Annem, normalde çok fazla yemek yapan birisi değildi. Ama eve misafir geleceği zaman öyle güzel yemekler yapardı ki parmaklarınızı yerdiniz. Bugün de öyle oldu. Onu arayıp akşam yemeğe Bartu'nun geleceğini söylediğimde önce bu kadar geç haber verdiğim için öfkelenmiş, ardından da hemen yemek yapmaya koyulmuştu. Eve gittiğimde benim de yardımımla yemeği en kısa sürede bitirip masayı hazırlamıştık.
Bartu geldiğinde annemlerle tanıştıktan sonra masaya geçtik. Annem sürekli Bartu'nun önüne yemek koyuyor, Bartu'da onu kıramadığı için hepsini yemek zorunda kalıyordu.
"Ailen nasıl? Onlarla da tanışmak isteriz." deyince Engin, dikkat kesildim ve Bartu'nun cevabını beklemeye başladım. Bugüne kadar ona ailesiyle ilgili bir şey sormamıştım ama merak ediyordum.
"Onlarda sizinle tanışmak ister, efendim." Cümlenin sonunda söylediği 'efendim' kelimesini duyunca Engin hoşnut bir şekilde gülümsedi.
"Ne iş yapıyorlar demiştin?" Annemin klasik sorularından birisiydi bu.
"Babam emlak işleriyle uğraşıyor, annem çalışmıyor." O kadar nazik konuşuyordu ki, hem annemi hem de Engin'i mest etmişti.
Hemen yanımda oturan Çağatay'sa sohbete olan ilgisini kaybetmiş, masanın altından telefonuyla ilgileniyordu. Ne yaptığını görmek için eğildiğimde aklıma öyle bir plan gelmişti ki, ne annemlerin ne konuştuğunu duyabiliyordum ne de yediğim yemeğin tadını alabiliyordum. Bir an önce masadan kalkıp planımı Alper ve Sarp'a anlatmak istiyordum. Hızlıca yemeğimi bitirip Bartu'ya kaş göz işaretleriyle hızlı yemesini söyledim. O da benim gibi yemeğini hızlıca bitirince annemlerden özür dileyerek masadan kalktık. Annem, odamda ikimizin yalnız kalmasını istemediği için Çağatay'ı da peşimizden gönderdi.
Üçümüz beraber odama gittiğimizde Çağatay koltuğa oturup tekrar telefonuyla ilgilenmeye başladı. Bartu da odamı inceliyordu. Bende hem Alper'e hem de Sarp'a bir planım olduğunu haber veren mesaj gönderdim.
"Neden acele ettirdin?" Ensesinin arkasındaki saçlarıyla oynuyordu. Saçları uzayınca olgunluğunu kaybetmiş, daha çocuksu görünüyordu. Ona yakışan da buydu.
"Harika bir planım var." Yanımızda Çağatay olduğu için tereddütle konuşuyordum.
"Ne planı ?" diye sorduğunda gözümle Çağatay'ı işaret ettim.
"Çağatay, bize içecek bir şeyler getirir misin ?" dediğimde başıyla onaylayıp yanımızdan ayrıldı.
Çağatay yanımızdan ayrılınca ben de ona bugün Alper ve Sarp'la konuştuğumuz şeyleri en kısa biçimde anlattım. Az önce aklıma gelen planı anlattığımda hem şaşırmış, hem de beğenmişti. Çağatay elinde meyve sularıyla odaya girince tabletimi aldım ve planımı uygulamaya başladım.
Amaçladığım şey, sosyal medya hesabım üzerinden kardeşime bir mesaj göndermekti. Sosyal medya hesabımı her gün takip ettiğini umuyordum. Sarp da Alper de mesajıma geri dönmemişti ama beklemek istemiyordum. Bu yüzden yazmaya başladım.
"Eğer bir kardeşim olsaydı; ona ulaşmak, onunla konuşmak isterdim. Çünkü ona söyleyeceklerim var."
Bu yazdığımdan muhtemelen kimse bir şey anlamayacaktı. Zaten anlamasını umduğum tek bir kişi vardı.
Aradan yarım saat geçmesine rağmen hiçbir şey olmadı. Telefona mesaj gönderme olayından sonra bu planın da başarısız olduğunu düşünmeye başladığım sırada yatakta duran telefon titredi. Tanımadığım bir numaradan mesaj gelmişti, hemen mesajı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Teen Fictionİçimde bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir his vardı. Sanki, burada olmamalıydım. Ona güveniyordum, şu anki durumumda güvenmek zorundaydım. Ama o kadar tuhaf davranıyordu ki... Ondan korkmaya başlamıştım. Odanın içinde ellerimi belime koymuş...