Bugün hava, diğer günlerin aksine kapalıydı. Bulutlar tüm gökyüzünü kaplamış, her an yağmur yağa bilirmiş havası veriyorlardı. Bu durum ruh halimi hiç de iyi etkilemiyordu. Zaten dokunsalar ağlayacak bir haldeydim bir de mayıs ayının sonunda olmamıza rağmen havanın böyle olması...
Kapalı havalardan oldum olası nefret etmiştim. Ortada bir şey yokken bile moralimin bozulmasına neden oluyordu. Ancak şu an ki moral bozukluğumun hava durumu yüzünden olmadığını da biliyordum. Sabahın köründe uyanmış, bu asık suratlı kadınla sohbet etmek için annem tarafından zorla buraya getirilmiştim.
"Neden gerginsin ?" diye sordu bu kez psikoloğum Hülya hanım.
Tam iki aydır annemin zoruyla sohbet etmek için onun yanına geliyordum. Eğer profesyonel birisiyle sohbet edersem benim açımdan daha iyi olacağını düşünmüş ve böyle bir yola başvurmuştu. Aslında bu konuda onunla hem fikirdim. Profesyonel birisinden yardım almak benim için gerçekten iyi olabilirdi ancak bahsettiğim kişi bu kadın değildi. Bir kere, ilk konuşmamızda bana aradığım samimiyeti verememişti. Ona her şeyimi anlatmamı istiyordu ancak bana herhangi bir güven duygusu aşılayamamıştı.
"Gergin değilim." Gözlerimi ondan kaçırarak ellerimi incelemeye başladım.
Neredeyse her gün aynı konuşmayı yapıyorduk ve bu benim açımdan fazla can sıkıcıydı. Sorunlarımdan arınmam için bu kadının yanına geliyordum ancak sanki daha çok sorun edinip gidiyordum. Anneme iki ay boyunca her gün psikoloğumu değiştirmesi gerektiğini söylemiştim ancak bana kulak asmayarak onun buradaki en iyi psikolog olduğunu söylemişti. Belki de haklıydı. Belki de kadın işini en güzel biçimde yapabiliyordu fakat ben ona sorun çıkarıyordum. Böyle bir ihtimal de vardı tabi.
"Mahkeme yüzünden mi böylesin ?"
Mahkeme. Bu, şu anda duymak istediğim en son kelimeydi. Sabahtan beridir gergin olmamın asıl sebebi buydu. Mahkeme. Oraya gitmek istemiyordum. İki ay önce yaşadığım tüm o sorunlu anları tekrar hatırlamak istemiyordum. Ellerim istemsizce boğazımdaki bıçak yarasına gittiğinde gözlerimin dolduğunu hissettim. Hayır, ağlamayacaktım. Bu kadının önünde ağlayamazdım. Eğer ağlarsam tüm o yaşadığım sorunların üstesinden gelemediğimi anlatacaktı anneme. Annem de benim için daha fazla endişelenecek, belki de akli dengemin bozulduğunu düşünecekti.
Aslında her ne kadar saklamaya çalışsam da iki ay önce yaşadığım o korkunç günü hafızamdan silememiştim. Benim için çok zordu. Tüm o yaşananlar...
"Alaska."
Psikoloğumun ismimi söylemesi üzerine gözlerimi ellerimden çekip ona diktim.
"Sarp bugün hastaneden çıkacakmış, onun için planladığınız bir şey var mı ?" Bana hiç de samimi gelmeyen bir ifadeyle konuşmuştu.
"Evet, onun için parti gibi bir şey düzenleyeceğiz." Ona karşı konuşmam her zamanki gibi fazla resmi olmuştu.
"Pekala o zaman ben seni tutmayayım," Ayağa kalktı ve kapıyı benim yerime açtı ancak son anda aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve bana döndü, "Yarın mahkemeden önce bana gelmeni istiyorum, anlaştık mı ?"
Her ne kadar buna şaşırsam da başımı olumlu anlamda sallayıp odadan çıktım. Sürekli geldiğim için artık aşina olduğum tablolara tekrar tekrar baktım. Bunlar, insanı ürkütüyordu. Böyle tablolar bir hastanenin psikiyatri bölümü için uygun değildi.
Tabloları inceleyerek koridordan sağa döndüm ve onun odasının önünde durdum. Hastane arkadaşım, Bartu. Onunla tam iki ay önce annemin ve Engin'in beni buraya zorla getirdikleri gün tanışmıştım. O zaman gerçekten berbat bir haldeydim. Kimseyle konuşmak, kimsenin yüzünü görmek istemiyordum. Annem tam anlamıyla delirdiğimi düşünmüştü ve Enginle beraber beni buraya getirmişlerdi.Onlara lavaboya gideceğimi söyleyip yanlarından ayrıldığım zaman tek amacım oradan çıkmaktı. Ancak henüz çıkamadan onun hıçkırıklarını duymuştum. Koridorun ortasında oturmuş, başını dizlerinin üzerine koymuş bir çocuk gibi ağlıyordu. Beynim, onu görmezden gelip gitmemi söylese de kalbim yanına gitmemi söylemişti. En sonunda kalbimin sesini dinleyip yanına gitmiştim ve şimdi çok yakın iki arkadaş olmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Ficção Adolescenteİçimde bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir his vardı. Sanki, burada olmamalıydım. Ona güveniyordum, şu anki durumumda güvenmek zorundaydım. Ama o kadar tuhaf davranıyordu ki... Ondan korkmaya başlamıştım. Odanın içinde ellerimi belime koymuş...