*Selin*
Dekanın yanından çıktıktan sonra gevşek gevşek yürüyen Ali'yi takip ediyoruz.
Nazlı bir anda bana dönüyor ve kocaman sarılıyoruz.Ceza almadık sonuçta,boru değil.
Biz sıkı sıkı sarılırken aklına küs olduğumuz geliyor ki birden ayrılıyor ve Savaş'ın yanına geçiyor.Dördümüz bir süre birbirimize bakarken daha sonra aynı anda farklı yönlere gidiyoruz.Koridorun boş olduğunu görünce Ali'nin koluna giriyorum.Beyimiz hala tripli.
"Ya,Ali.Küs müyüz?"
"Selin bana resmen dirsek geçirdin.Bunu farkında mısın ya?" diyor sesini acılı bir tona çevirirken.
"Abartma Ali abartma,gözündeki morluk geçti bile."
"Dışı seni yakar içi beni Selin." diyor gözünü tutarken.
"Of tamam.Peki nasıl affettireceğim kendimi?"
Bir anda gözlerinden hınzır bir ifade geçiyor,dudakları şeytani bir biçimde kıvrılıyor.Sonra yine yavru köpek bakışları.
"Öpersen geçer."
"Oldu Ali.Uf mu oldu diye de ağlayayım mı başında?"
Hala yavru köpek bakışlarıyla bakmaya devam ederken kıyamıyorum ona.
"Gel başımın belası gel." diyerek iki dolabın arasına sürüklüyorum onu.İyi ki herkes derste şuan.
Ali rahat bir biçimde duvara yaslanırken gelecek öpücüğü bekliyor.Ben onun gözünün yanındaki hafif kırmızılığa bir öpücük kondururken tam da beklediğim oluyor.Elleri anında belime dolanıyor.
Ben yavaşça geri çekilirken gözlerine bakıyorum.Aramızda nefes mesafesi var,yok.
"Geçti mi bari?" diyorum.Konuşurken dudaklarım bıyıklarına değiyor,gıdıklanıyorum.
"Sen öpünce geçmeyen yara mı var?"
Ben istifimi bozmadan ona bakmaya devam ederken bir anda dudaklarımızı birleştiriyor.
Her zamanki gibi alt dudağımı kendi eyaletine geçirmeye çalışırken zar zor ayrılıyorum ondan.Ayrıldıktan sonra da minik bir öpücük bırakıyorum dudağına.O hınzırca gülümserken kolundan çekiştiriyorum onu.
"Yapacak bir sürü işimiz var Ali.Hemen eve gidip hazırlanacağız ve o sarı kafa neler karıştırıyor öğreneceğiz.Hay Allah'ım ya! Yapacak bir ton şeyimiz varken liseli ergen gibi yaptığımız şeye bak!"
Ben onu kolundan çekiştirmeye devam ederken o hala gülüp duruyor.
"Doğru söyle,heyecanlıydı,değil mi?"
*****
Gözlerime yoğun kıvamda siyah kalem çektikten sonra asker desenli pantolonumu giyiyorum.Ayağıma da asker botlarımı giydikten sonra boynuma dürbünümü geçiriyorum.Selin Yılmaz bir işi tam yapar.
Salonda hazırlanmış beni bekleyen Ali'nin yanıma gidiyorum.O da koyu kotunun üstüne siyah tişört giymiş.Beni görünce ilk önce şaşkınlıktan gözleri büyüyor, sonra tepeden tırnağa süzüyor ve gülümsüyor.
"Bebeğim? Biraz abartmamış mısın?"
"Tabii ki de abartmadım Ali.Evde boya olsaydı yanaklarıma çift çizgi de çekecektim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitti Gider
Teen Fiction*Selin'den* "Öpersen geçer." "Oldu Ali.Uf mu oldu diye de ağlayayım mı başında?" Hala yavru köpek bakışlarıyla bakmaya devam ederken kıyamıyorum ona. "Gel başımın belası gel." diyerek iki dolabın arasına sürüklüyorum onu.İyi ki herkes derste şuan. A...