Tatil yapmanın en nefret ettiğim kısmı yolculuk yapmaktı. Otobüs, uçak veya tren fark etmiyordu bir yerde uzun süre oturamıyordum. Ne kitap okumak ne müzik dinlemek sıkılmamı engellemiyordu. Bu yüzden uzun yolculuklara çıkmıyordum. Ama bugün İstanbul'a gitme vakti gelmişti. İstanbul'a gitmeyi ben istediğim için kimseye ağzımı açıp tek bir şikayet bile söyleyemiyordum.
"Oraya gidince beni sık sık aramayı unutma." diye tekrar etti annem gün içinde belki yüzüncü kez söylediği cümleyi.
"Tamam anne, görüşürüz." Ona sımsıkı sarıldım. Ardından Engin kişisiyle de vedalaşıp Kaan'ın arabasına bindim.
Arabayı Kaan'ın kullanacak olması annemi endişelendirmişti. Haklıydı da, henüz ehliyeti alalı çok olmamıştı ve o da ilk defa uzun bir yolculuğa çıkıyordu. Ama otobüs veya uçak yolculuğundansa Kaan'ın arabasını tercih ediyordum. En azından istediğimiz zaman mola verebilecektik.
Çağatay da annemle ve babasıyla vedalaşıp yanıma oturdu. Bir süre havadan sudan sohbet ettikten sonra Kaan'ın sorusuyla ortamın neşesi bir anda düştü.
"Sarplar neden gelmedi ?" Soruyu bana sormuştu ama Afra benden önce yanıtladı.
"Sarplar derken ?"
"Sarp ve şu yeni sevgilisi." deyince Afra'yla şaşkınca birbirimize baktık.
Sarp'ın yeni bir sevgilisi olduğunu bilmiyordum. En son neredeyse on gün önce bana kendisi ve Alper arasında bir seçim yapmam gerektiğini söylemiş, bende yapamayacağımı söyleyince bir daha konuşmamıştık. O zaman sevgilisi yoktu, ya da vardı bilmiyorum. Alper'le beraber kafe de otururken yanında bir kız vardı. Belki de oydu yeni sevgilisi.
"Sevgilisi olduğundan haberimiz yoktu." dedi Afra şaşkınlığını üzerinden atınca.
"Benim haberim vardı." dedi Çağatay.
"Aramız bir süredir iyi değil, o yüzden söylememiştir." Omuz silktim. Olabildiğince umursamaz görünmeye çalışıyordum.
Akşam yola çıktığımız için sabaha ancak İstanbul'a varabilmiştik. Ben arabada kıvrılmış uyurken Çağatay oturmuş ve dışarıyı izlemişti. Mutsuz görünüyordu. Mutlu olması için bir nedeni de yoktu. Sevdiği kız sevgilisiyle beraber eğlenirken o neden mutlu olsundu ki ? Belki de bizimle hiç gelmemeliydi. Sırf ben yalnız kalmayayım diye o tüm bunları görmek zorunda değildi.
Kaan ve Çağatay otele giriş işlemlerimizi tamamlarken biz de Afra'yla beraber oturuyorduk. O sırada telefonum çalmaya başladı ve ekranda gördüğüm isim yüzünden olduğum yerde sıçradım. Dedem, Kemal Seçkin arıyordu.
"Efendim?" dedim tereddütlü bir sesle.
"İstanbul'da olduğunu duydum, kızım." Sesi ciddiydi.
"E-Evet..." Nasıl haberi olmuştu ?
"Beni de ziyaret etmeni isterim."
"Siz...Nasıl..." Kekeleyerek konuşmamı beklemeden sözümü kesti.
" Seçkin Holding'de bekliyorum, kızım."
Yüzüm kireç gibi bembeyaz olmuştu. İstanbul'a gelir gelmez nasıl haberi olmuştu ? Beni takip ettiriyor olmalıydı. Eğer takip ettiriyorsa Alper'le olan tüm konuşmalarımızdan da haberi olmuş demekti. O zaman neden onu ziyaret etmemi istiyordu, biraz daha tehdit etmek için mi ? Onu görmeye gitmeliydim. Beni vurduran kişinin o olup olmadığını öğrenip hesap sormalıydım.
"Ne oldu ?" diye sordu Afra endişeli gözlerle bana bakıyordu.
"Dedem aradı, onu görmeye gitmemi istiyor." Derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Teen Fictionİçimde bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir his vardı. Sanki, burada olmamalıydım. Ona güveniyordum, şu anki durumumda güvenmek zorundaydım. Ama o kadar tuhaf davranıyordu ki... Ondan korkmaya başlamıştım. Odanın içinde ellerimi belime koymuş...