48.Bölüm - Birbirine Tutunmak

2.7K 149 12
                                    

~Nazlı~

   "Geldim!" diyorum heyecanla kapıya koşarken. Şu an fırında pişmekte olan kekimle tam olarak bir evimin kadını rolündeyim. Aynada son kez kendime baktıktan sonra kapıyı açıyorum.

"Hoşgeldiniz," diyorum karşımda bana son derece samimi bir gülümseme ile bakan Ayça Hanım ve yanındaki minik Efe'ye bakarken.

  Ayça Hanım bana boşanmak için başvuran bir müvekkilim. Efe ise onun dört yaşındaki oğlu. O kadar şeker bir şey ki, tatlı yerine yemek bile istiyorsunuz.

"Merhaba," diyor gülümseyerek. Onları içeri davet ederken salona geçiyoruz.

"Biz rahatsızlık vermedik umarım," diyor biraz çekinerek.

"Ben sizi davet ettim Ayça Hanım, ne rahatsızlığı?"

"Nazlı abla?" diyor Efe oturduğum koltukta önüme gelirken.

"Canım," diyorum yanağına bir öpücük bırakırken.

"Ben seni çok özledim ya," diyor dudağını büzerken. Yiyeceğim bu çocuğu!

"Ben de seni çok özledim küçük fare!"

  Mutfağa gidip keki tabaklara servis ederken çayları da koyup içeri geçiyorum.

"Tam olarak karar verdiniz değil mi?"

"Evet, boşanmak istiyorum kesinlikle."

"Velayeti muhtemelen siz alacaksınız ama yine de Furkan Bey'e karşı tetikte olmamız gerekecek."

"Biliyorum, Efe benim tek varlığım. Onu da kaybedemem."

"Merak etmeyin, her şey yoluna girecek," diyorum güven verircesine gülerken. Efe yanında getirdiği arabaları ile oynamakla meşgul şu anda.

"Sanırım siz benim aksime şanslı olanlardansınız," diyor konsolun üstündeki çerçevelere bakarken. Savaş'la ilk tanıştığımız zamandan tutun, Bodrum'daki halimize, Selin ve Ali'yle geçirdiğimiz Yunan Adaları ve yurtdışı dahil her kare bulunmakta salonumuzda.

"Savaş harika biridir," diyorum onu onaylarken. "Bu hayatta başınıza gelebilecek en güzel şey belki de."

"Ondan bahsederken bile böyle mutlu olduğunuza göre o da çok şanslı olmalı," diyor gülerek. Ben de katılıyorum ona. Eh, bir Nazlı Yılmaz sevmiş onu, boru mu? Ups. Mertoğlu demek daha doğru olacak galiba.

"Efe nerede?" diyorum oyuncakların başında Efe'yi göremeyince.

"Efe, oğlum?" diye sesleniyor telaşla ayağa kalkarken. Ben odalara bakarken en sonunda yatak odasına girmemle Efe'yi buluyorum. Buluyorum ama nasıl? Çocuk şu an resmen junior Savaş!

"Efe sen ne yapıyorsun burada?" diyorum yanına giderken. Kendisi şu an Savaş'ın parfümünü sıkmakla meşgul. Atlamadan geçemeyeceğim, kafasında da Savaş'ın şapkası var!

"Bunlar kimin Nazlı?" diyor. Nazlı? Really Efe? Nerede bunun ablası?

"Bunlar benim için çok önemli birinin Efe'cim," diyorum koluna Savaş'ın saatini takmaya çalışan Efe'ye bakarken. Ardından içeriye doğru sesleniyorum. "Efe benim yanımda, geliyoruz birazdan!"

"Kimmiş o önemli biri?" Allah'ım çocuk dedik içinden meraklı melehat çıktı resmen! Çocuksun sen, çocuk!

"Kocamın," diyorum kaşlarımı çatarken.

Gitti GiderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin