14.Bölüm - Geçmişten Biri

3.4K 178 10
                                    

  *Selin*

Arabadan indikten sonra okulu süzüyorum.O kadar güzel ki. Ali'nin sesiyle irkiliyorum.

"Hadi Selin girelim.Tüm yıl boyunca okulu orada mı bitirmek istiyorsun?" Ay şuna bak,havalarına bak.Takmış gözlüğünü,eller cebinde.Nasıl da yakışıklı!  Ay bir dakika,şimdi okuldaki kızlar bundan etkilenmesin? Yanına yürüyorum hızlıca,sessiz bir şekilde konuşuyor.

"O etekle öyle zıplaya zıplaya yürüyeceksen giymeseydin."

"Nasıl yürüyeceğimi biliyorum ayrıca bu seneni modası bu ne yapayım?" Eliyle sağ tarafı gösteriyor.

"Moda falan anlamam ben,sen gir şimdi oraya anlat."

Son söylediklerine cevap vermeden kampüse giriyorum çizim, dikiş tonlarca sınıf var. Etrafı incelerken saçlarının uçları mavi olan değişik bir kız yanıma geliyor.

"Merhaba.Senin ilk senen sanırım?"

"Evet,Selin ben." Elimi uzatıyorum.

"Ben de Defne.İkinci yılım benim,istersen sınıfını gösterebilirim." Kafamı sallıyorum. Sınıfa geldiğimde istemeden yüzümde bir tebessüm oluşuyor. Uçuşan kağıtlar,değişik tipler, rengarenk kostümler.Gerçi okuduğum bölüme göre şaşırmamam gerek ama insan yine de hayret ediyor. Yanıma gelen esmer yakışıklı çocukla dikkatimi ona çeviriyorum.

"Ben Can." Uzattığı elini sıkıyorum.

"Selin." Adını yeni öğrendiğim Defne araya giriyor."Kardeşim olur Can benim.Deli doludur.Bir de arada saçmalamasa."

"Ya abla senin işin yok mu? Gitsene." Ne olduğunu bile anlamadan elimden tutup sınıfın ortalarına çekiyor. Ben de sanırım yeni arkadaşıma ayak uyduruyorum.

*****

*Nazlı*

Üniversitenin ilk günü! Şu an o kadar heyecanlıyım ki, bu heyecanı hiçbir şekilde tarif edemiyorum bile. Savaş'ın motoruyla beraber gayet cool bir çift izlenimi bırakarak okula giriyoruz.

"Heyecanlı mısın?" diye soruyor motosikletten inerken Savaş.

"Tabii ki heyecanlıyım, nasıl olmayım? Ya bir şeyleri batırırsam?"

"Niye batırasın Nazlı? Güzel olacak, stres yapma." Hafifçe kafamı sallıyorum çünkü diyecek bir şey bulamıyorum bile. Savaş beni kolunun altına çekerken okula doğru ilerliyoruz. Birkaç kişinin bakışlarına da maruz kalıyoruz tabii. Bunların Savaş'ın arkadaşları olduğunu tahmin ediyorum, sanırım hiçbir zaman bu bakışlara alışamayacağım.

"O zaman ben yavaştan gideyim derse." Kolunun altından çıkarken burukça gülümsüyorum. Savaş yüzümü ellerinin arasına alarak konuşmaya başlıyor.

"Stres yapma, bir şey olursa mesaj at tamam mı?"

"Tamam Savaş, evde de söyledin on kere bunu."

"Olsun, ben yine söyleyeyim de." Dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp uzaklaşıyor. Gülerek ondan ayrılıyorum ve el sallayarak yavaşça beni bekleyen derse ilerliyorum.

Amfide ilerlerken ortalarda en sessiz bir köşeyi tercih ediyorum. Bazıları çoktan kaynaşıp, sohbet etmeye başlamış. Bazıları telefonuyla uğraşıyor, bazıları ise benim gibi oturmuş etrafını inceliyor.

Gitti GiderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin