalım yakcak adamakıllı birşey yok." Diye üzgün çocuk sesiyle hayıflanıyordu. Kablaumsa "Ya amk abi ansiklopedi yakıyoruz!" Diyerek gülüyordu. Nym de gülerek sayfaları ateşe atıp "Ama bak çok güzel yanıyo ısınıyoruz!" Diyordu. Hepimiz sanki sarhoş gibi gülüyorduk. Çünkü ateşi yakmayı bi türlü becerememiştik. Tam yaktım derken Kablaum koskoca bir odunu ateşin üstüne attı. Zeyşevada sayfaları top gibi buruşturup ateşe basket atıyordu. Bense durumun sinir bozucu komikliğinden kafayı yemiş sayıp sövüyordum. "OH MİS SİKİN ATEŞİN ANASI OH BİRAZ DAHA BOK EDİN OOO ZEYŞEVA BİRAZDA UÇAK YAP ÖYLE AT SIÇTINIZ ATEŞİN İÇİNE"
Yeterince ortamı bok etmiştik. Ateşinde anasını bellemiştik. Uğraşmaktan vazgeçip Denge noktası civarlarında ki çimlere gittik. Gecenin 3 ü olmuştu nerdeyse. Çimlerin üzerine malzemeleri dizip çemberi oluşturduk. Yapacağımız büyüleri sıraya koyduk. Çemberi açıp element yön ve varlık davetlerini yaptık. İnler cinler şeytanlar tanrılar tanrıçalar demonlar herkes kafasındaki tüm varlıkları davet etti. Çember inanılmaz bir enerjiyle güçle doluydu. Ritüeli yine ben yönetiyordum. Ama önceki sıkıntıları yaşamadık. Artık tecrübelilerdi. Vücut hareketleri ritüelin önemli bir parçasıydı. Hepsi benimle birlikte hareket ediyordu. Enerjilerin yoğunluğu bizi yormaya başlamıştı. O sırada polisler devriye geziyordu ve ritüelimizi böldüler. Kimlik kontrolü yaptılar. Nerden tanıştığımızı sorduklarında göt gibi kalmıştık ama yetenekliydik hemen yalanları sıraladık. Aslında pek de yalan değildi. Ama asıl soru "Peki ortak noktanız ne?" Hahahahaha evet gençler gösterin hünerleri. Nymeria atlayıp Harimayla ben sağlıkçıyız. Zeyşeva ve Kablaum ise çocukluk arkadaşı Harima Kablaumla tanıştı sonra bende tanıştım!" Diyerek ve bu cümleyi dallanıp budaklandırıp uzunca konuşunca konu kapandı ve gittiler. Ritüele kaldığı yerden devam ettik ama çemberden çıkmamız hiç iyi olmamıştı. Enerji dalgalanmış bizi olumsuz etkilemişti. Devam ederken bir köpek geldi ve çemberin dışına oturdu. Ama girmedi. O sırada yine polisler geldi. Bu sefer sivil polisler. Birisi yanımıza geldi oda çembere girmeden tam dışında çömeldi. Napiyosunuz dedi. Bizde meditasyon dedik o sırada hepimiz dizlerimizin üstüne çökmüş dipdibe oturuyorduk. Biraz garip bi meditasyona benziyor diyip gitti. Yaklaşık 3 saat sürmüştü ama 2 defa bölündük ve hepimiz özellikle ben gebermiştim. Migrenim tavan yapmıştı. Ağrıdan ölüyordum. Ve hastanelik oldum. Aslında niyetimiz hastanenin aciline sığınıp orda uyumaktı. Bende bahane olmuştum. Orada bir kaç saat uyumuştuk. Nym her zamanki gibi yine hem annemiz hem ablamız gibiydi. Biz uyurken o uyumadı. Zaten aramızdaki tek sağlam oydu. Artık hastanedekiler gitmemizi ister gibiydi. Nym üstüme örttüğü polarını alıp beni uyandırdı. Aldığımız abur cuburları yiyip hastanenin kahve makinasını sömürüp ayakta kalmıştı. O gün Nymerianın değerini bir kez daha anlamıştım. Fedakar anlayışlı hoşgörülü sevecen her yönüyle mükemmel bir arkadaş benim içinse dahada ötesi ablam kardeşim. Oradan biraz toparlamış bir şekilde çıktık. Ama göt donduran soğuk hala vardı. Sabah ayazında fırın arıyorduk. Öylece dolaşırken bisikletli bi amca nereye gidiyosunuz gençler diye sordu bizde kahvaltı yapacak çay içebileceğimiz bir yer aradığımızı söyleyince bende oraya gidiyorum takılın peşime dedi ve gittik. Kahvehaneydik. Çay çok güzeldi ama paramız da bitmişti. Birer çay söyledik. Çaylarımız gelmeden bize simit ikram ettiler. "Alın gençler bunlar fazla geldi sizin nasibinizmiş afiyet olsun!" Çok mutluyduk. Güneş doğmuş kahvaltı yapıyoruz soğuk havada sıcak Çaylarımızı içiyoruz güler yüzle ikram edilen simitlerimizi yiyoruz ve hepimiz bok çuvalı gibiyiz. Zeyşeva üst üste giydigi polarların içinde lahana gibiydi ve zombi gibi çevreye bakıyordu. Kablaum isminin hakkını veriyordu gözleri kan çanağı gibiydi. Kalkıp yollara düştük. Ve ayrıldık. Unutulmaz bir geceydi. Hepinizi çok seviyorum. Kablaum Zeyşeva Nymeria candan öte kardeşler dostlar...

Dareska'nın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin