Gerginlikten ellerim terlemişti. Ellerimi elbisemin kenarlarına silip derin bir nefes aldım. Yemek yiyeceğimiz restoranın önüne gelmiştik. Daha önce böyle resmi yemeklere katılmıştım ama bu farklıydı. O zaman yanımda Alper yerine annem vardı. Alper arabayı durdurunca heyecanımı belli etmemeye çalışarak arabadan indim. Hiç tanımadığım insanların arasında olmak bana hep rahatsızlık vermişti. Şimdi de oturup onlarla yemek yiyecek ve gerektiği zaman sohbete dahil olacaktım.
Alper arabanın anahtarını valeye verip elimi tuttu. Bu hareketi, biraz olsun heyecanımı bastırmamı sağlamıştı. Beraber restorana girdik ve bizin bekleyen kalabalık masaya doğru yürümeye başladık.
Yuvarlak bir masanın etrafında yaşlısından gencine on üç kişi oturmuştu. Biz yanlarına yaklaşınca hepsinin başı bize çevrildi ve sohbetlerini yarıda kestiler. Sanki, burada olacağımızdan haberleri yok gibiydi. Davetsiz gelmediğimizi umuyordum.
"Alper?" dedi yaşlı bir adam sessizliği bozarak.
"Cevdet Bey." Elimi bırakıp adama doğru birkaç adım attı ve tokalaştılar.
"Şaşırdık kusura bakma," diye araya girdi orta yaşlarda bir adam. "Babanı bekliyorduk da."
"Babam işleri yüzünden gelemedi." O adamla da tokalaştı.
"Bu güzel kızımız kim ?" diye sordu isminin Cevdet olduğunu öğrendiğim adam.
"Sevgilim." Yanıma geldi ve tekrar elimi tuttu. "Alaska Seçkin."
Ben dahil herkes şaşkınlıkla Alper'e bakıyordu. Ben, bana sevgilim demesine şaşırmıştım, onlarsa benim kim olduğuma şaşırmıştı. Buradaki herkesin babamı tanıdığına emindim. İkimizden böyle bir şey beklemedikleri yüz ifadelerinden açıkça belli oluyordu. Gerçi ben de böyle bir şey beklemiyordum.
Gerginliğimi bastırmaya çalışarak gülümsedim. Bize ayrılan yan yana sandalyelere, benim yaşlarımda gibi görünen ikiz kızların yanına oturduk. Bizim yüzümüzden herkes susmuştu ve bu da benim daha çok gerilmeme neden oluyordu.
"Sen Kenan'ın kızısın." diyen kızıl saçlı kadına döndüm. Kadın çok geriden geliyordu. Ona bravo sana dercesine bakıp gülümsedim.
Kızıl saçlı kadının başlattığı akıma masadaki herkes dahil oldu. Kimisi babamla ne kadar yakın olduklarından bahsediyordu, kimisi de ölümünün onları çok üzdüğünden. Hepsine kısa kısa cevap veriyordum. Babamın ölümü hakkında bu yabancılarla konuşmak istemiyordum. Yardım istercesine Alper'e baktığımda, bakışlarımdan ne demek istediğimi anladı ve masanın altından elimi tuttu.
"Aslında buraya," diyerek ilgi odağı olmayı başardı. "Size yeni ortaklarınızdan birisi olduğumu söylemek için geldik." Tüm gözler ona çevrilince derin bir nefes aldım. İlgi odağı olmaktan nefret ediyordum.
Herkes heyecanlı bir biçimde iş konuşurken ben sessizce yemeğimi yiyordum. Sohbetten anladığım kadarıyla Alper babasının bir şirketinin başına geçecekti. Herkes bu yeni habere mutlu olmuş gibi görünüyordu ama içlerinden ne düşündüklerini asla bilemezdik.
Yan tarafımdaki fısıltıda Alper'in ismini duyunca istemsiz olarak konuşmaya kulak kabarttım. İkiz kızlar aralarında konuşuyorlardı.
"Sonunda Alper'le tanıştığımıza inanamıyorum." dedi benim yanımda oturan kız.
"Anıl'ın küçüklük versiyonu gibi." diye yorum yaptı diğeri.
"Ve daha yakışıklısı." İkisi birden kıkırdadı. Göz devirmemek için kendimi zor tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Teen Fictionİçimde bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir his vardı. Sanki, burada olmamalıydım. Ona güveniyordum, şu anki durumumda güvenmek zorundaydım. Ama o kadar tuhaf davranıyordu ki... Ondan korkmaya başlamıştım. Odanın içinde ellerimi belime koymuş...