Hayallerimizdeki Savaş'ı,Ali'yi,Nazlı'yı,Selin'i daha da önemlisi SavNaz'ı ve AlSel'i yazdık.
Onlar için ne düşündüysek,hayal ettiysek kaleme döktük tüm içtenliğimizle.Ve siz de bu yolda yorumlarınız,beğenilerinizle bize eşlik ettiniz.
Finalimizde Arıza Nazlı'ya,İzmir Kızı Selin'e,Maviş Ali'ye,Bohem Prens'e veda ettik.
Beraber bizimle bu yolda yürüdüğünüz için teşekkür ederiz.
Gitti Gider bitiyor ama bizim yazı hikayemiz bitmeyecek,başka hikayelerde görüşmek dileğiyle.Keyifli okumalaaar^^
-Selin-
"İnanılmaz güzelsin."
Ali'nin kafasını geriye atarak güldükten sonra söylediği cümleye karşın gözlerimi kısarak ona bakıyorum.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun Ali Mertoğlu?"
Bir anlığına durup bana bakıyor.Kaşlarını kaldırıp gözlerini gözlerime diktikten sonra ciddi bir şekilde mırıldanıyor.
"Ne cüretle?"
Minik bavulumu arkamda çekiştirerek yürürken üzerimdekileri inceliyorum tekrar. Tamam yani siyah taytım,spor ayakkabılarım ve gri sweatimle Selin Mertoğlu tarzımdan biraz ödün versem de dört saatlik bir uçuşu topuklu ayakkabılarla geçiremezdim ya!
Heathrow Havalimanı'nda insanları aşarak dışarı çıkmaya çalışken Ali iki tane bavulu çekiştirerek yanımda yürüyor. Koyu gri eşofmanı ve vazgeçilmez mavi şapkasıyla tam bir turist. Ona baktığımı fark edince bakışlarını bana çevirip göz kırpıyor. Hınzır şey.
Gün ışığıyla buluştuğumuzda o kasvetli havadan kurtulduğumuz için derin bir nefes alıyorum.
"Sonunda oksijene kavuşabildik."
"Tahmin ettiğimden daha sıcakmış burası," diye konuşuyor taksi sırasına yürürken. Peşine takılıyorum.
"Bebeğim anneni aradın mı?"
"Mesaj atmış. Her şey yolunda keyfinize bakın diyor. Ezgi'yi jimnastik dersine götürüyormuş."
Kafasını sallayarak onayladıktan sonra bavullarımızı yerleştirip taksinin arka koltuğuna geçiyoruz. Ali şoföre otelin ismini söyledikten sonra kolunu omzuma atıp beni iyice kendine çekiyor. Birlikte akıp giden yolu izlerken kendimi özgür hissediyorum.
Ayrıca,Londra sokakları gerçekten çok güzel.
***
"İşte odamız! Ne diyorsun,bence çok güzel. Hatta bana kalırsa tüm tatilimizi bu odada geçirebiliriz."
Bavullarımızı köşeye bırakıp odayı incelemeye başlıyoruz. Tavandan yere kadar uzanan camların ardından Oxford Caddesi bize göz kırpıyor. Hani şu alışveriş cenneti dedikleri yer!
"Cevap alamadım," diyor Ali kollarını belime dolarken. Çenesini omzuma yaslayıp boynuma ardı ardına öpücükler bırakıyor. Öpücüklerin izlediği yol dudaklarıma ulaştığında kafamı ona doğru çevirip yoğun öpücüğüne karşılık veriyorum. Elleri uslu durmayıp vücudumda dolanmaya başladığında eğer durmazsak onun dediği gibi tüm tatilimizi bu odada geçirmekten korkuyorum. Alt dudağına bir öpücük bıraktıktan sonra zor da olsa çekiliyorum geri.
"Hadi alışverişe gidelim."
Gözlerindeki hayal kırıklığı büyürken sızlanıyor. "Güzelim iyiydik böyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitti Gider
Genç Kurgu*Selin'den* "Öpersen geçer." "Oldu Ali.Uf mu oldu diye de ağlayayım mı başında?" Hala yavru köpek bakışlarıyla bakmaya devam ederken kıyamıyorum ona. "Gel başımın belası gel." diyerek iki dolabın arasına sürüklüyorum onu.İyi ki herkes derste şuan. A...