-Savaş-
Banyodan gelen sesler ve Nazlı'nın ortada olmayışıyla endişeye kapılıyorum. Soluğu banyoda alıyorum. Yarısı açık olan kapının ardından Nazlı'nın tuvaletin yanında durduğunu görüyorum.
Günlerdir midesinin bulanması beni üzüyordu ama onu yoruyor gibi gözüküyor. İçeriye giriyorum ve yanına çöküyorum.
Hafif solmuş yüzünü önünde düşen saçlarını çekerek görüyorum.
"İyi misin hayatım?"
"İy-" diyecekken tuvaletin içine doğru istifra ediyor. Ben de saçlarını tutuyorum önüne gelmesin diye.
Bir süre böyle durduktan sonra kolundan tutarak kaldırıyorum.Ben saçlarını tutarken yüzünü yıkıyor bu sefer.
Siliyorum havlu ile yüzünü. Alnına bir öpücük bırakıyorum. Bu acıya bizim için katlandığından.
Yüzüne hafif renk gelmesiyle içimdeki o kötümser his uzaklaşıyor."Bu sefer gerçekten iyiyim."
Pozitif olması ve içten gülümsemesi bu durumdan nefret etmediğini anlatıyor. Sanırım annelik böylesine doğal bir duygu.
Ne yaşatırsa yaşatsın ondan uzaklaşamıyorsun.
"Bu sefer gerçekten inandım." diyorum ben de ona karşılık olarak ve birlikte salona geçiyoruz.
Koltuğun ucuna oturuyorum, o da bacaklarım üstüne yastık koyup uzanıyor.
Yüzünde ellerimi gezdiriyorum bir süre. Ateşlenme ya da herhangi bir şey olmamasına karşın bir tedbir benimkisi biraz."Eskiden çok zayıf olduğum için kilo aldırmaya çalışırlardı. Şimdi günün her saati istifra ediyorum yine de kilo alıyorum."
"Sevgilim inan ben o haline hazır mıyım bilmiyorum."
"Eşek! Daha ben bile hazır değilim Savaş. O yüzden senden de bir şey beklemiyorum."
Açık ifadelerine karşın sırıtıyorum.
Ellerini karnına yerleştiriyor. Ben de ellerimi elleri üstüne koyuyorum.
Kafasını hafif kaldırıp bana bakıyor."Uzun zaman sonra gözlerinde endişe görmüyorum."
Aslında endişeliyim. Nazlı'nın sözlerinden sonra bir şey fark ediyorum. Belki birileri bizim hakkımızda söz söylemese farkında olmayacağız çoğu şeyin.
"Aslına bakarsan endişeliyim. Senin için, bebeğimiz için. Kısa bir süreç olsa da canın yandığı için endişeliyim. Gözlerinde görmüyorum dedin ya. Ben bir şey fark ettim. Endişenin de bir ölçütü varmış. Yaşamla ölüm arasındaki çizgide o kadar çok gezindik ki, bu endişem çok çok küçük gelebilir."
"Hepimiz gün içinde bir çok şeye anlıkta olsa endişe duyuyoruz. Sen bize endişe duyma hiç sevgilim. Biz hem çok iyi anlaşıyoruz hemde çok rahatız. Memnunuz her şeyden. Bu saatten sonra yapacağımız anı yaşamak olmalı."
Bir babanın, özellikle de bir eşin en büyük sorumluluğu çocuğuna ve eşine huzur ortamı sağlayıp rahat ettirmektir. Benim tüm sorumsuzluklarıma rağmen Nazlı biz 'çok rahatız' 'memnunuz' diyebiliyor ya. Ben hayatımda onun gibi başka insan tanıyamam. Hangi zaman hangi yer olursa olsun.
Elimin altına olan elini dudaklarıma götürüp bir öpücük bırakıyorum."Savaş, sana bir kaç soru soracağım tedbir amaçlı. Hazır aklıma gelmişken."
Kendimden gayet emin bir şekilde sormasını söylüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitti Gider
Teen Fiction*Selin'den* "Öpersen geçer." "Oldu Ali.Uf mu oldu diye de ağlayayım mı başında?" Hala yavru köpek bakışlarıyla bakmaya devam ederken kıyamıyorum ona. "Gel başımın belası gel." diyerek iki dolabın arasına sürüklüyorum onu.İyi ki herkes derste şuan. A...