Göz kapaklarım yavaşça kapanırken ben de uyumak için uygun pozisyonu ayarlamaya çalışıyordum. Ama bu mağaza koltuğu hiç rahat değildi. Annem ve Afra ile beraber alışverişe gelmiştik ama ben son üç gündür hiç uyumadığım için uykumu burada almaya çalışıyordum.
Düşündüğüm gibi, falcı kadının söylediği şeyler beni etkilemişti. Uydurma olduğunu biliyordum ama etkilenmemek elimde değildi. Öleceğimi söylemişti ve bu kolay yutulur bir şey değildi.
"Sence hangisi olsun ?" diye sordu Afra elindeki iki elbiseyi de bana uzatarak.
"Mavi." dedim elbiseleri tam incelemeden.
Annemin nikah töreni için kıyafet bakmaya gelmiştik ama ben nikaha katılmayacağım için kıyafet almama da gerek yoktu. Babamın ölümünün ardından böyle bir kutlamaya katılmak ona saygısızlık yapmak demekti. Bana kalsa sadece şimdi de değil, hiçbir zaman bu nikahın olmasını istemiyordum ama annem çok mutluydu ben de onun mutluluğunu bozan kişi olmak istemiyordum. Çağatay bile artık bir şey söylemiyordu. Fikirlerinin değişmeyeceğini ikimiz de biliyorduk çünkü. Ama bu, nikaha katılacağım anlamına da gelmiyordu. Ne olursa olsun ben babama karşı böyle bir saygısızlık yapmayacaktım.
"Sence o elbisenin altına ne renk ayakkabı olur ?" Afra yanıma geldiğinde ben de ayağa kalktım.
"Bilmiyorum anneme sor, ben çok acıktım." Beraber, beyaz uzun bir kıyafet deneyen annemin yanına gittik.
Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ben acıktım."
"Kıyafet aldıktan sonra yemeğe gideriz. " Aynadan kendini incelemeye başladı.
"Ben şimdi yemek istiyorum." Huysuzluk yaptığımı biliyordum ama bu alışveriş işi beni çok sıkmıştı.
"Tamam sen önden git biz de işimiz bitince geliriz." diye öneride bulundu.
Omuz silkip yanlarından ayrıldım. Bu işten kurtulduğum için rahattım ama hala uykum vardı. Hemen yemek yeyip eve gitsem iyi olacaktı.
Burger King'e girip kendime orta boy menü alıp üst kata oturdum. Genelde hamburger yiyen birisi değildim ama buranın hamburgerlerini seviyordum. Hamburgerimin son lokmasını da ağzıma attığım sırada birisinin karşımdaki sandalyeyi çekmesiyle başımı kaldırdım. Karşımda Alper'i görmemle donup kalmam bir oldu.
"Konuşmamız lazım." dedi gözleriyle etrafı tararken. Onun bu hareketi benimde etrafıma bakmama neden olmuştu.
"Konuşmak istemiyorum, git buradan." Lokmamı yutamadığım için kola içmek zorunda kaldım.
"Önemli." Gözlerimiz buluştu.
"Sana defol git dedim." Ayağa kalktım. Alper de benimle birlikte ayağa kalktı.
"Yarım saat sonra otoparkta buluşalım." Gözlerini arkamdaki bir yere sabitlemişti.
"Gelmeyeceğim." Ona çarpıp hızlı adımlarla oradan çıktım.
Hala hangi cesaretle benimle konuşmak istiyordu anlamıyordum. Yaptığı onca şeyden bu kadar çabuk sıyrılabileceğini, onu affedeceğimi nasıl düşünürdü ? Tabi ki onunla buluşmayacaktım. Söyleyeceği şey umurumda da değildi. Yine eski Alper olup her istediğini yaptırabileceğini zannediyordu ama karşısında eski Alaska yoktu.
Yarım saat sonra ayaklarım benden izinsiz otoparka gitmeye başlamıştı bile. Ona gelmeyeceğimi söylemiştim ama şimdi tıpış tıpış gidiyordum. Peki neden ? Söyleyeceği şeyi merak ediyordum açıkçası. Yanıma geldiğinde tedirgin görünüyordu. Belki de kötü bir şey olmuştu, belki de bana söylemesi gereken şeyler vardı. Her ne olursa olsun onun babamın katili olduğunu aklımdan çıkarmamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Novela Juvenilİçimde bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir his vardı. Sanki, burada olmamalıydım. Ona güveniyordum, şu anki durumumda güvenmek zorundaydım. Ama o kadar tuhaf davranıyordu ki... Ondan korkmaya başlamıştım. Odanın içinde ellerimi belime koymuş...