UZLAŞMA

309 22 0
                                    

Uyandığımda gözlerim kapalı bir süre bekledim. Başım ağrıyordu daha fazla uyumak istiyordum ama beni uyandıran bir şey vardı. Sesler. Kısık sesli fısıldaşmalar. Gözlerimi açtım. Tanıdık bir yerdeydim. Sarp'ın odasında. Örtüyü üzerimden ittiğimde onun kıyafetlerini giyiyor olduğumu fark ettim. Üzerimi değiştiğimi hatırlamıyordum. Bana bol gelen basketçi şortu ve tişörtün içinde bedenimi kapıya doğru sürükledim. Sesler artık daha net geliyordu. İki erkek konuşuyordu. Duymak için yavaşça kapıyı açtım ve seslerin geldiği odaya yöneldim. Kapı aralıktı. Alper bir koltukta uzanıyor, ayaklarının olduğu tarafta Sarp oturuyordu. Onları bu halde görecek kadar ne kaçırdığımı merak ediyordum.

Dün akşam Sarp bizi evine getirmiş, Alper için eczaneden birkaç ilaç ve sargı bezi almıştı. Alper'in yaralarına sargı yaptığımı hatırlıyordum. Korkunç görünüyorlardı ama kendimi zorlamıştım. Karnındaki yaraları sardıktan sonra kaşı için de ufak bir pansuman yapmıştım. Gerisiyle Sarp ilgileneceğini söylemişti ama onu dinlememiştim. Alper'in başucunda oturduğumu hatırlıyordum, uyandığımdaysa yataktaydım. Sarp beni yatağa taşımış olmalıydı.

Konuşmanın içinde ismimi duyunca dikkat kesildim.

"Alaska hala uyuyor, sen de biraz uyu." Konuşan Sarp'tı ve Alper'e hiç bakmıyordu.

"Yardım edeceğini düşünmemiştim." dedi Alper ondan daha önce hiç duymadığım bir ses tonuyla.

"Sen de bana yardım ettin." Başını kaldırıp Alper'e baktı."Vurulduğum gün beni hastaneye götüren kişinin sen olduğunu biliyorum."

Bir hayret nidası çıkaracağım sırada hemen elimle ağzımı kapattım. Buna daha sonra şaşırabilirdim. Şimdi beni fark etmemeleri gerekiyordu.

"Ama bu bir barış değil." dedi Alper bir süre sessiz kaldıktan sonra.

"Barış olmasını bekleyemezsin, ona hala aşığım." Güldü. Acı çeken bir adamın gülüşüydü bu.

Odanın içinde çalan telefon yerimden sıçramama neden oldu. Sarp'ın telefonu çalıyordu. Telefonu kulağına götürüp balkona çıktı. Alper'i izlemeye devam ettim. Düşünüyor gibiydi. Ne düşündüğünü merak ediyordum.

"Haklıymışsın," diyerek odaya tekrar girdi Sarp. "Motorun freni bozulmuş."

"Son kontrol ettiğimde her şey normaldi."

"Sence birisi mi bozdu ?" İnanmıyormuş gibi bir ses tonuyla konuşuyordu.

Alper başını olumlu anlamda salladığında, "Kim ?" diye sordu.

"Çok fazla düşmanım var." Geçiştirmek istediğini anlamıştım.

"Alaska uyandı mı bakayım." diyerek kapıya yöneldiğinde koşarak Sarp'ın odasına gittim ve yatağa yatıp örtüyü üzerime örttüm.

Odanın kapısı açıldığında yeni uyanmış gibi yapıp gözlerimi yavaş yavaş açtım.

"Alper yan odada, bir şey yemek istersen mutfakta annemin yaptığı yemekler hala duruyor ben dışarı çıkıyorum." Tam kapıdan çıkacağı sırada onu durdurdum.

"Sarp, bekle."

Tekrar odaya girdi.

"Her şey için çok teşekkür ederim." Gözlerinin içine bakamadığım için ellerimi inceliyordum. Bir şey söylemeden odadan tekrar çıktı. Benimle barışır sanmıştım ancak hala barışmamıştı.

Sarp'ın dış kapıdan çıktığını duyunca Alper'in yattığı odaya gittim. Gözleri kapalıydı fakat uyumadığını biliyordum. İçeri girip kapıyı kapattım ve onu seyretmeye başladım. Her şeye rağmen dik ve yenilmez görünüyordu. Bu yaralı haliyle bile böyle görünmeyi nasıl başardığını merak ediyordum. Yanına biraz daha yaklaştığımda gözlerini açtı. Beni şöyle bir süzdükten sonra kaşları çatıldı.

