Üç çeşit insan tipinden nefret ediyordum. Bir, söz verip tutmayanlar. İki, yalan söylediği halde ısrarla doğru söylediğini iddia edenler ve üç, kahvesini veya çayını höpürdeterek içenler. Bunlardan üçüncüsünü tam da şu anda Afra yapıyordu. Hem de nefret ettiğimi bile bile.
"Yeter artık Afra." diye patladım sonunda.
"Ne?" Elindeki fincanı masama bıraktı. "Ben böyle tadını alıyorum."
"Öyle mi ? O zaman neden Kaan'ın yanında da öyle içmiyorsun ?" Meydan okurcasına gülümsedim.
"Susar mısın ?" Sırıttı. "Hem konuyu değiştirmeye çalıştığını da fark etmedim sanma."
"Hayır canım ne alakası var." Ben de sırıttım.
"Alaska bu ciddi bir konu." Yüzünü ciddi tutmak için çaba sarf ettiğini görebiliyordum.
"Farkındayım ama ne yapabilirim ?" Omuz silktim.
"Anlat o zaman. Sarp'la neden konuşmuyorsunuz ? Neden senin adını her duyduğunda birden konuyu değiştiriyor ?"
Dudaklarımı büktüm. "Anlatırsam benden nefret edecek misin ?"
"Oha, durum o kadar ciddi mi ?" Koltuktan kalkıp yatağa geldi.
Afra'ya tüm olup bitenleri, Alper'in Sarp'tan çakmak istemesini, Sarp'ın yanıdaki kızı, Alper'in beni sevdiğini söylediğini ve ona bir şans verdiğimi anlattım. Ben anlattıkça onun ağzı hayretle biraz daha açılıyor ama beni hiç bölmeden heyecanla dinliyordu. Anlatmamı bitirdikten sonra bir süre ikimiz de sessiz kaldık. Açıkçası onun nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordum.
"Film veya kitap hayatı yaşamıyoruz Alaska, o gerçek bir katil." Onu ilk defa bu kadar ciddi görüyordum.
"Biliyorum, ama onu çok seviyorum."
"Sarp'a büyük ayıp etmişsin." Gözlerini devirdi.
"Ne söylersen haklısın." Gözlerimi yere çevirdim. "Ama o ikinci bir şansı hak ediyor."
"İkinci bir şansı hak ediyor dediğin kişi bir katil." Heyecanından dolayı yüksek sesle konuşmuştu.
"Ona katil deyip durma, o katilse babam da katil."
"Ben sadece yeniden aynı şeyleri yaşamanı istemiyorum." Elimi tuttu. "Diyelim ki yeniden beraber oldunuz günün birinde sana annesinin ve abisinin ölümünün hesabını sormayacağını bilemezsin."
"O konuda benim bir suçum olmadığını biliyor." Hem kendimi hem de onu ikna etmeye çalışıyordum.
"Tamam öyle olsun. Peki sen onun babanın katili olduğu gerçeğini unutabilecek misin ?"
Yüzleşmek istemediğim şeylerle beni zorla yüzleştirdiği için Afra'ya kızıyordum. Bunlar benim hep ertelediğim sorulardı ama o haklıydı. Onun babama silah doğrulttuğu sahne bir türlü gözümün önünden gitmiyordu. Onu sevebilirdim, aşık olabilirdim ama henüz affedememiştim. Affedersem babama saygısızlık olacakmış gibi hissediyordum. Ama şöyle de bir gerçek vardı, eğer Alper oraya tam zamanında gelmeseydi babamla beraber ben de ölecektim. O benim hayatımı kurtarmıştı.
"Bütün bunlardan biraz uzaklaşman gerekiyor." diyerek beni düşüncelerimden çekip çıkardı.
"Nasıl olacak o ?"
"Bir tatile çıkalım. Sen, ben, Kaan ve Çağatay. Ne dersin ?" Eski Afra geri gelmişti. Bu ciddi tavrından kurtulduğu için memnundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Teen Fictionİçimde bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir his vardı. Sanki, burada olmamalıydım. Ona güveniyordum, şu anki durumumda güvenmek zorundaydım. Ama o kadar tuhaf davranıyordu ki... Ondan korkmaya başlamıştım. Odanın içinde ellerimi belime koymuş...