TAKİP

302 19 0
                                    

"Bunu yaptığımıza inanmıyorum." Üzerimdeki kıyafetlere baktım.

"Ne var sanki ? Hem şapka sana çok yakıştı." diye cevap verdi Afra.

Kafama büyük gelen hasır bir şapka takıyordum. Gözlerimde yüzümün neredeyse tamamını kaplayacak bir güneş gözlüğü vardı ve üzerime de hiç de tarzım olmayan bir etek giymiştim. Tüm bunlar Kaan'ı takip etmek içindi. Afra onun telefon konuşmalarını dinlemiş ve ondan bir şey sakladığını düşünmüştü.

"Kafeye giriyor." İkimiz de duvarların arkasına saklanarak Kaan'ın kafeye girmesini izledik.

"Plan ne ?" diye sordum. Bu yaptığımıza hala inanamıyordum.

"Sen içeri gireceksin, ben kapının önünde bekleyeceğim."

"Ne?" Bağırdığımı fark edip sesimi biraz kıstım. "Bu etekle oraya gireceğimi mi sanıyorsun ?" Üzerimdeki annemin eteği gibi duran eteğe baktım.

"Bu etekle sokakta yürüdün ama kafeye girsen ne olur ?" Yavru kedi bakışlarını atmaya başlayınca başımı çevirdim.

"İçeri girip ne yapacağım ?" Camların ardından Kaan'ın tek başına bir masada oturduğunu görebiliyordum.

"Ona yakın bir masada otur ve kim gelirse gelsin ne konuştuklarını dinle." Emir verir gibi konuşması canımı sıksa da onaylayıp kafeye girdim.

İçeri girdiğimde şapkayla yüzümü biraz daha kapatıp Kaan'a hiç bakmadan oturduğu masanın hemen yanındaki masaya oturdum. Arkam dönük oturduğum saçlarımı önüme aldım ve sadece şapkamı görmesini sağladım. Böylece beni tanıyamayacaktı. Telefonuma mesaj gelince hemen titreşime aldım ve mesajı açtım.

"Niye arkan dönük oturdun ?" Afra göndermişti. O görmese bile gözlerimi devirdim.

"Beni fark etmesin niye olabilir mi acaba ?" Mesajı gönderip telefonu sessize aldım. Bu iş bir an önce bitsin istiyordum. Afra'yla uğraşamayacaktım.

Garson yanıma geldiğinde kendime bir buzlu kahve sipariş ettim. Arada bir Kaan'a dönüp bakıyordum ama o hala yalnız oturuyordu. Yanına kimin geleceğini ben de merak ediyordum ama onu takip etmek yerine sorup da öğrenmeyi tercih ederdim.

"Alaska?" Yukarıdan gelen kız sesine başımı çevirdim.

"Beliz." Yapmacık bir biçimde gülümsedim.

"Ne yapıyorsun burada tek başına ?" Karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Aslında tam da gidiyordum." Hesabı ödemek için kalktığımda Kaan'ın çoktan gitmiş olduğunu fark ettim.

Kafeden çıktığımda Afra eski yerinde yoktu. Onu aramak için telefonuma baktığımda on üç tane mesaj göndermiş olduğunu gördüm. Onun dışında tanımadığım bir numaradan da mesaj vardı. Mesajı açtım.

" Hala yapmadın."

Neyi yapmadığımı anlamam birkaç saniyemi aldı. Alper'i öldürmemiştim. İstanbul'dayken iddialı konuşmuştum. Onu öldürebileceğimden neredeyse emindim. Daha da önemlisi onu öldürmek istiyordum. Ama buraya gelip onu gördüğümde her şey değişmişti ve bunu asla yapamayacağımı anlamıştım. O karşımda acı çekerken aynı acıyı ben de hissediyordum. Onun ölmesi, benim de ölmem demekti.

Üzerimdeki etekten kurtulmak için eve gitmem gerekiyordu. Ardından Alper'le buluşup olanları anlatmalıydım. Bana kızacağını bilsem de anlatmam gerekiyordu. Yoldayken onu aradığımda Alaska Bar'da olduğunu söyledi. Eve gidip altıma düzgün bir pantolon giydikten sonra silahı ve ajandayı çantama koyup evden çıktım.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin