Bölüm 24

3 1 0
                                    

ARWEL

Ellerim cebimde, sabırsızlıkla kapının önünde bekliyordum. Gün çoktan aydınlanmıştı. Dün geceki yağmurun ardından sığınağa giden demir rayların üzeri suyla dolmuştu. Girişi su basmadığı için şanslıyız.

" On dört saat oldu." dedi Emre. Omzunun üzerinden bana bakıp elindeki silahı hemen yanındaki duvara dayadı. " Şimdiye kadar gelmesi gerekiyordu."

" Nöbetçilerin sayısını artırmalıyız."

" Colan, asla yerimizi söylemez. Onu kendinle karıştırma." diye araya girdi Umut.

" Azrailler, onu konuşturmanın bir yolunu bulacaktır. Hepimiz tehlikedeyiz, buradaki herkes."

Umut bir hamle yapıp üzerime atıldı. Bana vurmaya ya cesareti yoktu ya da Colan onu bu konuda sıkı sıkıya tembihlemişti.

" Dua et, o yaşasın Arwel. Yoksa..."Geri çekilip kaşlarını kaldırarak yüzüme doğru baktı.

" Boş boş tehdit savurmayı bırak da işine odaklan."

Ben konuşurken Umut'un yüz ifadesi değişmedi. Bakışları nefretle dolup taşmıştı ve sinirden titriyordu. Ama hepsinden çok acı çekiyordu. Yüzünü kırıştırdı.

" Dediğim gibi Arwel. Dua et de dönsün."

Omzuyla beni itip sığınağın yolunu tuttu. Emre köşede oturmuş ikimizin atışmasını izliyordu. Bir ara o da bir şeyler söyleyecek gibi oldu ancak sonra vazgeçti. Colan'a ne olduğunu merak ediyordu. Bunu bende merak ediyordum. Şuan da neredeydi? Burada ayrılırsam belki bir şeyler öğrenebilirim ama o zamanda sığınağı başıboş bırakmış olurum. Kafam iyice karışmıştı. Artık düzgün düşünemiyordum. Dün geceden beri hiç uyumamıştım.

" Eğer konuşmazsa onu öldürürler." dedim fısıltıya yakın bir ses tonuyla. Bütün gece kendimi olabilecek kötü şeylere hazırladım. Genellikle bu tür durumlar için daima hazır olurdum. İlk defa gafil avlanmıştım.

" Belki de onu kurtarmalıyız." dedi Emre. Başını çevirip kükreyen şelalenin aktığı yöne baktı. Güneşin sarı ışıkları, ara sıra karanlık bulutların içinden süzülüp yüzümüze vuruyordu. Aslında bu güzel bir sabahtı.

" O çoktan ölmüş olabilir."

Gözlerini kıstı.

" Bundan eminmişsin gibi konuşuyorsun."

" Bunun adil olmadığını biliyorsun. Colan ile sürekli anlaşamadığımız doğru ama bu onun ölmesini isteyeceğim anlamına gelmez. O yüzden bundan zevk alıyormuşum gibi davranmayı bırakın."

Son cümleyi söylerken sesim biraz titredi. Birkaç adım atarak şelalenin yakınlarında durdum. Güneş, şimdi bulutların arasında tamamen kaybolmuştu.

" Beklemekten başka seçeneğimiz yok."

" Colan ile arandaki fark ne biliyor musun?" dedi Emre. Kızgınlığını gizlemeye çalışıyordu. Yumruğunu sıktı ve konuşmaya devam etti. " O olsa çoktan seni kurtarmak için harekete geçerdi. Güçlü olabilirsin. Aynı zamanda zeki de olabilirsin. Ama cesur değilsin."

" Yanılıyorsun." diye mırıldandım.

Sinirli bir şekilde kaşlarını çattı. " O zaman yanıldığımı göster."

Suratımı astım. Emre aceleci adımlarla demir rayları aşarak içerideki karanlıkta kayboldu. Gösterdiği tepkiyi anlayışla karşıladım. Colan onlar için çok önemli. Benim içinde öyle. Sadece bunu dile getirmekten pek hoşlanmıyorum. Ama şuan onu kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yok.

" Hala bir haber yok mu?" dedi Eva. Başımı kaldırıp ona baktım. Ne zamandan beri burada olduğunu düşündüm sonra. Geldiğini fark edemeyecek kadar çok dalgındım.

" Hayır, ölse bunu çoktan öğrenirdik."

" O zaman hala hayatta."

Bunu da öğrenmenin bir tek yolu vardı. O da Silvio olup Azraillerle yüzleşmekti. Gerçi, Azraillerin en son görmek istedikleri kişi bendim ya da görür görmez öldürecekleri kişi. Kolumu kızın omzuna attım.

" Mutlaka dönecektir. Buna inanabilirsin."

" Azraillerin elindeyse bu çok zor."

" Azrailler, öyle düşündüğün kadar güçlü değiller. Sadece... Bu adadaki en iyi suikastçılar."

Sinirden güldüm. Ben ne diyordum. Eva'nın nefesini yüzümde hissettiğimde bir adım geri çekildim.

" Üstündeki kazak çok ince. Üşütebilirsin. İçeri girsek, iyi olacak."

Kolumu Eva'nın omzundan çekip önden gitmesine izin verdim. O da en az benim kadar Colan'ın döneceğine inanıyordu. Kapı da hiç nöbetçi yoktu. Telsizden Umut'a seslenip etrafa gözcü yerleştirmesini söyledim. Gözlerim yarı yarıya kapanmak üzere. Uyumazsam, düşüp bayılacağım.

Eva'ya odasına kadar eşlik ettikten sonra kendi odamın yolunu tuttum. Yorganı yatağın üzerinden kaldırıp, üzerime örtecek gücüm yoktu. Bende çamurlu kıyafetlerimle birlikte kendimi sert yatağa attım. Tek istediğim birkaç saat uyumak.

i


 BULANIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin