*Nazlı*
Güne Selin'in hepimizi salonda toplamasıyla başlıyoruz. Sabahtan beri bize defile ayrıntılarını anlatmak bir yana, bir de beni ikna etmeye çalışıyor.Onun için bu defilenin çok önemli olduğunu biliyorum.Ve yanında olmama ihtiyacı olduğunu da.Kararımı versem de biraz süründürmekten zarar gelmez.
"Ya Nazlı, sen ikizini kırabilecek misin gerçekten?" diyor önüme gelmiş, dizlerinin üstünde çökerken.
"Evet." diyorum hiç düşünmeden.
"Hain." diyor bu sefer ters ters bakarken. Savaş ve Ali iste gülmemek için kendilerini zor tutuyorlar, belli.
"Siz hiç gülmeyin bence, size görev vermeyeceğimi mi sanıyorsunuz?" diye bir hışımla onlara dönüyor bu sefer Selin. Bu sefer gülme sırası bana geçiyor çünkü Savaş ve Ali'nin surat ifadesi görülmeye değer.
"Güzelim, biz ne yaptık şimdi?" diyor Ali. İşini biliyor bu çocuk, aynı Savaş. Güzel söz söyleyerek ortamı yumuşatma çabasındalar. Tabii, kuzen oldukları buradan bile belli.
"Sevgiline yardım etmeyecek misin yani Ali'ş?" diyor bu sefer Selin. Evet, demek ki tek akıllı olan Mertoğlu erkekleri değilmiş. Yılmaz kızları da masumluklarından vurabiliyormuş Mertoğlu erkeklerini.
"Ay Selin, tamam! Yeter ki önümde diz çökmeyi kes." diyorum yine dayanamayarak. Selin bu sefer sevinçle ayağa kalkarak üstüme saldırıyor ve sarılıyor. Ben de gülerek ona sarılıyorum anca fena derecede sıkıyor.
"Yalnız biraz daha sıkarsan sana yardım edebilecek bir ikizin olmayacak Selin." diyorum zar zor. Gülerek geri çekiliyor ve yanaklarıma sulu bir öpücük bırakıyor.
"O zaman şimdi kıyafet seçme zamanı! Hadi daha çok işimiz var!"
"İşte orada duracaksın. Bari onu ben halledeyim." diyorum. Selin'e kalırsam oraya Nazlı olarak değil, bambaşka birisi olarak giderim çünkü.
"Ama olmaz ki, aklımda harika elbiseler vardı." diyor biraz hayal kırıklığı ile. Ve tabii yine dayanamayarak gülümsüyorum.
"Tamam senin istediğin kıyafetler olsun, ama bırak onların içinden ben seçeyim bari." Bu sefer somurtan yüzü birden gülümsemeye kucak açıyor.
"Anlaştık! O zaman biz de Ali'yle son hazırlıkları yapalım." diyor ve beni tekrar sulu öpücüklerine maruz bırakıyor. Ardından Ali'nin elini tuttuğu gibi salonun çıkışına götürüyor. Tabii Ali salondan çıkarken Savaş'a 'kurtar beni kuzen' bakışları atmayı ihmal etmiyor.
*****
"Hayatta o elbise olmaz Nazlı." Sinirle elimdeki bir elbiseyi daha yatağa fırlatırken Savaş'a dönüyorum.
"Savaş farkında mısın bilmiyorum ama defileye çıkıyoruz, defile. Hani insanların en şık ve özel elbiseleri görmek istediği yer."
"Bu kadar kısa olmak zorunda değil ama." diyor kaşlarını çatarken. Tamam kıskanç bir Savaş görmek hoşuna gitse de artık bir elbise seçmek zorunda olduğumu biliyorum. Yoksa Selin önce beni sonra da Savaş'ı öldürür.
"Ya kısaysa ne olmuş yani? Orada olmayacak mısın sen de zaten?" diyorum tekrar ve tekrar. Kabul etmeyeceğini bildiğim halde.
"Sence buna dayanarak izin verir miyim? Orada kaç kişi daha izleyecek seni o elbiselerle biliyor musun sen?"
"Sevgilim," diyorum biraz ona yaklaşıp yüzünü ellerin arasına alırken. "...birisi bana baksa ne olacak? Sonuç olarak ben senin sevgilinim, senin yanındayım. Dahası var mı?"
"Hayır ama yine de insanların seni öyle görmesini istemiyorum." diyor küçük bir çocuk edasıyla.
"Sadece birkaç dakika Savaş, abartma bence artık." diyorum iyice sinirlenerek ve tabii biraz da trip atarak. Daha sonra aklıma gelen fikirle kolları arasından sıyrılıyorum. "Veya tamam, vazgeçtim." Tabii hemen dibimde bitiyor.
"Kırıldın mı sen bana?" Ve bingo! Gülümsememi saklarken, ses tonumu ayarlıyorum.
"Yoo, kırılmadım."
"Kırılmışsın işte." diyerek yüzümü ona çevirmemi sağlıyor. "Tamam sevgilim, istediğini giy. Hem abarttım biraz evet. Zaten ben de orada olacağım değil mi yani?" diyor kendini ikna etmeye çalışırcasına. Gülmemek için kendimi tutarken konuşuyorum.
"Emin misin?"
"Evet, senin üzülmendense kıskançlığımı biraz dizginleyebilirim sanırım." Bu sefer içten bir şekilde gülümserken dudaklarına bir öpücük bırakıyorum. Geri çekilmeme izin vermeden beni kendine çekiyor ve sıkıca sarılıyor.
Ve yine bir Yılmaz kızı kendi taktikleriyle, bir Mertoğlu erkeğinin inadını kırabildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitti Gider
Teen Fiction*Selin'den* "Öpersen geçer." "Oldu Ali.Uf mu oldu diye de ağlayayım mı başında?" Hala yavru köpek bakışlarıyla bakmaya devam ederken kıyamıyorum ona. "Gel başımın belası gel." diyerek iki dolabın arasına sürüklüyorum onu.İyi ki herkes derste şuan. A...