"Şu kıyafetleri hemen çıkar üzerinden." Sesi sinirliydi. Hızla yerinden doğrulduğunda canının yandığını fark ettim fakat o umursamadı.

Ona 'cidden mi ?' bakışımı atmaya çalıştım fakat beceremedim. Bu durumdayken bile beni kıskanması normal değildi.

"Çıkar şu kıyafetleri Alaska." Üzerindeki örtüyü bir kenara attı. Kalkmaya çalışacağını anladım. 

"Alt tarafı kıyafet, abartma." Gözlerimi devirdim.

"Benden başka hiçbir erkeğin kıyafetlerini giyemezsin." Yavaşta olsa yerinden kalktı. Bir günde nasıl bu kadar çabuk toparlandığını merak ediyordum.

"Biraz önce sorunlarınızı hallettiğinizi düşünmüştüm." Daha kelimeler ağzımdan çıkar çıkmaz yanlış yaptığımı anlamıştım. Şimdi onları dinlediğimi anlayacaktı.

"Sen çıkarmazsan ben çıkarırım." İtiraz etmeme fırsat bile bırakmadan üzerimdeki tişörtü iki parçaya ayırdı. Parçalar yere düşerken ben ona şaşkın şaşkın bakıyordum. Az önce gerçekten üzerimdeki tişörtü yırtmıştı.

Karşısında sadece sutyen ve şortla kaldığımı fark edince ellerimle göğüslerimi kapatmaya çalıştım. Ona söyleyecek söz bulamıyordum fakat bir şeyler söylemek istiyordum.

"Seni pislik, hain..." Daha ben bitiremeden elleri üzerimdeki şorta kayınca koşarak odadan çıktım.

Üzerimdeki şorttan kurtulup dün giydiğim kıyafetleri üzerime geçirdim ve tekrar Alper'in kaldığı odaya gittim. Bu kez yatmıyor, oturuyordu.

"Motorun freninin bozulmasının tesadüf olduğunu düşünmüyorsun, değil mi ?"

Yanına oturdum. Tesadüf olduğunu düşünmüyordum. Birileri onun ölmesini istemişti. Büyük ihtimalle üvey kardeşim veya dedem.

"Buna artık yeter demem gerekiyor daha fazla sessiz kalamam." Kararlıydı. Kararlı olduğunu görebiliyordum.

"Bunu sana kimin yaptığını henüz bilmiyoruz." Dedeme veya ailemden birisine daha zarar verecek olması beni korkutuyordu.

"Elimizde kanıt olmasına gerek yok kimin yaptırdığını ikimiz de biliyoruz." Yine aynı bakışlar. Koyulaşan gözler.

"Benden habersiz bir şey yapmayacağına söz ver." Bedenimi tamamen ona çevirerek ellerini tuttum.

"Bu işte hala beraber miyiz artık emin değilim." diye mırıldandı.

"Beraberiz."

Yüzünü bana çevirdiğinde hiç yapmamam şeyi yaparak onu öptüm. En son öpüşmemizin üzerinden aylar geçmişti ve onu özlemiştim. Birbirine aç iki sevgili gibi öpüşüyorduk. Dudakları, ağzımda her yerdeydi. Geriye doğru yatıp beni üzerine çektiğinde yaralarına dikkat etmeye çalışarak üzerine çıktım. Muhtemelen canını acıtıyordum ama hiç sesini çıkarmıyordu.

Kapıdan gelen pat sesiyle dudaklarımız birbirinden ayrıldı. Kapıya doğru baktığımda karşımda Afra'yı buldum. Yerde de bir pizza kutusu duruyordu. Yavaşça Alper'in üzerinden kalktım.

"Özür dilerim," diye bir şeyler geveleyip pizzayı yerden aldığı gibi aşağı indi Afra.

"Canını acıttım mı ?" diye sordum Afra'nın arkasından gitmek yerine.

"Emin değilim," Düşünüyormuş gibi yaptı. "Buna cevap verebilmem için bir kez daha öpüşmemiz gerekiyor."

Sırıttım. "Sapık."

"Sapık olsaydım bundan daha fazlasını yapardım."

Ardından tekrar dudaklarımız buluştu.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin