SÜRPRİZ

293 19 0
                                    

Uyandığımda gözlerimi açmadan bir süre bekledim. Kendimi, günlerdir uyuyormuş gibi hissediyordum. Çok rahat bir uyku çekmiş, uyumadan önceki yorgunluğumu tamamen üzerimden atmıştım. Uyku mahmurluğunu üzerimden yavaş yavaş atarken bir araba koltuğunda bu kadar rahat uyuyamayacağımı fark etmem uzun sürmedi. Bunun üzerine hızla gözlerimi açtım.

Karanlığın ardından aniden güneş ışığıyla karşılaştığım için gözlerimi kısarak bulunduğum odayı inceledim. Çift kişilik, geniş bir yatağın üzerinde yatıyordum. Yatağın karşı duvarında bir televizyon asılıydı. Televizyon açık ama sesi kısıktı. Yatağımın sol tarafına çift kişilik bir koltuk yerleştirilmişti ve koltuğun üzerinde Alper uyuyordu. Onu bu kadar geç fark etmemin nedeni üzerindeki örtü ve koltuğun aynı renk olmasıydı.

Yataktan kalkıp, Alper'i uyandırmamaya özen göstererek odadan çıktım. Bulunduğumuz ev geniş bir yer değildi. Karşımda mutfağa açılan bir kapı, sağ tarafımda bir, sol tarafımda ise iki kapı daha bulunuyordu. Sağ tarafımda bulunan kapıyı açtığımda, buranın salon olduğunu anlamam uzun sürmedi. İçeride iki tane tekli koltuk olmak üzere toplam dört tane koltuk vardı. Birisinin üzerinde Sarp yatıyordu.

Yerinde huzursuzca kıpırdandığında onu rahatsız etmemek için yavaşça kapıyı kapatıp odadan çıktım. Sol tarafımdaki odalardan lavabonun olduğunu düşündüğüm kapıyı açtım ve yanılmadığımı gördüm. Ellerimi ve yüzümü yıkayıp aynada yüzümü inceledim. Yeni uyandığım gözlerimden belli oluyordu. Saçlarım da bir hayli dağılmıştı. Çantamdan makyaj malzemelerimi ve tarağımı aldım. Aynanın karşısında kendime çeki düzen verdiğim sırada telefonum çalmaya başladı. Arayan Bartu'ydu.

"Efendim?"diyerek açtım telefonu.

"Nasılsın?" diye sordu Bartu, sesi benimkinin aksine enerjik geliyordu.

"İyiyim, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim." Hafifçe güldü. "Seni görmeye geleceğim."

"Ne zaman?" diye sordum endişeyle.

"Bugün yola çıkacağım." Sesimdeki endişeyi fark etmemiş gibi duruyordu.

"Ben Niğde'de değilim."

"Neredesin o zaman?" Sesinde şüphe vardı.

"İstanbul'da."

"Sana bir sürpriz yapmak için geliyordum." Bir süre konuşmadı."Madem buradasın, yanıma uğrarsın değil mi ?"

"Bu mümkün değil." dedim üzgün bir tavırla.

"Neden? Bu benim için çok önemli."

"Başka bir zaman yaparsın sürprizini." diyerek onu ikna etmeye çalıştım.

"Olmaz, bunu görmen gerekiyor." Sesi git gide kısık çıkıyordu. "Söz yarım saatten uzun sürmeyecek."

"Gelmeye çalışacağım." diye mırıldandım.

"Harika!" Neşeyle güldü. "Adresi mesaj atıyorum."

Aradan bir dakika geçmeden Bartu'nun mesajı geldi. Verdiği adres bir eve aitti. Kendi evi olduğunu tahmin edebiliyordum. Alper ve Sarp'ı bırakıp onun yanına gitmemem gerektiğini biliyordum fakat onun yaşadığı yeri de çok merak ediyordum. Özel hayatıyla ilgili neredeyse hiçbir şey anlatmadığı için onun evini görme fikri baskın geliyordu. Ayrıca, sadece yarım saat ortadan kaybolsam Alper ve Sarp uyanmazdı ya. Onlar uyanmadan geri dönerdim.

Makyajımı tamamlayıp onlara, Bartu'nun yanına gittiğime dair bir not bıraktım. Nota, Bartu'nun mesaj attığı adresi de yazıp evden çıktım. Eğer ben dönmeden uyanırlarsa en azından nerede olduğumu bileceklerdi.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin