"Aşkım, seni o mini etekli kızların arasında yalnız bırakacağımı düşünmüyorsun değil mi ?" Afra gözlerini kırpıştırarak Kaan'a gülümsüyordu. Bu onun bir nevi tehdit hareketiydi.
Yarın Kaan ve arkadaşları mezuniyet partisi vereceklerdi ve Afra'da o partiye gitmek için can atıyordu. Ben onun yerinde olsam kendimden yaşça büyük insanların arasına tek başıma girmeye çekinirdim ama söz konusu kişi Afra olunca çekinme falan kalmıyordu.
Benim neden oturmuş bu sohbeti dinlediğim konusunda bir fikrim yoktu. Niğde'ye geldiğimizden beridir yani bir haftadır dışarı çıkmadığım için Afra beni zorla buluşmalarına getirmişti. Ama iki sevgilinin yanında olunca kendimi dışlanmış hissediyordum.
"Tamam, gel." dedi en sonunda Kaan. Afra'yı kıramayacağını biliyordum. Hem neden kabul etmediğini de anlamamıştım. Afra onun sevgilisiydi. Böyle bir partide sevgilisinin yanında olması gerekirdi.
"Yaşasın." diyerek el çırptı Afra. Mutlu olmuştu, onun mutluluğu benim de gülümsememi sağlamıştı. En azından birileri mutlu olabiliyordu.
Yanımdaki sandalyenin geriye doğru çekilmesiyle başımı arkaya atıp gelen kişiye baktım. Sarp'tı. Geçtiğimiz hafta uçakta yaptığımız konuşmadan sonra bir daha hiç konuşmamıştık. Ona kızgındım, o da bana kızgındı. Şimdi burada ne işi vardı o zaman ?
Afra'ya sadece onun anlayacağı 'onu sen mi çağırdın' bakışımı attım. O da sırıtarak bana göz kırptı. Kesinlikle o çağırmıştı. Yalnız kaldığımızda ona bunun hesabını soracaktım.
"Naber güzellik ?" diyen Sarp'a döndüm. Benimle konuştuğunu düşünmüştüm ama Afra ile konuşuyordu. Bozulduğumu belli etmemeye çalışarak tekrar önüme döndüm.
"İyi," Omuz silkti. "Yarın ki mezuniyeti konuşuyorduk."
"Sende mi geliyorsun ?" Alaycı bir biçimde güldü. Gülerken kolunu benim sandalyeme atmıştı. Bu hareketini çaktırmadan yapmaya çalışsa da benim dikkatimi çekmişti.
"Abi gelme dedim, dinletemedim." Kaan sözde sitem ediyordu ama her halinden gelmesini istediği belli oluyordu.
Onları kıskanıyordum. Harika bir ilişkileri vardı, neredeyse bir yıldır beraberlerdi ve nadiren kavga ediyorlardı. Afra İstanbul'a geldi diye onu yalnız bırakmamak için Kaan'da gelmişti peşinden. Onu koruyup kolluyordu. Üstelik çok da seviyordu. Afra normalde kimseyle bu kadar uzun süre sevgili olmazdı ama Kaan onu değiştirmişti. En uzun ilişkisi buydu ve hala devam ediyordu.
Masada sessizlik oluşmuştu ve herkes bana bakıyordu. Birisi bana bir şey demişti ve benim onları dinlemediğimi anlamışlardı. Utançla Afra'ya baktım. Beni bu durumdan kurtarması gerekiyordu.
"Bence de," diyerek durumu toparlamaya çalıştı. "Sarp'ın da dediği gibi sende onunla gel mezuniyet partisine."
Sarp bana mezuniyete beraber gitmeyi teklif etmiş olmalıydı. Afra'ya minnettar bir biçimde gülümsedim.
"Ben gelmesem daha iyi olur, parti havamda değilim." Gerçekten de değildim. Kalabalık ortamlardan bir süre uzak kalmak, kafamı dinlemek istiyordum.
"Alaska lütfen, beni yalnız bırakma." Afra her zaman ki masum kedi bakışlarını atmaya başladı bana.
"Benimle gelmek istemiyorsan anlarım." Sarp kolunu sandalyemden çekti ve benden başka her yere bakmaya başladı.
"Seninle alakası yok." Ben de ona bakmıyordum. "Böyle bir ortama girmek için hazır değilim."
"İnsanlardan saklanamazsın." diyen Kaan'a döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Подростковая литератураİçimde bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir his vardı. Sanki, burada olmamalıydım. Ona güveniyordum, şu anki durumumda güvenmek zorundaydım. Ama o kadar tuhaf davranıyordu ki... Ondan korkmaya başlamıştım. Odanın içinde ellerimi belime koymuş...